>Avrupa'daki 17 ulkeden bilim adamlari, baharin 30 yil onceye kiyasla artik 6 ila 8 gun daha erken geldigini saptadilar. Isi yukselmesinin en cok goruldugu Ispanya'da, bu mevsimin 2 hafta kadar erken basladigi ortaya cikti. |
26 Nisan 2007 Perşembe
İklim Değişikliğinin İspatı...
Pil...
>PIL/AKU KULLANIMI ve ATIK PILLER ILE AKULERIN ZARARLARI |
Doga [26.08.2006]
> |
Sise Suyu Alirken...
>ANKARA - Dunyada tuketimi giderek artan ve 1999’a oranla 2004’te ikiye katlanarak 154 milyar litreye ulasan sise suyu, cevre icin pahali bir bedel haline gelmeye basladi. |
Topraktaki Civa Yanginla Aciga Cikiyor
> Alaska ve Kanada’daki orman yanginlarinin, bu bolgelerde toprakta sakli duran insan sagligina zararli civanin atmosfere karismasina neden oldugu belirtiliyor. Turkiye’nin Guney sahillerinde 7 yerde cikan orman yanginlarinda hektar agac kul oldu; komsu Yunanistan ve diger Akdeniz ulkesi Ispanya’daki yanginlarda da binlerce hektar ormanlik alan yok olmustu. Orman yanginlarinin ekosisteme zararlari ancak aylar sonra anlasilabiliyor. Alaska ve Kanada’nin batisinda 2004 ve 2005’te meydana gelen tarihin en buyuk orman yanginlarini mercek altina alan ABD’li ve Kanadali bilim insanlari, son yillarda artan yanginlarin daha cok civanin atmosfere karismasina neden olacagini belirtiyor. Atmosferde artan civa orani insan beynine zarar verebiliyor ve dogumda cesitli biyolojik bozukluklara neden oluyor. Civa, ozellikle komur veya yakilmasiyla aciga cikiyor ve atmosferi kirleten ve insan sagligina direkt zehirleyici etkisi olan bir element. Tibbi ve diger bircok urunde 1990’li yillara kadar kullanilan civanin yerine artik insan sagligina zarari olmayan alternatif maddeler konuyor. SAKLI CIVA ACIGA CIKTI Sanayi Devrimi’nin baslangici sayilan 1750’den bu yana insanoglunun urettigi civa miktarinda belirgin bir artis var. Bu civa, atmosferik akimlarla kuzeye yoneliyor ve daha cok Alaska ve Kanada’daki sulak bataklik bolgelerdeki toprak tarafindan emiliyor. Uzmanlar, endustriyel faaliyetlerle aciga cikan civanin nufus yogunlugu dusuk kutba yakin bolgelere cokelmesinin bir anlamda bu zehirli maddeyi insanlardan uzak tuttugunu belirtiyor. Ancak, yeni bir arastirma kuzey ormanlarindaki yanginlarin, topraktaki bu civayi yeniden atmosfere karistirdigini ortaya koyuyor. Arastirmayi yapan Michigan State University profesoru Merritt Turetsky, kuzey bolgelerde artan orman yanginlarinin civa oraninda ne kadar artisa neden oldugunu olcumledi. Bunun icin Kanada hukumetiyle ortaklasa calisan Turetsky, son 5 yillik surede meydana gelen yanginlari, yangin siddetini, yanan agac ve duman hacmini modelleyerek, atmosfere cikan civa miktarini hesapladi. ALASKA VE KUZEY KANADA’DAKI YANGINLARA DIKKAT Turetsky, buyuk alanlara yayilan orman yanginlarinin sanilandan cok daha fazla civa aciga cikardigini ortaya cikardi. Turetsky, Alaska ve Kuzey Kanada’daki yanginlarin bu bolgelerde toprakta sakli duran civayi aciga cikardigini vurguluyor. Turetsky’ye gore, bu civanin atmosfere karismasi onemli oranda kirlilige neden olacak. Aciga cikan civanin tahminlerin 15 kati oldugu belirtiliyor. Turetsky, orman yanginlarindan sonra ortaya cikan civanin once tatli sulara ve dolayisiyla da besin zincirine karistigini belirtiyor. Ozellikle tatli ve tuzlu sulara karisan civanin baliklar tarafindan emildigini hatirlatan Turetsky, civanin geri yerlesmesinin zaman alacagini da vurguluyor. Turetsky’nin arastirmasi, Kuzey Amerika’nin karbon deposu olan kuzel bataklik bolgelerinin orman yanginlari nedeniyle bu karbonu atmosfere biraktiginin altini ciziyor. Turetsky, ayrica kuresel isinma nedeniyle ormanlarin ve sulak bolgelerin eskiye gore daha kuru olmaya basladigini ve bu surecin ormanlari yanginlara daha zayif hale getirdigi yonunde uyariyor. Kaynak: Arastirma Geophysical Research Letters dergisinde yayimlanmistir. |
Amazon'da Bozulmamis Iskelet... |25.08.06|
> Brezilya'nin kuzeyindeki Amazon bolgesinde 800-1200 yillari arasinda gomulen bir yerlinin ilk kez bozulmamis halde bulunan iskeleti gun isigina cikarildi. 11 yil once 50 kadar arkeolog tarafindan baslatilan 'Orta Amazon Projesi' calismalarina katilan arkeolog Anne Rapp Py Daniel, Hatahara bolgesinde bulunan iskeletin mukemmel bicimde bulundugunu belirtti. Anne Rapp Py Daniel, 1.50-1.60 metre boyundaki yerlinin cinsiyetinin saptanamadigini, ancak bir gence ait oldugunun anlasildigini soyledi. Ekipteki bir baska arkeolog olan Helena Lima, bir metre derinliginde gomulu olan iskeletin bugune kadar mukemmel bicimde kalmasini sari kile gomulmus olmasina bagladi. Lima, bugune kadar sadece daginik halde kemikler bulundugunu soyledi. Iskeleti bulunan yerlinin, bilim adamlari tarafindan 'Paredao' olarak anilan donemde (8-12'nci yuzyillar arasinda) ve Portekizlilerin Brezilya'ya gelisinden cok onceki bir donemde yasadigi belirtiliyor. Not: "Lima" ve "Paredao" kelimeleri ile arama yapilmistir... |
Turkiye Cevizleri Tehdit Altinda, Bahcesaray Cevizleri de...
> Ama bir ceviz agacinin govdesinin faydalanilabilecek bir tomruk haline gelebilmesi yaklasik 100 yili bulur. Bu koskoca bir asir demektir. Uygun bir arazide yeseren ceviz agaci 400 yila kadar yasayabilir. Tarim ve Koyisleri Bakanligi verilerine gore 120 000 ton olan ic ceviz uretimimiz Turkiye Ceviz Calisma Grubu Baskani Prof. Dr. Yasar Akca’nin tespitlerine gore aslinda 60-70 000 ton civarindadir. Ayni kaynaga gore, tahminen 15 000 ton ic ceviz ithal edilmekte, 500 ton kadar ceviz de ihrac edilmektedir. Bu sayilar ve ulkenin olanaklari goz onune alindiginda, cevizin yetisme ortamlarindan olan Anadolu topraklarinda ne kadar yetersiz uretildigi acikca ortaya cikmaktadir. (www.ceviz.gen.tr) Turkiye ceviz agaclarini kaybediyor Ne yazik ki 1960 li yillarin ortalarindan itibaren 1980 li yillarin ortalarina kadar Turkiye, buyuk bir yanlis karar neticesinde, ceviz tomrugu ihrac etmeye baslayip surdurdu. Dolayisiyla ulkede dikili ceviz varliginin buyuk bir bolumu yok edildi, ustelik kesilen agaclarin yerine yenilerinin dikilmesi yakin zamana dek akla bile gelmedi. Ne zaman ki ceviz varligi yokluk haline donustu o zaman cevize yonelik gerek resmi kurumlarin gerekse ozel kisilerin ilgisi de artti. Ancak bir fidanin kesilen agacin boyutlarina gelebilmesinin en az 100 yili buldugu dusunulurse kaybedilen biyolojik kutlenin degeri daha da iyi anlasilabilir. Tabii bu kutleye bagli olarak agac verimliligi de kaybedilmis bir deger olarak karsimiza cikar. Dolayisiyla bugun bir ceviz memleketi olan ulkemiz, yurtdisindan ceviz satinalir hale gelmistir. 10.05.1989 yilinda alinan bir kararla ceviz agacinin hassas durumu nedeniyle kesimi ozel bir statuye baglanmistir. Buna gore ozel mulkiyetteki cevizler ancak Orman Genel Mudurlugu birimlerinin olusturacagi heyetlerin, yasadaki kesime izin veren maddelere gore hazirlayacagi rapor esas alinarak kesilebilir. Fakat gerek mobilyacilarin, gerek silah yapimcilarinin baskilari bu yasanin yozlastirilarak kullanilmasina neden olmustur. Boylece duzmece raporlarla ulkedeki ceviz katliami durmaksizin gunumuze dek gelmistir. Ornegin ozellikle Bitlis ve Siirt illerinde ceviz varligi neredeyse yok seviyesine inmistir. Ceviz agaclari ve Bahcesaray Van’in Bahcesaray Ilcesi, dere boylarinda ceviz agaclarinin toplu halde gorundugu nadir ozellikte bir yerdir. Bu acidan ilce h�l� onemini yitirmemistir. 1998 yilinda bolgede 120 000 kadar ceviz agaci oldugu tahmin edilmekte idi. Cevizin onemine binaen donemin kaymakami ceviz agaclarinin korunarak cogaltilmasini hedefleyerek CEKUL VAKFI ile bir proje baslatmisti (Bak kutu 1). Dik yamacli, cevresi yuksek daglarla sarili Bahceraray, ayni zamanda buyuk hasarlara yol acan heyel�nlara ve sellere karsi sahip oldugu ceviz koruluklari ile korunur. Yore halki icin ise cevizin meyvesi surekli bir gelir kaynagidir. Kiyim sirasi Bahcesaray’da Turkiye’de ceviz agaclarinin yok edilmesine neden olan surec duyumlarimiza gore su sirada Bahcesaray icin baslamistir. Yillardir yapilan calismalar tam da kesimleri nispeten durdurmusken, ozellikle yol sorununun kismen giderilmesinin de etkisiyle, tuccarin gozunu bu ilceye cevirmesine neden olmustur. Bahcesaray’da Haziran ayinda, kesilmis tonlarca agac tomrugu buyuksehirlerin yolunu tutmustur. Agaclarin kesimlerinin gerekceleri suphelidir. Nedense birdenbire Bahcesaray’in cevizleri ayni yil, ayni tarihlerde kesime uygun hale gelmistir. Bu durum suphe uyandirmaktadir. Yore insaninin maddi ihtiyaclari yillardir surmektedir. Bu ihtiyaclar ellerindeki degeri, az bir bedel karsiligi kaybederek degil, tam tersine, CEKUL VAKFI ile Kaymakamlik girisimi sayesinde gelisen uretim kalitesinin arttirilmasi, meyvenin islenerek katma degerin saglanmasi ve fidanlik olusturarak Bahcesaray’in bir asili ceviz fidani uretim merkezi haline getirilmesi ile mumkundur. Bunu gozardi eden kimi cikar gruplari ne yazik ki yoreyi, ulkenin ceviz varligini tumuyle yitirmis diger bolgelerine benzetme ugrasi icindedir. Bolge insaninin gelecegi icin koruyarak kullanma ve uretme ilkelerinin hayata gecirilmesi ve yogunlasan supheli kesimlerin acilen mercek altina alinmasi, gerekli denetimin baslatilmasi Bahcesaray’daki kirsal kalkinmanin onemli bir sartidir (EK 2). Yukaridaki bilgiler isiginda Doga Gozculeri Dernegi, Bahcesaray ceviz agaclarinin onemsenmesi, surmekte olan supheli kesimlere karsi korunmasi ve arttirilmasi yonunde tum ilgilileri sorumlu bir durusa davet eder. Sahika ERTAN Asaf ERTAN DOGA GOZCULERI Yonetim Kurulu Adina Kurucu Uye Bahcesaray Cevizlerini Yasatalim ve Cogaltalim "Bahcesaray Cevizlerini Yasatalim ve Cogaltalim Projesi" (www.cekulvakfi.org.tr) kapsaminda Bahcesaray’a 6000 asili, 12.000 asisiz olmak uzere toplam 18.000 ceviz fidani dikilmistir. Bunlarin cogunlugu ozel mulkiyetteki arazilere dagitilirken bir kismi da ornek ceviz koruluklari olusturmak amaciyla hazine arazilerine dikilmistir. Proje kapsaminda yapilmasi gereken tohumdan fidan uretimi gerceklestirilmistir. Bu fidanlarin bir kismi asilanmistir. Ayni amacla kaymakamlik arazisinde de calisma yapilmistir. Egitim amaciyla, Belediye Baskani’nin ve Kaymakam’in belirledigi kisiler cesitli zamanlarda Bolu, Duzce, Istanbul ve Van fidanliklarinda asi egitimi almislardir. Ceviz uzmani Sel�mi Bayrak ceviz yetistiriciligi hakkinda genel bilgiler vermek ve asilama, budama, bakim tekniklerini ogretmek amaciyla egitim etkinlikleri kapsaminda ilceyi ziyaret etmistir. Kadinlarin da etkinliklerde yer alabilmesini saglamak amaciyla Baskent Universitesi ogretim uyelerinden Dr.Efsun Karbudak yonetiminde saglikli beslenme egitimi uzerine bir sohbet ve 10 yerli hanim ile, bir ilkokulda, izleyicilerin onunde cevizli besin maddeleri uretimi uygulamasi gerceklestirilmistir. 1998 - 2000 G 2001 yillari sonbahar aylarinda CEKUL VAKFI’nin tesvik ve duzenleme katkisiyla yerel yonetimin de destegi ile ceviz meyvasi yetistiriciligini tekrar canlandirmak amaciyla uc ceviz senligi yapilmis iyi yetistirilmis ceviz agaclarinin sahipleri oduller almistir. Ayrica en iyi bahce dalinda da oduller dagitilmistir. 1998 yilinda derece alan 4 ceviz agaci meyvesinde yapilan incelemelerde bu cevizlerin, koy cesidi olarak tescili icin Tarim ve Koyisleri Bakanligi’nin koydugu esaslara uygun oldugu belirlenmistir. Ceviz projesi calismalari 2004 yilina dek surdurulmustur. 1999 yilinda yasli ve verimden dusmus bu yuzden de kesilmesi gereken agaclari ve kar devriklerini degerlendirme amacli bir ceviz isleme atolyesi kurulmus Istanbul’dan gelen ustalarin verdigi egitimle yoredeki gencler egitilerek ustalik kazanmislardir. 2003 yilinda ceviz projesiyle baglantili olarak yorede ekonomik kalkinmaya destek olmasi umuduyla bolgede yetisen yumrulu, rizomlu ve soganli bitkilerin yani geofitlerin uretilmesine yonelik bir diger proje yurutulmustur. |
Turkiye Cevizleri Tehdit Altinda, Bahcesaray Cevizleri de...
> Ama bir ceviz agacinin govdesinin faydalanilabilecek bir tomruk haline gelebilmesi yaklasik 100 yili bulur. Bu koskoca bir asir demektir. Uygun bir arazide yeseren ceviz agaci 400 yila kadar yasayabilir. Tarim ve Koyisleri Bakanligi verilerine gore 120 000 ton olan ic ceviz uretimimiz Turkiye Ceviz Calisma Grubu Baskani Prof. Dr. Yasar Akca’nin tespitlerine gore aslinda 60-70 000 ton civarindadir. Ayni kaynaga gore, tahminen 15 000 ton ic ceviz ithal edilmekte, 500 ton kadar ceviz de ihrac edilmektedir. Bu sayilar ve ulkenin olanaklari goz onune alindiginda, cevizin yetisme ortamlarindan olan Anadolu topraklarinda ne kadar yetersiz uretildigi acikca ortaya cikmaktadir. (www.ceviz.gen.tr) Turkiye ceviz agaclarini kaybediyor Ne yazik ki 1960 li yillarin ortalarindan itibaren 1980 li yillarin ortalarina kadar Turkiye, buyuk bir yanlis karar neticesinde, ceviz tomrugu ihrac etmeye baslayip surdurdu. Dolayisiyla ulkede dikili ceviz varliginin buyuk bir bolumu yok edildi, ustelik kesilen agaclarin yerine yenilerinin dikilmesi yakin zamana dek akla bile gelmedi. Ne zaman ki ceviz varligi yokluk haline donustu o zaman cevize yonelik gerek resmi kurumlarin gerekse ozel kisilerin ilgisi de artti. Ancak bir fidanin kesilen agacin boyutlarina gelebilmesinin en az 100 yili buldugu dusunulurse kaybedilen biyolojik kutlenin degeri daha da iyi anlasilabilir. Tabii bu kutleye bagli olarak agac verimliligi de kaybedilmis bir deger olarak karsimiza cikar. Dolayisiyla bugun bir ceviz memleketi olan ulkemiz, yurtdisindan ceviz satinalir hale gelmistir. 10.05.1989 yilinda alinan bir kararla ceviz agacinin hassas durumu nedeniyle kesimi ozel bir statuye baglanmistir. Buna gore ozel mulkiyetteki cevizler ancak Orman Genel Mudurlugu birimlerinin olusturacagi heyetlerin, yasadaki kesime izin veren maddelere gore hazirlayacagi rapor esas alinarak kesilebilir. Fakat gerek mobilyacilarin, gerek silah yapimcilarinin baskilari bu yasanin yozlastirilarak kullanilmasina neden olmustur. Boylece duzmece raporlarla ulkedeki ceviz katliami durmaksizin gunumuze dek gelmistir. Ornegin ozellikle Bitlis ve Siirt illerinde ceviz varligi neredeyse yok seviyesine inmistir. Ceviz agaclari ve Bahcesaray Van’in Bahcesaray Ilcesi, dere boylarinda ceviz agaclarinin toplu halde gorundugu nadir ozellikte bir yerdir. Bu acidan ilce h�l� onemini yitirmemistir. 1998 yilinda bolgede 120 000 kadar ceviz agaci oldugu tahmin edilmekte idi. Cevizin onemine binaen donemin kaymakami ceviz agaclarinin korunarak cogaltilmasini hedefleyerek CEKUL VAKFI ile bir proje baslatmisti (Bak kutu 1). Dik yamacli, cevresi yuksek daglarla sarili Bahceraray, ayni zamanda buyuk hasarlara yol acan heyel�nlara ve sellere karsi sahip oldugu ceviz koruluklari ile korunur. Yore halki icin ise cevizin meyvesi surekli bir gelir kaynagidir. Kiyim sirasi Bahcesaray’da Turkiye’de ceviz agaclarinin yok edilmesine neden olan surec duyumlarimiza gore su sirada Bahcesaray icin baslamistir. Yillardir yapilan calismalar tam da kesimleri nispeten durdurmusken, ozellikle yol sorununun kismen giderilmesinin de etkisiyle, tuccarin gozunu bu ilceye cevirmesine neden olmustur. Bahcesaray’da Haziran ayinda, kesilmis tonlarca agac tomrugu buyuksehirlerin yolunu tutmustur. Agaclarin kesimlerinin gerekceleri suphelidir. Nedense birdenbire Bahcesaray’in cevizleri ayni yil, ayni tarihlerde kesime uygun hale gelmistir. Bu durum suphe uyandirmaktadir. Yore insaninin maddi ihtiyaclari yillardir surmektedir. Bu ihtiyaclar ellerindeki degeri, az bir bedel karsiligi kaybederek degil, tam tersine, CEKUL VAKFI ile Kaymakamlik girisimi sayesinde gelisen uretim kalitesinin arttirilmasi, meyvenin islenerek katma degerin saglanmasi ve fidanlik olusturarak Bahcesaray’in bir asili ceviz fidani uretim merkezi haline getirilmesi ile mumkundur. Bunu gozardi eden kimi cikar gruplari ne yazik ki yoreyi, ulkenin ceviz varligini tumuyle yitirmis diger bolgelerine benzetme ugrasi icindedir. Bolge insaninin gelecegi icin koruyarak kullanma ve uretme ilkelerinin hayata gecirilmesi ve yogunlasan supheli kesimlerin acilen mercek altina alinmasi, gerekli denetimin baslatilmasi Bahcesaray’daki kirsal kalkinmanin onemli bir sartidir (EK 2). Yukaridaki bilgiler isiginda Doga Gozculeri Dernegi, Bahcesaray ceviz agaclarinin onemsenmesi, surmekte olan supheli kesimlere karsi korunmasi ve arttirilmasi yonunde tum ilgilileri sorumlu bir durusa davet eder. Sahika ERTAN Asaf ERTAN DOGA GOZCULERI Yonetim Kurulu Adina Kurucu Uye Bahcesaray Cevizlerini Yasatalim ve Cogaltalim "Bahcesaray Cevizlerini Yasatalim ve Cogaltalim Projesi" (www.cekulvakfi.org.tr) kapsaminda Bahcesaray’a 6000 asili, 12.000 asisiz olmak uzere toplam 18.000 ceviz fidani dikilmistir. Bunlarin cogunlugu ozel mulkiyetteki arazilere dagitilirken bir kismi da ornek ceviz koruluklari olusturmak amaciyla hazine arazilerine dikilmistir. Proje kapsaminda yapilmasi gereken tohumdan fidan uretimi gerceklestirilmistir. Bu fidanlarin bir kismi asilanmistir. Ayni amacla kaymakamlik arazisinde de calisma yapilmistir. Egitim amaciyla, Belediye Baskani’nin ve Kaymakam’in belirledigi kisiler cesitli zamanlarda Bolu, Duzce, Istanbul ve Van fidanliklarinda asi egitimi almislardir. Ceviz uzmani Sel�mi Bayrak ceviz yetistiriciligi hakkinda genel bilgiler vermek ve asilama, budama, bakim tekniklerini ogretmek amaciyla egitim etkinlikleri kapsaminda ilceyi ziyaret etmistir. Kadinlarin da etkinliklerde yer alabilmesini saglamak amaciyla Baskent Universitesi ogretim uyelerinden Dr.Efsun Karbudak yonetiminde saglikli beslenme egitimi uzerine bir sohbet ve 10 yerli hanim ile, bir ilkokulda, izleyicilerin onunde cevizli besin maddeleri uretimi uygulamasi gerceklestirilmistir. 1998 - 2000 G 2001 yillari sonbahar aylarinda CEKUL VAKFI’nin tesvik ve duzenleme katkisiyla yerel yonetimin de destegi ile ceviz meyvasi yetistiriciligini tekrar canlandirmak amaciyla uc ceviz senligi yapilmis iyi yetistirilmis ceviz agaclarinin sahipleri oduller almistir. Ayrica en iyi bahce dalinda da oduller dagitilmistir. 1998 yilinda derece alan 4 ceviz agaci meyvesinde yapilan incelemelerde bu cevizlerin, koy cesidi olarak tescili icin Tarim ve Koyisleri Bakanligi’nin koydugu esaslara uygun oldugu belirlenmistir. Ceviz projesi calismalari 2004 yilina dek surdurulmustur. 1999 yilinda yasli ve verimden dusmus bu yuzden de kesilmesi gereken agaclari ve kar devriklerini degerlendirme amacli bir ceviz isleme atolyesi kurulmus Istanbul’dan gelen ustalarin verdigi egitimle yoredeki gencler egitilerek ustalik kazanmislardir. 2003 yilinda ceviz projesiyle baglantili olarak yorede ekonomik kalkinmaya destek olmasi umuduyla bolgede yetisen yumrulu, rizomlu ve soganli bitkilerin yani geofitlerin uretilmesine yonelik bir diger proje yurutulmustur. |
Bitkilerin de Dili Var
> |
Insan VUcudunun Gizemleri !!!
>*Vucudumuzda bulunan yagla 7 iri sabun kalibi yapabiliriz. |
Nefes Tutmanin Sirri
>Bir insanin nefesini tutma suresi en cok suya dalmada soz konusu olur. Insanlar binlerce yil denizin 30 metre altina kadar kendi ciger gucleriyle daldilar, sunger ve inci avciligi yaptilar. Ne var ki istedikleri kadar saglam ve guclu olsunlar nefeslerini tutarak su altinda birkac dakikadan fazla kalabilmeyi basaramadilar. |
300 Yillik Hava Tahmini... |07.08.06|
> Japonya, super bilgisayarlarin yardimiyla onumuzdeki 300 yilda meydana gelebilecek tayfun, firtina, tipi, kuraklik ve diger hava kosullarinin bir raporunu cikarmayi planliyor. |
Butun Patatesler Ayni Kokenden
> Patatesin, 7 bin yil once sadece Peru'da yetistirildigi ve bugun tarimi yapilan butun patates turlerinin, ayni kokenden geldigi belirlendi Amerikali arastirmacilar, bu sonuca hem dogada bulunan, hem de tarimi yapilan 261 cesit patatesin DNA'larini inceleyerek ulasti. Amerikan Bilimler Akademisi yilliginda yayimlanan arastirmaya katilan David Spooner, ''Peru'nun guneyinde genis bir bolgede bir tek koken tespit ettik. Bu da patatesin birden cok kokeni bulundugu teziyle celisiyor'' dedi. Spooner, patates tariminin 7 bin yil eskiye gittigini belirtti. Patatesin, 1570'lere dogru Ispanyol ''fatihlerince'' Guney Amerika'dan Avrupa'ya goturuldugu ve zamanla Avrupa'ya yayildigi biliniyor. Ancak patatesin besin degeri, 18. yuzyila kadar anlasilamadi. Patates, Ingiliz somurgeciligiyle Kuzey Amerika'ya ulasti. Bugun dunyada yilda 300 milyon ton patates uretiliyor... |
Lubnan'daki Vahset ve Cevre Yikimi!
> Greenpeace, savasin insanlik uzerindeki korkunc etkilerinin yanisira, uzun donemli cevre felaketlerine de sebep olacagini onceden belirtmisti. Greenpeace olarak; oncelikle yaralilar, evlerini terketmek zorunda kalan insanlar ve kurbanlarin aileleri icin endiseliyiz ama savasin sonuclari yalnizca bunlar degil, uzun vadede cevresel hasar da savasin kacinilmaz sonuclarindan. Petrole Bulanmis Beyrut Sahili - Lubnan Greenpeace acil bir ateskes ile bu vahset ve cevre yikimina bir son verme cagrisi yapiyor. Ayrica bolgede uzun vadeli bir istikrarlilik ve baris saglama cabalarini da destekliyor. Bu caba ayrica Lubnan’in her yerine ulasacak acil ve gerekli insani yardimin yapilmasina ve BM Cevre Programi, Dunya Saglik Orgutu ve digerlerinin de bombalamadan dolayi olusan cevre hasarini degerlendirmelerine yardimci olacaktir. Beyrut’un 30 km guneyinde bulunan ve en onemli oncelik olan Jiyyeh enerji santralindeki depolarin bombalanmasi sonucu denize yayilan yuklu petrol akintisinin dogu Akdeniz sahillerine yayilmasi tehdidinin onlenmesi gerekmektedir. Kisa vadede, Lubnanli yetkililer akintinin balik avlama bolgelerine ve kumsallarina yayilmalarini onlemek ve kontrol altina almak icin acil yardima ihtiyac duymaktalar. Uzun vadede akintiyi Lubnan aciklarinda 100 km’ye kadar temizlemek 6-12 ay arasinda zaman alacaktir. Akinti, Lubnan’in zaten az olan deniz rezervlerine ve bunun yani sira Lubnan sahillerindeki balik yumurtalari ve deniz kaplumbagalari yuvalari icin de bir tehdit olusturmaktadir. Petrol akintisi Akdeniz’de yasayan deniz memelilerinin ve deniz kuslarinin yanisira, yerel balikciligi ve turizmi de cok kotu etkileyecektir. Greenpeace, uluslararasi kamuoyunu bu insanlik vahsetine ve cevre tahribatina acil bir son vermeye cagiriyor. Diger uluslararasi sivil toplum kuruluslari ve yardim organizasyonlari ile birlikte ihtiyaci olanlara uluslararasi bagis cabalari ile yardim eli uzatmak icin calismaktayiz. 40 kisilik Lubnan yardim agi, cevre ve sivil toplum orgutleri birlige katilmis ve uluslararasi baglayici bir kanal kurmuslardir. Daha fazla bilgi icin: TIKLAYIN |
Kuraklik Anadolu'nun da Sorunu!
>Turkiye artik daha az yagis aliyor. Yagislarda, uzun yillar ortalamasina gore yuzde 5, onceki yila gore ise yuzde 10.9 oraninda azalma var. Bazi bolgelerde dikkat cekici oranda collesme yasaniyor. Goller bolgesi olarak bilinen Konya havzasindaki Aksehir Golu kurudu, Beysehir ve Meke gollerinde sular hizla cekiliyor. Dunyada 250 milyon kisi dogrudan, 1 milyar kisi de dolayli yoldan collesmenin etkisini hissediyor. Dunyanin icme suyu arzi 1950`den bu yana ucte iki oraninda azaldi. |
Akdeniz Kuraklik Tehdidi Altinda!
>Dogal Hayati Koruma Vakfi`nin (WWF) raporuna gore, su kaynaklarinin yanlis kullanimi ve kuresel isinmanin da etkisiyle Akdeniz`deki kurakligin siddetinin yakin gelecekte daha da artmasi bekleniyor. Su kaynaklarinin yanlis kullanimi noktasinda, tarimda yanlis sulama teknikleri ve baraj yapimlari konularina dikkat cekiliyor ve hukumetlerden durum daha da tehlikeli hale gelmeden su politikalarini degistirmeleri isteniyor. |
Sarisin, Esmer ve Kizil Mamutlar
>Simdiye dek koyu kahverengi tuylu olarak resmedilen mamutlarin aslinda insanlar gibi sarisin, esmer, kizil renkli tuyleri oldugu ortaya cikti. |
Biyo-Dizel, Etanolden Daha Cevreci Cikti
>Etanol ve biyo-dizelin uretimin surecinde cevreye verilen zarari arastiran uzmanlar, biyo-dizelin cok daha cevre dostu oldugunu ortaya koydu. |
Kuresel isinma ormanlari yakacak
> |
Suyun Ustunde Yuruyebilen Canlilar
>Bir kimse size “suyun ustunde yurumek”ten bahsetse, hayal gucunun cok genis oldugunu ya da bunun ancak illuzyonla mumkun olabilecegini dusunursunuz. Bizim icin imkansiz olan bu yetenek, istisni birkac canli icin son derece olagan bir yasam seklidir. Suyun ustunde hayranlik uyandiran bir hareket kabiliyeti sergilerler. Iste buradaki ince sinir, su ustunde yuruyen canlilar icin de gecerlidir. Ornegin su ustunde yuruyen bir bocek yuzey gerilimi ile ilgili fizik kanunlarina uygun hareket ettigi icin bunu basarir. Peki kucucuk bir bocek bilim adamlarinin yakin zamanda kesfettikleri bu bilgileri nereden bilmektedir? Elbette ki bir bocegin bir fizik kanunu hesap ederek hareket etmesi kendisine ait bir ozellik olamaz. Bu davranislar Allah’in bu canliya ilhamidir. Bizim icin birinci dereceden onem tasimayan bu kanunlar, kimi canlilar icin hayati bir oneme sahiptir. Tek basina bu da yeterli degildir. Cunku oncelikle bu canlilarin su ustunde durabilecek ozel bir yapiya sahip olmalari gerekmektedir. Nitekim bu canlilar da sahip olduklari ozel tasarimla suyun icine gomulmeden yasarlar. Bu tasarimin en onemli parcasini, bocegin islanmasini engelleyen, balmumuyla kapli bacaklari olusturur. Her bacagin agirligi suyun yuzeyine bir baski uygular; su da sanki yuzeyini duzlestirmek ister gibi bocegi yukari iter ve bu baski alanini kucultur. Suyun yukari kaldirma gucu ile bocegin agirligi dengelendiginde, suyun yuzey gerilim seviyesi son noktasina ulasmis olur. Eger bocek iki bacagini suyun uzerinden kaldirirsa kalan dort ayak, su yuzeyine biraz daha fazla baski uygulamis olur. Bu bakimdan yuzey gerilimi bocegin hayatta kalabilmesi icin son derece onemlidir. Asagi dogru uygulanan kuvvet, yani agirlik, yukari bir kuvvet ile -yuzey gerilimi x ayak-su-hava temas cizgisinin uzunlugu- dengelenmelidir. Ornegin biz, ayagimizin bizi su uzerinde tutmasi icin cok buyuguz. Cunku ayagimizin uzunluguna gore agirligimiz cok fazladir. Ornegin agirligi 60 kilo olan bir kimsenin ayaginin 8.000 metre uzunlukta olmasi gerekir ki, su uzerinde bu agirligi tasiyabilsin. Nitekim on miligramlik bir sivrisinegin sadece bir milimetrelik ayak uzunluguna sahip olmasi yeterli olabilmektedir. Bu yuzden suyun uzerinde yuruyebilecek kadar kucuk bir canlinin, suyun icine dalmasi da mumkun olmaz. Bir milimetre uzunlugundaki bir bocek icin suyun yuzeyi, bizim icin bir cadirin bez duvari nasilsa oyle bir saglamliktadir. Bu yuzden de bu saglam yuzeyi delip gecmesi mumkun degildir. (Steven Vogel, Cat’s Paws And Catapults, Mechanical Worlds of Nature and People, 1998, s. 48) |
Her Yil Bir Kus Turu Yok Oluyor
>. |
Akdeniz Orkinoslarini Kaybediyor
>Akdeniz orkinoslarini kaybediyor Akdeniz’in en onemli deniz zenginliklerinden orkinos baligi, Fransa ve diger AB uyesi ulkelerdeki yasadisi avlanma nedeniyle yok olmak uzere. Cevre orgutleri Dunya Dogayi Koruma Vakfi (WWF) ve Greenpeace’in hazirladigi iki ayri rapor, denizlerdeki orkinos stoklarinin tukenmek uzere oldugu gercegini ortaya koyuyor. WWF’nin ‘Akdeniz ve Dogu Atlantik’te Orkinos Yagmaciligi’ baslikli raporuna gore, Akdeniz’de hukumetlerin yasadisi avlanmayi gormezden gelmesi yuzunden orkinos stoklari tukenmis durumda. Greenpeace’in ‘Orkinoslar Nereye Gitti?’ baslikli raporu ise, AB ulkelerinin tehlikenin esas orkinos ciftliklerinin faaliyetlerini gormezden geldigini vurguluyor. ‘AKDENIZ’DE ORKINOS YAGMACILIGI’ WWF’in ‘Akdeniz ve Dogu Atlantik’te Orkinos Yagmaciligi’ baslikli raporu, Akdeniz’e kiyisi olan AB uyeleri, Libya ve Turkiye’nin kotalara ve surdurulebilir balikcilik kurallarina uymadigini savunuyor. Raporda, balikcilik konusundaki yasal duzenlemeleri yapan Uluslararasi Atlantik Orkinoslari Korunma Komisyonu’nun (ICCAT) belirledigi yillik 32 bin tonluk orkinos kotasinin, 2004’te 45 bin ton, 2005’te ise 45.5 bin ton asildiginin altini ciziyor. WWF raporu, ulkelerin kasten eksik bildirimde bulundugu ve yasa disi orkinos avciligini ortbas ettigini ifade ediyor. ‘ORKINOSLAR NEREYE GITTI?’ Uluslararasi cevre orgutu Greenpeace’in ‘Orkinoslar Nereye Gitti?’ baslikli raporu, ICCAT tarafindan belirlenen kotalarin cok uzerine cikildigina dikkat cekiyor. Greenpeace raporda, Akdeniz ve Atlas Okyanusu’nda yakalanan orkinos miktarinin, yillik 32 bin ton olan kotanin yuzde 37 ustune ciktigini vurguluyor. Rapora gore, Akdeniz’de son yillarda olcusuz orkinos avciligi ve orkinos ciftligi sektoru, stoklarin tukenmesindeki en onemli paya sahip bulunuyor. ’AB USTUNE DUSENI YAPMIYOR’ Akdeniz’deki orkinos ciftliklerinin kapasitesinin en az 50 bin ton oldugu tahmin ediliyor. Greenpeace raporu bu rakamin ICCAT’in izin verdigi miktarin yuzde 60 uzerinde oldugunun altini ciziyor. Raporda, bu durumdan AB’nin buyuk sorumlulugu bulundugu ifade edilerek, AB’nin son on yil icinde orkinos ciftligi sektorune 34 milyon dolar destek verdigi vurgulandi. ORKINOS CIFTLIKLERI KAPATILMALI Her iki kurum da hazirladigi raporlar, cozum onerisi olarak orkinos ciftliklerinin acilen kapatilmasi gerektigini savunuyor. WWF raporunun hazirlayicisi WWF Deniz ve Kiyi Programi, AB Balikcilik Komisyonu’nun bu konuda onculuk etmesi gerektigini ve bu yil Kasim’da yapilacak ICCAT toplantisinda orkinoslarin geleceginin tartisilmasini oneriyor. WWF Turkiye Genel Muduru Filiz Demirayak, yaptigi aciklamada orkinos sektorunun artik Akdeniz’in dogusunda ve Libya sularindaki son rezervlere yoneldigini, orkinos ciftliklerinin asiri avlanma konusunda geri adim atmamasi halinde yakin zamanda baliklarin soyunun tukenecegi uyarisi yapti. Greenpeace raporu da, orkinos baligi populasyonu eski haline donene dek orkinos ciftciliklerinin kisitlanmasini oneriyor. TURKIYE’YE YENI KOTA VERILECEK Uluslararasi Atlas Orkinoslari Korumasi Komisyonu’na 2003’ten bu yana uye olan Turkiye icin henuz net bir kota belirlemesi bulunmuyor. Bu nedenle Turkiye icin ICCAT’in yeni uyelerine uyguladigi 1.100 tonluk kota gecerli. Resmi rakamlara gore, 2004 yilinda Turkiye’de 1.090 ton mavi yuzgecli orkinos yakalandi. ICCAT’nin Kasim toplantisinda Turkiye icin gercek bir avcilik kotasinin belirlenecek. YARIS ATINDAN HIZLI YOL ALIYOR Orkinos baligi, Thunnus thynnus, Akdeniz ve Atlas Okyanusu’nda 700 kilogram’a kadar cikabilen agirliklari ve bir yaris atinin kosma hizindan daha hizli yuzebilme yetenekleriyle ‘denizlerin krali’ olarak betimleniyor. |
Borneo’da renk degistiren yilan
>Guneydogu Asya’nin Borneo adasinda, uzerinde surundugu ortama gore renk degistiren bir yilan turu kesfedildi. |
Babil´in Asma Bahceleri Bulundu Mu Yoksa?
> Kralice Amyitis�in tesellisi "Soylenceler ve mitler Babil�in Asma Bahceleri�nin yuzlerce metre yuksekliginde oldugunu anlatiyorlar ama arkeolojik bulgular daha mutevazi sonuclari isaret ediyor; buna ragmen Asma Bahceleri�nin yuksekligi yine de cok etkileyiciydi" Kral Nebuchadnezzar II doneminde antik kent Babil�e gelen her gezgin gorduklerinden buyuleniyordu. MO 450�de Heredot, kentin buyuklugunu ozellikle vurguluyor ve; "Babil, bilinen dunyanin en parlak ve ihtisamli kenti olmalidir" diyordu. Heredot�a gore, kentin dis duvarlarin uzunlugu 10 km�den fazlaydi, eni yaklasik 2.5 m., yuksekligi ise on metreye ulasiyordu. Tarihciye gore, duvarlarin eni dort atli bir arabanin donebilmesi icin yeterliydi, ic duvarlar daha inceydi ama distakilerden daha dayanikliydi. Duvarlarin arasinda ve iclerinde kuleler, mabetler ve som altindan yapilmis dev heykeller vardi. Kentin tam ortasinda goge ulastigina inanilan Tanri Marduk�a adanmis unlu Babil Kulesi vardi. Bunlara karsin arkeolojik cevreler, Heredot�un anlattiklarini abartili buluyorlar ve tartisiyorlar, ornegin dis duvarlarin iki km. uzunlukta ve en fazla iki metre yukseklikte olabilecegini belirtiyorlar. Heredot�un da her insan gibi gorkemli ve cagina gore alisilmadik bir kent karsisinda duygularina kapildigini da ekliyorlar. Fakat ne olursa olsun, hatta Herodot hic sozunu etmemis olsa dahi yine de Babil ihtisamli ve parlak bir kentti ve Babil�in Asma Bahceleri, Dunyanin Yedi Harikasi�ndan birisiydi. Siyasi Bir Evlilik ve Vatan Hasreti Arastirmalara gore, Bahceler, Kral Nebuchadnezzar�in 43 yil suren saltanati sirasinda yapildi ve yapimin MO 605�lerde yapildigi saniliyor. Karsit tez, Bahceler�in yapimina MO 810�larda bes yil hukumdar olan Asur Kralicesi Semiramis tarafindan baslandigidir. Ama bu donem uzmanlara gore uygun degildir cunku kentin gucu ve etkisi Kral Nebuchadnezzar doneminde zirveye ulasmis, hayret verici tapinaklar, caddeler, saraylar ve duvarlar insa edilmistir. Nebuchadnezzar, Bahceler�i hasta olan karisi Amyitis icin yaptirmisti. Kral Medes�in kizi olan Amyitis, iki ulusun birlesmesi ve dost olmasi icin Nebuchadnezzar�la evlenmisti. Kralice�nin geldigi ulke yemyesil ovalar ve daglarla kapliydi ama gelin geldigi Mezopotamya�nin dumduz, kuru ve guneste pismis topraklariyla karsilasinca mutsuz olmus ve vatanini ozlemisti. Bunun uzerine Kral, Kralicesi�nin anavatanina benzer bir yer yapmaya karar vererek, yapay bir dag ve uzerinde kat kat bahceler insa edilmesini istedi. Kralice�nin nereli oldugunu bilmiyoruz ama zengin bir doga ortusu olan ve daglik bir yerden gelmis oldugunu biliyoruz. Belki Yukari Misir�dan, belki de Guney Anadolu�dan... Asma Bahceleri elbette ki, asili degildi yani ipler veya askilarla bir yere asilmamisti ama buyuk olasilikla oyle bir zan uyandiriyordu. Sozcugun asli Eski Yunanca�da "kremastos" veya Latince�de "pensilis" dir, anlami "asili" degil, "uzerine konmus" seklindedir yani teraslar veya balkonlar kasdedilmistir. Sulama Sistemi ve Kole Gucu Yunanli cografyaci Strabo, Bahceler�den MO 1. Yuzyil�da soz eder ve; "Kemerler uzerine kurulu teraslar birbirlerinin uzerindeydi ve kup seklindeki sutunlarla destekleniyordu. Bosluklara toprak doldurulmus, agaclar ve dev bitkiler dikilmisti. Teraslar, sutunlar ve kemerler pismis tugla ve asfalttan yapilmisti." der ve soyle devam eder; "Ama en onemlisi ve efsanenin kaynagi merdivenlerdi, iki yanlarinda su tasiyan aygitlar bulunuyordu. Bu aygitlari surekli calistiran insanlar, Firat�tan iletilen suyu, Bahceler�in icine akitiyorlardi." Strabo icin donemi geregi Bahceler�in en ilginc yani buydu. Babil cok az yagmur alan bir yerdi ve Bahceler�in sulanmasi icin Firat�in suyunun kullanilmasi gerekliydi. Suyun yuksege tasinmasi, teraslara akitilmasi ve her kattaki bitkilerin sulanmasi icin buyuk olasilikla "zincir tulumba" sistemi kullaniliyordu. Bu tur bir sistemde, birisi otekinin uzerinde olan iki buyuk tekerlek bulunur, ikisi birbirine bir zincirle baglidir. Zincirin uzerine belli araliklarla kovalar asilidir, alttaki tekerlegin dibinde, su kaynaginin olusturdugu bir havuz bulunur. Tekerlek donmeye baslayinca, kovalar havuza dalarlar ve suyla dolarlar sonra zincir su dolu kovalari ustteki tekerlege iletir, orada kovalar ters donerek iclerindeki suyu yukardaki havuza bosaltirlar. Ve bosalan kovalar tekrar geriye donerek, yeniden suyla dolarlar ve bu boyle devam eder. Ustteki havuzda biriken su, kanallara acilan kapilar araciligi ile kucuk dereler halinde bahcelere yayilmaktaydi. Tulumbanin tekerlekleri, bir eksen veya saft ile sabitlenmisti, saftin dondurulmesi koleler sayesinde saglaniyordu yani sonucta kullanilan guc, insan gucuydu. Petrolun Ilk Kullanimi Boyle Mi Oldu? Bahce�nin yapimi sadece suyun yukari tasinmasini amaclamamisti, seyrek de olsa yagmur sularinin kanallardan akitilarak depolanmasi ve kaynak olarak kullanilmasi da saglanmisti. Mezopotamya ovasinda. tas bulmak ve tasimak cok guc bir isti, bu nedenle Babil�deki tum mimaride tugla kullaniliyordu. Tuglalar, kil ve saman karistirilarak yapiliyor sonra guneste pisiriliyordu. Tuglalarin aralarinda harc niyetine inceltilmes katran veya zift konuyordu, bu da bize petrol akintilarinin o donemde de Mezopotamya�da bulundugunu gosteriyor. Aslinda tuglalar dayanikli degildi cunku suyla islaninca dagiliyorlardi ama Babil yapilari icin bu pek sorun degildi zira yagmur suyu ile cok az karsilasiyorlardi. Buna karsin Bahceler surekli olarak korunuyordu, su kanallari ve havuzlar tugla yerine kimbilir nerelerden binbir zahmetle getirilen iri tas bloklarindan yapilmisti ve kalin zift tabakalariyla korunuyordu. Bir diger Yunanli tarihci olan Diodorus Siculus, katlarin dev tas plakalardan yapildigini yazar ama bu yontem Babil�de bilinen bir yontem degildi. Dosenen plakalarin aralari sazlar ve katranla doldurulmus ve seramikle kaplanmisti. Diodorus, bazi onemli yerlerde doseme olarak ince bir kat kursun kaplama kullanildigini ve bu sekilde surekli nem nedeniyle olusacak curumenin engellendigini de belirtiyordu. Butun bu dosemelerin uzerine kat kat toprak yigilmis veya doldurulmustu, yeterince kalinliga ulasildiktan sonra dev agaclar dikilmisti. Toprak yumusatildiktan sonra agaclarin aralarina ve cevrelerine her tur bitki ekilmisti. Bitkilerin turleri ve olaganustu guzellikleri buyuleyiciydi. Bir Arkeologun Inadi Bahceler�in buyuklugu ne kadardi? Diodorus, 12 m. uzunluk, 12 m. genislik ve 2.5 m. yukseklikten soz ediyor. Bircok kaynaga gore bu olculer kentin duvarlarina esittir, oysa Heredot kent duvarlarinin yuksekliginin on metreden yuksek oldugunu yazmistir ve bu imkansizdir. Ne olursa olsun, Bahceler�in gorunumu cok guzel ve gorkemli olmaliydi; yemyesil yapraklarin fiskirdigi dev bir yapay dag, ovanin ortasinda yukseliyordu. Ve sonucta en onemli soruya geliyoruz; Bahceler gercekten var miydilar? Iste en eski kaynak olarak Heredot bunu belirtmiyor yani onun Bahceler�i gordugunu anlamiyoruz. 1899�da Alman arkeolog Robert Koldeway benzer bir soruyla yola cikti. Yuzyillar oncesinde, Babil 1899�daki gibi balciga gomulu harabelerle dolu bir tepecik degildi. Buna karsin bircok antik kentin aksine yeri kesin biliniyordu ama ortada gozle gorulur hicbir yapi yoktu. Koldewey, Babil�i kazmaya basladi, kazilar 14 yil surdu, dis ve ic duvarlari, Babil Kulesi�nin temellerini, Nebuchadnezzar�in sarayini, kentin merkezine giden duzenli yollari ve caddeleri buldu. Koldewey guney bolgesini kazarken, 14 buyuk odanin temelleriyle karsilasti, tas tavan kemerleri hala duruyordu. Antik kayitlarda kentin sadece iki yerinde, kuzey bolgesindeki duvarda ve Asma Bahceler�inde tas kullanildigi yaziyordu. Kuzey duvari bulunmustu ve gercekten tastandi, oyleyse Koldewey Bahceler�in mahzenini veya bodrumunu bulmustu. Kazilara devam etti ve Diodorus�un yazdigi bircok seyle karsilasti, sonucta daha altta uc buyuk garip delik ortaya cikti. Koldewey uzun uzun dusundukten sonra deliklerin tulumba zincirinin gecmesi ve su kovalarinin yukariya iletilmesi icin yapildiklari sonucuna vardi. Tesis, Koldewey�e buluntularina gore 3 veya 4.5 m. kadardi ama bu olcu tarihcilerin tanimlamalarindan cok kucuktu, buna ragmen bulusun etkileri bugun dahi suruyor. Ama kazilar surdurulemiyor cunku artik Mezopotamya Irak adli cok farkli devletin elinde bulunuyor. Amyitis�e Ne Oldu? Bugun gecmise romantik bir bakis acisiyla baktigimizda, Kralice Amyitis�in bu fantastik armaganla mutlu olup olmadigini merak ediyoruz ama belki de mahzun Kralice Babil�in muhtesem Asma Bahceleri�ne ragmen yine anavatanin yesil renkli daglarinin ozlemini cekerek, yemekten icmekten kesilmis ve kaderine kuserek yasama veda etmisti. Gercegi simdilik bilmiyoruz, belki bir yerlerde yazilidir ve bulunmayi bekliyordur. Ama biliyoruz ki, cok guclu bir Kral dahi, mutsuzluk ve ozlemle basa cikamiyor. Kisacasi madde, her zaman ruhun acligini gideremiyor; hele bir de ruh maddeye aclik duymuyorsa... |
Alglerin Kokeni
>Algler, denizden tatli suya, col kumlarindan kaynar yer alti kaynaklarina, hatta kar ve buz altina kadar her ortamda bulunan, fotosentez yapabilen organizmalardir. Tek hucreli formlardan 60 metreye kadar buyuyen dev kalp yosununa kadar degisen sekillere sahiptirler. Algler, yaptiklari fotosentezle atmosferdeki oksijenin buyuk bir kismini uretirler. Kambriyen devrine ait kirmizi alg fosilleri. Bu organizmalar gunumuzdeki kirmizi alglerle aynidir. Okyanusta serbest halde yuzen algler Alman bilim adami profesor Hoimar Von Ditfurth ise sozde "ilkel" alglerin kompleks yapisi hakkinda su yorumu yapar: Bugune kadar bulunabilmis en eski fosiller, cekirdeksiz algler turunden mineraller icindeki fosillesmis cisimlerdir ve bunlarin uc milyar yildan daha uzun bir gecmisleri vardir. Ne kadar ilkel olurlarsa olsunlar, bunlar bile oldukca karmasik ve ustaca organize edilmis yasam bicimlerini temsil etmektedirler. Alglerin hucre duvarlarini olusturmak icin kullandiklari yapilar incelendiginde de, onlarin hic de basit ve ilkel olmadiklari gorulmektedir. Dokularin uretimi icin kullanilan organik poliamin, karmasik bir kimyasal maddedir ve bircok canli tarafindan kullanilmaktadir. Algler, hucre duvarlarini insa ederken dogadaki en uzun organik poliamin zincirlerini kullanirlar. Bu canlilar fotosentez yapan karmasik klorofil pigmentlerinin yani sira, altin sarisi bir renk veren "ksantofil pigmenti"ne de sahiptirler. Baliklardaki D vitamininin en buyuk kaynagi olan bu tek hucreli canlilar belirli bir amac icin yaratilmis kompleks yapilara sahiptirler. Sonuc olarak, evrimciler ilk bitki hucresinin kokenini aciklayamadiklari gibi, bu bitki hucresinin nasil olup gunumuz alglerinden farksiz ve kompleks bir yapiya sahip ilk algleri olusturdugunu da aciklayamazlar. |
Doga (24.06.2006)
> |