> Bu Kurbagalar Timsah Bile Yiyor! Avustralya'daki zehirli bir kurbaga turunun gecirdigi evrim bir eko-k�busa donusuyor. 1935'te tarlalari bocekten korumak icin Guney Amerika'dan Avustralya'ya getirilen bir kurbaga turu 'hizlanarak ve buyuyerek' yayiliyor. Zehirli kurbagalar timsah bile olduruyor Avustralya'daki zehirli bir kurbaga turunun gecirdigi evrim bir eko-k�busa donusuyor. ![]() Bilimsel adi 'Bufo marinus' olan kara kurbagasi turu daha uzun bacakli ve hizli bir tur olmaya dogru evrilerek butun kitayi sariyor. Bu kurbagalar, 70 yil once, tarim zararlilarinin cogalmasini kontrol etmesi icin kitaya getirilmisti ancak hizla ureyerek ve cok daha hizli hareket etme ozelligini kazanarak bircok farkli hayvana zarar verir hale geldi. Bufo marinus'lar yilanlari, kertenkeleleri, su kuslarini hatta timsah ve dingolari bile olduruyor. Rahatsiz edildiklerinde baslarinin arkasinda gizlenen iki kesecikten zehirlerini bosaltiyorlar. Zehir, birkac dakikada oldurucu etki gosteriyor. Agirligi 2 kiloyu bulan kurbagalar, su anda 1 milyon kilometrekarelik bir alana yayilmis durumda. Kurbagalar, Kuzeydogu Avustralya'da seker mahsullerine zarar veren sopa bocegi adli bir tarim zararlisini yok etmek icin 1935'te Guney Amerika'dan Quensland'e getirilmisti. O zamandan beri hizli bir yayilma gosteren kurbagalarin bu yayilisinin nedenlerini anlamak icin cesitli arastirmalar yapilmis. Bilim adamlari, bircok kurbaga ornegi yakalayarak boylarini olcmus ve hareketlerini saptamak icin bellerine 5-6 gramlik radyo vericisi yerlestirmis. Bu arastirmalar sonucunda, kurbagalarin 70 yil once kitaya ilk geldikleri zamana gore, bes kat daha hizli hareket ettiklerini gostermis. Bilim adamlari, kurbaga turunu kontrol etmenin yolunu bulmak icin simdiye kadar bircok arastirma yapsa da henuz cozum bulamamis. Bilim adamlari cok zaman ve para isteyen sorunun, cozulmedigi takdirde Avustralya eko sistemine ciddi zarar vermesinden endise ediyor. Bir de katil arilar var ABD'nin basi da gecen yaz 'katil arilar'la derde girdi. Brezilya'da 1957 yilinda yapilan bir deney sirasinda kafesten kacan Afrikali katil arilar, 48 yilda ABD'ye ulasmisti. Avrupa kokenli bal arilarina gore daha saldirgan olan katil arilar, cok sayida olume neden oluyor. |
20 Nisan 2007 Cuma
Bu Kurbagalar Timsah Bile Yiyor!
Deprem: Suclu Kim?
>Yazar: Guler Isin |
Avrupa ve Asya Arasinda Bir Enerji Koprusu: Turkiye
>Yazar: K. Emrah Turna |
Iste Bir Gercek Daha Mutlaka Okuyun Derim
>iNSANLAR FELSEFEYi COCUKKEN MASALDAN, SONRA KiTAPLARDAN, |
Sovyetlerin cokusu Neyi Etkiledi
>Sovyetler Birligi'nin cokusu, beraberinde, boz ayi populasyonlarinin da cokusunu getirdi. Gunumuzde Kamcatka Yarimadasi'nin devleri uzerindeki en buyuk tehdit, bu yabanil topraklarda surdurulen yasadisi avcilik. |
Turkiye cope atilanlarin degerini kesfediyor
>Turkiye cope atilanlarin degerini kesfediyor. Copten kurtarilabilenler sise, kitap, CD, telefon karti, su kaydiragi, mobilya, gubre, hatta enerji olarak yeniden hayatimiza giriyor. |
Eko Tarim Tum Dunyayi Besleyebilir
>Saygin ekoloji dergisi ‘Environmental Science and Technology’de yayimlanan bir arastirma, urun rotasyonu, organik tarim, nadas gibi yontemlerin topraga zarar vermeden hasati yuzde 70 oranlarinda artirabilecegini savunuyor. Bilim insanlari tarimda ilac ve gubrenin dusurulmesinin topragin uzun donem verimliligini ve hasat surekliligini artardigini vurguluyor. |
Turkiyenin 9 Trilyon Dolari Yer Altinda Ilginc Ama Gercek
>ISTE TURKIYENIN DISA BAGLILIGI VE BIZIM KENDI DOGAL ZENGINLIKLERIMIZ |
Ozgur Yazilim ve Acik Kayak Gunleri
> Ozgur Yazilim ve Acik Kayak Gunleri Istanbul Bilgi Universitesi Bilgisayar Bilimleri Bolumu, geleneksellestirdigi “Ozgur Yazilim ve Acik Kaynak Gunleri” etkinliginin, bu yil dorduncusune ev sahipligi yapiyor. 2003 yilindan bu yana duzenlenen etkinlige, her sene bilisim alaninda uluslararasi arenada taninmis kisiler konusmaci olarak katiliyor. Istanbul Bilgi Universitesi Bilgisayar Bilimleri Bolumu tarafindan organize edilen “Ozgur Yazilim ve Acik Kaynak Gunleri 2006” yazilim endustrilerini gelistirmek, yazilim maliyetlerini dusurmek, bilgisayar okuryazarligini artirmak amaciyla acik kaynak ve GNU/Linux konularinda ulusal ve uluslarararasi duzeyde uzman isimlere ev sahipligi yapiyor. ![]() Turkiye'nin ozgur yazilim ve acik kaynak konularinda daha fazla biliclenmesinin ve uretime gecmesinin amaclandigi konferanslarda, gectigimiz yil dunyada ve Turkiye'de ozgur yazilim ve bilisim teknolojileri alanlarinda yasanan onemli gelismeler tartisilacak. Bu yilin konuklari arasinda Debian GNU/Linux projesinin kurucusu Ian Murdock, Debian GNU/Linux proje lideri Branden Robinson, GNU/Linex projesinden Manon van Leeuven, Creative Commons Bulgaristan Proje Lideri Dragoslava Pefeva bulunuyor. 24-25 Subat tarihlerinde BILGI Dolapdere Kampusu’nde duzenlenecek etkinlik, IBM Turk ve Hurriyet e.yasam ana sponsorlugunda, Parkyeri, Akinon Design Studio, ve Novell Turkiye’nin destegiyle gerceklestiriliyor. Etkinlik ayrica, icerik sponsoru olan tOSSad (TUBITAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Arastirma Enstitusu’nun (UEKAE) Avrupa Birligi 6. Cerceve Programi kapsaminda, Bilgi Toplumu Teknolojileri alaninda yuruttugu Acik Yazilimlari Benimseme ve Yayma) Projesi tarafindan da destekleniyor. Ilgilenen herkesin katilimina acik ve ucretsiz olan “Ozgur Yazilim ve Acik Kaynak Gunleri 2006” icin http://open.bilgi.edu.tr adresinden kayit yaptirmak gerekiyor. |
Buzullar sanilandan daha hizli eriyor..(18.02.2006)
>Milliyet |
Eko-Tarim Tum Dunyayi Besleyebilir
> Eko-Tarim Tum Dunyayi Besleyebilir Dunyanin 57 ulkesinde yurutulen 280 projeye gore, dogayla barisik tarim yontemlerinin gelismekte olan ulkeleri doyurabilecek surdurulebilir bir verime ulasabilir. ![]() Saygin ekoloji dergisi ‘Environmental Science and Technology’de yayimlanan bir arastirma, urun rotasyonu, organik tarim, nadas gibi yontemlerin topraga zarar vermeden hasati yuzde 70 oranlarinda artirabilecegini savunuyor. Bilim insanlari tarimda ilac ve gubrenin dusurulmesinin topragin uzun donem verimliligini ve hasat surekliligini artardigini vurguluyor. Uzmanlar dunyada sadece Kuba ve Isvicre’nin surdurulebilir tarim esaslarina uydugunun altini ciziyor. Tarim verimliligi konusunda simdiye dek yapilan en kapsamli calismada dunyanin 57 ulkesinde yurutulen 280 proje arastirildi. Arastirma ekibinden Ingiliz Essex Universitesi uzmani Prof. Jules Pretty, gelismekte olan ulkelerde geleneksel metodlarla yapilan tarimin gelismis ulkelerdeki teknolojik ve kimyasal destekli tarima gore topraga daha az zarar verdigini ve bu nedenle de daha surdurulebilir oldugunu vurguluyor. Arastirmacilar, topragin biyocesitliligini bozmayan yontemlerin uzun vadede daha yuksek hasat verdigine dikkat cekerek, bocek ilaclarinin ve verim artirici kimyasallarin kullanilmamasi gerektigine vurgu yapiyor. Bilim insanlari, doganin bocek ve kurtlara karsi kendi yontemlerini gelistirdigini ve bunlarin tercih edilmesini oneriyor. IYI TOPRAK SUYU TUTAR Saglikli bir toprak yapisi ayni zamanda daha az su sarfiyati demek. Tum urunlerin yetismesi icin suya gereksinim var; ancak organik acidan daha zengin olan topraklar daha fazla su tutuyor ve bu suyu daha zengin bir icerikle birlestirebiliyor. Topragin suyu tutma becerisi, ozellikle suyun az bulundugu veya kuraklik donemlerinin uzun surdugu bolgelerde kritik bir ozellik olarak one cikiyor. ![]() TOPRAGA GIREN KIMYASALI YINE INSAN YIYOR Dunya Saglik Orgutu (WHO) istatistikleri, kimyasal temelli ve topraga asiri yuklenen tarimsal yontemlerin hava ve temiz su kaynaklarini kirlettigini ve dogaya bircok kirletici maddenin salinmasina neden oldugunu vurguluyor. Kimyasal tarimin gorunmeyen maliyeti, cevre kirligi, erozyon ve toprak kaybi, seller, su kalitesinin dusmesi ve bu tur sulari icen kisilerin sagliginin bozulmasi olarak insanogluna geri donuyor. Tarimsal uretimde meydana gelen ‘kimyasallasma’nin cevreye ve insan sagligina etkisi ise, ancak uzun vadede ortaya cikacagindan konu kamuoyunda hakettigi yankiyi bulmuyor. Prof. Pretty’ye gore, kimyasal tarimin insanliga uc turlu faturasi var: “Ucuz gida adina kimyasal icerikli yiyecekler icin once sirketlere, sonra bunun pisligini temizlemek icin cevreye, son olarak da kendi sagligimizi kurtarmak icin doktorlara bedel oduyoruz.” TARIM ENDUSTRISI VE ORGANIK TARIM VIZYONU Son yillarda tarim urunleri de, kuresel ekonomi icindeki yerini aldi; ornegin tum dunyadaki bugday, misir unu ve pirincin yuzde 90’a yakini 6 dev tarim sirketi tarafindan pazarlaniyor. Halen dunyadaki tarimsal ticaretin yuzde 80’i, 10 adet sirket tarafindan yonetiliyor. Kuresel ekonomiye hakim olan buyuk tarim sirketleri hasadi artirmak icin her turlu yola basvuruyor. Tarim endustrisi, hizla ticari isletmelerin daha fazla urun almak icin topraga yuklendikleri bir hal aliyor. Bu trendin devam etmesi halinde yiyecek kalitesi dusecek, cevre kirlenecek ve tarim urunlerinin fiyati artacak. Bilim insanlari tum dunya hukumetlerinin organik tarima yonelmesi gerektigini savunuyor. Uzmanlar bu baglamda uluslararasi kuruluslarin semsiyesinde ulusal hukumetlerin, organik veya geleneksel tarim yontemlerini desteklemesi gerektigini savunuyor. Not: Arastirmayi konu alan makale Environmental Science and Technology dergisinde yayimlandi. |
Gronland’in 1000 Yillik Omru Kaldi
> Gronland’in 1000 Yillik Omru Kaldi Kuresel isinma, Gronland’in buzullarinin tarihte hic olmadigi kadar hizli erimesine yol aciyor. Bilim insanlari, Gronland’a 1.000 yil omur biciyor. ![]() Bilim insanlarinin tahminlerine gore, 2005’te Gronland’dan eriyerek denize karisan su miktari 1996’daki duzeyinin tam iki katina cikti. Gronlad buzullarinin butunuyle erimesi halinde tum okyanuslardaki su seviyesi 7 metre yukselebilir. Gronland’dan yilda eriyen buzul miktari Istanbul’un yillik toplam su tuketiminin tam 300 kati. Yuzey sicakliklardaki artisin buzullarin hizla erimesine neden oldugu biliniyordu, ancak NASA Jet Propulsion Laboratory uzmani Eric Rignot ve University of Kansas ogretim uyesi Pannir Kanagaratnam’in ortak calismasi Dunya’nin kuzey ucundaki buzul erimesinin sanilandan cok daha hizli gerceklestigini ortaya koyuyor. YILDA 220 KILOMETRE KUP BUZUL ERIYOR ABD’nin St.Louis kentinde bir konferansta konusan NASA’ya bagli Jet Propulsion Laboratory uzmani Eric Rignot, Gronland’daki erimenin “her gecen yil giderek daha hizlanacagini ve insanoglunun erimenin ve sonuclarinin ustesinden gelemeyecegini” ifade etti. Daha once Gronland’in eriyerek okyanusa karisacagi biliniyordu ancak bunun uzun yuzyillar alacagi saniliyordu, ancak son calisma Gronland’a en fazla 1.000 yil omur biciyor. 1996 yilinda Gronland’da yilda 100 kilometre kup buzul erirken, bu rakam 2005’te 220 kilometre kup’e cikti. Bir karsilastirma yapmak gerekirse, bu rakam Istanbul’un yillik toplam su tuketiminin tam 300 katina denk dusuyor (Istanbul yilda 0.73 kilometre kup su tuketiyor). Gronland buzullarindaki erimenin, kuresel su seviyesindeki yukselmenin yuzde 17’sini olusturdugu dusunuluyor. Eriyen buzullardan dolayi okyanuslar her yil 2.5 milimetre yukseliyor. ![]() Uydu kameralardan yapilan olcumlere gore, Gronland’in guney kisimlarinda sicakliklar son 20 yilda yaklasik 3 derece artti. Bilim insanlarinin buzullarin erimesiyle ilgili gelistirdikleri aciklamaya gore, sicakliklar once buzul yuzeyini eritiyor. Bu erimeyle olusan sular akarak buzulun altindaki kayalik bolume kadar siziyor. Erimis kar suyu, henuz erimemis olan diger buzul katmanlarini da kayadan kopararak denize dogru kaydiriyor. Denize dogru akan buzullar buralarda daha sicak bir iklimle birlikte eriyor. Bilim insanlari 1996-2005 araliginda buzul erimesinin haritasini olusturarak gelecek onyillar icin projeksiyonlarda bulunuyor. Gronland’in buzul katmani, 3 kilometre derinliginde 1.7 milyon kilometre kare bir alana yayiliyor. Not: Arastirmayi konu alan makale Science dergisinde yayimlanmistir. |
160 Milyon Yillik Dinozor Fosilleri
> 160 Milyon Yillik Dinozor Fosilleri Kesfedilen 160 milyon yillik dinozor fosilleri, bulunan en eski Tyrannozor fosilleri olma niteligi tasirken, renkli bir ibik dahil olmak uzere fosillerin birtakim ozellikleri bilim adamlarini dusunduruyor. Cin’in kuzey batisinda, dinozor fosilleriyle unlu Junggar Basin bolgesinde kesfedilen iki yeni “Tyrannosaurus Rex” fosili, bu dinozorlarin evrimi konusunda son yillarda kesfedilen onemli bulgulardan birisi olarak dikkat cekiyor. Jurrasic Park filmiyle populerlesen dev T. Rex’in atalari oldugu dusunulen fosiller; sivri disleri, kas yapisi ve iki ayagi uzerinde hareket etmesi gibi bu dinozorla pek cok ortak ozellige sahip olmasinin yaninda, 3 metrelik boyu ve renkli bir ibige sahip olmasi gibi sira disi farkliliklara da sahip. Tyrannozorlar, “Cretaceous” olarak bilinen donemin son periyodunda yasamis yirtici dinozorlarin basinda geliyor. 65 ile 100 milyon yil oncesine ait bu zaman dilimi, dinozorlarin en yaygin donemi olarak tanimlaniyor ve dinozorlarin yok olmasindan onceki son zaman dilimi olarak biliniyor. Tyrannozor ailesinin en populer uyesi olan T. Rex; keskin disleri, penceleri ve 9 ile 13 metre arasinda degisen boylariyla bu zamanda yirtici dinozorlarin en vahsisi olarak one cikiyor. Bulunan fosillerin, Tyrannozorlarin T. Rex’e kadar uzanan evrim surecine onemli derecede isik tutacagina inaniliyor. Bilim adamlari, “Jurrasic” zaman diliminin son periyodunda yasadigina inanilan fosillerin ait oldugu dinozora, tacli ejderha anlamina gelen Cince “Guanlong wucaii” ismini verdi. Dinozora bu ismin verilmesinin nedeni ise dinozorun renkli bir ibige sahip oldugunun dusunulmesi. Bilim adamlarinin en cok kafasini karistiran bu renkli ibik, etobur dinozorlar icin oldukca sira disi bir ozellik olarak tanimlaniyor. |
TSUNAMI-Canavar Dalgalar...
> |
Cozulme--Alpler Baski Altinda
> |
Yeni Bir Kuresel Isinma Uyarisi
> Yeni Bir Kuresel Isinma Uyarisi Bilim adamlari, kuzey yarikurenin 20. yuzyilin sonlarinda 1200 yilin en sicak zamanini yasadigini belirlediler. Science dergisinde yayinlanan bir makaleye gore, Ingiltere'nin East Anglia Universitesi'nden arastirmacilar, fosil deniz kabuklari, agac halkalari, buzlarin ici ve son 750 yilda insanlarin tuttugu gunlukler gibi sicaklik kayitlarini inceleyerek, kuzey yarikurenin 20. yuzyilin sonunda en sicak gunlerini gecirdigini tespit ettiler. 1856'nin sicaklik kayitlari ile MO 800'e kadar giden bu konudaki verileri kiyaslayan bilim adamlari, kuzey yarikurenin MO 890 dan 1170'e kadar "Orta Sicak Donem" adi verilen surecte belirgin bir isinma ve 1580'den 1850'ye kadar da "Kucuk Buz Cagi" adi verilen daha soguk bir donem gecirdigini teyit ettiler. Bilim adamlari, su anki sicak donemde 9. yuzyildan bu yana tespit edilen en yuksek sicaklik degerleri bulundugunu belirtirken, arastirma ekibinden Timothy Osborn, "Son yuzyil Orta Sicak Donem veya Kucuk Buz Cagi'ndan daha endise verici. Bu donemde tahlil ettigimiz tum kayitlarda isinmanin nasil yayildigi goruluyor" diye konustu. Bilim adamlari, arastirmalarinda kuzey yarikureden 14 degisik istasyondan elde edilen sicaklik kayitlari ile Iskandinavya, Sibirya'daki asirlik agaclarin iclerindeki halkalar ve Gronland'daki buz ortusunun kimyasal icerigini incelediler. Agaclarin icinde yaslarini gosteren halkalar, sicaklik artisina bagli olarak genisliyor. Bilim adamlari ayrica, son 750 yilda Hollanda ve Belcika'da yasayanlarin tuttuklari gunluklerde yer alan, ornegin kanallarin donmasi gibi olaylari da goz onunde bulundurdular. |
Kuzey Kutbu, 22’inci Yuzyilda Yok Olacak
> Kuzey Kutbu, 22’inci Yuzyilda Yok Olacak Bilim adamlari, dunyanin 2026’dan itibaren 2060’a kadar 2 derece isinacagi ve kutuptaki buzullarin yuzyil sonuna kadar eriyecegi uyarisinda bulunuyor. Yapilan arastirmalara gore 2026 kuresel iklim degisiklikleri icin donum yili olacak. Kuresel iklim 2026 yilinda baslayarak 2060’a kadar Endustri Devrimi oncesine gore 2 derece artacak. Sicaklik artisi 2 derece olmasina karsin kutuplarda 6 derece olarak hissedilecek. Bu artis yaz aylarinda buzullarin erimesine, dolayisiyla da tundralarin yok olmasina neden olacak. Kutup ayilarinin soyu tukenecek. YUZYIL SONUNA KADAR ERIYECEK Arastirmayi yuruten Oxford Universitesi ogretim uyesi Dr. Mark New, buzul erimesinin Kuzey Kutbu’ndaki kar ve buzun onemli bir bolumunu eritecegi tezini bilimsel olarak kanitlandigini belirtti. Dunyadaki buzul oraninin azalmasinin bir etkisi de Gunes isinlarinin yeryuzu tarafindan daha cok emilmesi olacak. (Buzullarin gunes isinlarini geri yansitmasina karsin, karalar bunlari emiyor.) Son tahminlere gore, Kuzey Kutbu’ndaki kalici buzullar on yilda yuzde 9.6 oraninda eriyor. Mevcut durumda degisiklik olmazsa, kalici buzullar bu yuzyilin sonuna dek erimis olacak. KUSLAR DA TEHDIT ALTINDA Kuzey Kutbu’nun isimasi sonucu tundralarin yok olmasi, bu kusakta yasayan hayvanlari da tehdit ediyor. Kutup ayilarinin yani sira bircok kus turu de kutuplara yakin bolgeleri ciftlesmek icin kullaniyor. Tundralarin yok olmasi kuslarin dogal habitlarinin da yok olmasi anlamina gelecek. Son olarak, kuresel iklimin degismesi kutuplarin yerlileri olan Inuit ve Eskimolar da olumsuz etkileyecek. |
Dunya 11 Derece Isinacak
> Dunya 11 Derece Isinacak Iklimbilimciler, kuresel sicakliklarin 22’inci yuzyila kadar 11 derece artacagini vurguluyor. Nedeni belli, CO2 ve sera gazi etkisi. Dunya capinda 95 bin bilim adaminin katilimiyla Oxford Universitesi tarafindan yurutulen projenin sonuclari hakemli bilim dergisi Nature da yayimlandi. Iklimbilimciler, ABD’nin iddia ettigi gibi karbon dioksit miktarinin ‘guvenli’ bir oranda tutulmasinin imkansizligini savunuyor. 60 BIN SIMUYASYON YAPILDI Climateprediction.net adli projede digerlerinden farkli olarak iklim degisim modellemeleri superbilgisayarlarda yapilmadi. Yerine dunyanin 150’den fazla ulkesinden katilan bilim adamlari ‘climateprediction.net’ yazilimini kendi bilgisayarlarina yukluyor ve meteoroloji simulasyonlarini kendi yapiyor. Yazilimi simdiye dek yukleyen 95 bin arastirmaci 60 binden fazla simulasyon yapti. Simulasyonlarda 4 milyon model yil denendi, bilgisayarlar 8 bin yil suresi kadar calisti. 2 ILA 11 DERECE ISINACAK Simulasyonlar, karbon dioksit duzeyinin Endustri Devrimi oncesi duzeyinin iki katina cikmasi durumunda, kuresel iklimde meydana gelebilecek degisiklikleri modelliyor. Arastirmaci bilgisayarlarin her biri, birbirlerinden farkli simulasyonlari uyguluyor. Simulasyonlar fiziksel sureclerdeki farklilasmalari (bulutlarin isi iletimindeki etkileri veya ruzgar gibi) degerlendirmeye aldigi icin birbirlerinden farkli sonuclar doguruyor. Uzmanlar, proje sonuclarinin mevcut bilgilerle gelecekte kuresel isinmanin nerede olacagi ile ilgili alt ve ust degerlerin resmini cikardigini vurguluyor. Alt ve ust degerler itibariyle Dunya 2 derece ile 11 derece arasinda isinacak. Bilim adamlari zaman dilimi ile ilgili kesin bir tanim veremiyor. Kuresel isinma CO2’nun olasi duzeylerine gore degistigi icin, insanoglunun bunlari etkisi tahmin edilemiyor. Ancak bilim adamlarinin en uzun vade olarak 100 yil aldi. TEHLIKE SINYALLERI CALIYOR Proje direktoru David Stainforth, atmosferde ‘guvenli’ bir karbondioksit duzeyini tutturmak gibi bir politikanin izlenmemesi gerektigini vurgulayarak, bunun pratikte isinmayi surdurmek anlamina gelecegini vurguladi. Bilim adamlari milyon birim basina karbondioksit konsantrasyonunun 400’un uzerine cikmasini tehlike sinyali olarak algiliyor. Mevcut oran 378 ppm (parts per million). KYOTO CO2’YI DUSURMEYI HEDEFLIYOR Bilim adamlarinin kuresel isinma ongorusu kabaca soyle; sera etkisi yaratan gazlarin kullaniminin surmesi halinde, Dunya isinacak, buzullar eriyecek ve deniz seviyesi yukselecek, iklimlerin uyumu bozulacak ve mevsimler karisacak. Bilim adamlari iklimlerdeki duzensizliklerin henuz bir baslangic oldugunu savunuyor. BM’nin sera etkisini kontrol altina almak icin gelistirdigi Kyoto Sozlesmesi CO2 emisyon hacimlerinin 2012’ye kadar 1990 oncesi duzeyine indirilmesini ongoruyor. Bush yonetimi Kyoto Sozlesmesi’nin bilimsel olmadigini savunarak, imza atmayacagini aciklamis ve dunyanin tepkisini cekmisti. |
Kuresel Isinmanin Donusu Yok
> Kuresel Isinmanin Donusu Yok - “Kuresel isinmanin artik geri donusu yok ve bu yuzden milyarlarca insan yuzyil sona ermeden hayatini kaybedecek...” Bu carpici gorus, dunyaca unlu bilimadami Profesor James Lovelock’a ait. Gaia teorisiyle 1970’lerde buyuk yanki uyandiran Lovelock, artik dunyanin insanlik lehine kendini koruyamadigini, gezegenin sonunun yaklastigini soyluyor. Evrimci bilimadami James Lovelock, 1970’lerde “Dunya gezegeninin canli bir varlik oldugu ve yasamin surmesi icin kendisini koruyabildigi terosini ortaya atmisti. Lovelock’un “Gaia” adini verdigi bu teori bircok bilimadami tarafindan da kabul gormustu. Lovelock simdi insanoglunun yarattigi cevre kirliliginin bu mekanizmayi tersine cevirdigini ve dunyanin artik insanlik lehine kendini koruyamiyacagini dusunuyor. Profesor James Lovelock’a gore kuresel isinma artik geri donusu olmayan bir noktaya ulasti ve dunyamiz kisa bir sure sonra yasanilamaz hale gelecek. MILYARLARCA KISI OLECEK Lovelock, kuresel isinma sonucunda bu yuzyil bitmeden milyarlarca kisinin olecegi ongorusunde bulunuyor. Bu buyuk yikimdansa sadece, daha dayanilabilir bir iklime sahip olacagi icin kutuplarda yasayanlar kurtulabilecek. Avrupa’da sicakliklarin 8 derece artacagini soyleyen Lovelock’a gore dunyanin bircok bolgesinde tarim yokolacak, milyonlarca hatta milyarca kisi de sussuz kalacak. “Gaia’nin ocu” adli yeni kitabinda bu ongorulere yer veren Lovelock hukumetlere artik kuresel isinmaya karsi aldiklari onlemleri bir kenara birakarak en kotusu icin hazirlik yapmalarini tavsiye ediyor. Lovelock iki yil once de kuresel isinmayi durdurmanin tek yolunun nukleer enerji oldugunu soylemisti. |
deniz canlilari ve bilim
> BALIKLAR KIMYA BILGISINE SAHIP OLABILIR MI? ![]() ![]() Ayrica kayganlik ozelligiylede dusmanlari tarafindan yakalanmayi da zorlastirir. Mukusun bir baska ozeligide hayvani hastalik yapan organizmalarada karsi korumasidir. Kimyasal maddeler cesitli bilesenlerden olusan kompleks maddelerdir. Bir molekulunun dahi eksik olmasi kimyasal maddenin niteligini kaybetmesine neden olabilir. Oyleyse baligin uzerindeki mukusun asama asama tesadufen ortaya cikmasi da imkansizdir. Tum baliklar ve onlarin ihtiyaclarini bilen Allah tarafindan yaratilmistir ![]() |
Kendisini surekli temiz tutan lotus bitkisi
> Biyomimetik: Kendisini Surekli Temiz Tutan Lotus Bitkisi ![]() Lotus bitkisinin bu ozelligi, yeni bir bina yuzeyinin tasarimi icin arastirmacilara ufuk acmistir. Bunun uzerine arastirmacilar Lotusun yapragi gibi, yagmur sularini kullanarak uzerindeki kiri temizleyen bina yuzeyleri uzerinde calismaya baslamislardir. Bu calismalar sonunda ISPO isimli bir Alman sirketi, Lotusan adi verilen cephe kaplama malzemesini uretmistir. Asya ve Avrupa'da bulunan satis noktalarinda piyasaya sunulan bu urun icin 'deterjana gerek kalmadan 5 yil boyunca kendini temiz tutacagi garantisi' bile verilmistir. Dogadaki pek cok canli, kendi yuzeylerini koruyan cesitli ozelliklere sahiptir. Suphesiz ne Lotus bitkisinin yuzey yapisi ne de boceklerdeki kitin tabakasi kendi kendine olusmustur. Hatta bu canlilar sahip olduklari ustun niteliklerden tamamen habersizdirler. Onlari tum ozellikleriyle birlikte yaratan, Allah'tir. ![]() > ![]() ![]() ![]() ![]() Yagmur damlasinin lotusan yapragi uzerindeki temizleyici etkisi valign="top"> Su damlasinin normal bir yuzeydeki etkisi valign="top"> Lotusanla kapli bir bina cephesinde su damlalarinin temizleyici etkisi |
Bitkilerdeki Tasarim:Biyomimetik
> Bitkilerdeki Tasarim: Biyomimetik ![]() Soz konusu teknolojiyi kullananlar cok iyi tanidigimiz ancak belki de sahip olduklari ustun tasarim cogu kimsenin aklina dahi gelmeyen bitkilerdir. Pek cok insan cevresine aliskanlikla, yuzeysel olarak bakar, Allah'in canlilarda yarattigi ustun tasarim orneklerini gormezden gelerek hic dusunmez. Oysa butun canlilar bu aliskanlik perdesini kaldiracak sirlarla doludur. Bu sirlari kesfedebilmek icin sadece neden, nasil, nicin sorularini sormak yeterlidir. Bu sorularin cevaplarini dusunen insan cevremizde gordugumuz herseyi sonsuz guc, bilgi ve akil sahibi bir Yaraticinin, ustun guc sahibi Rabbimizin yarattigini fark edecektir. Ornek olarak bitkilerin gerceklestirdigi fotosentez olayini alalim. Fotosentez sirlari hala cozulememis bir yaratilis mucizesidir. Bitki hucrelerinin gunes isigini, insanlarin ve hayvanlarin besin yoluyla alabilecekleri bir enerjiye donusturmelerine "fotosentez" denir. Bu tanim belki ilk okuyusta pek cok kimse icin cok dikkat cekici olmayabilir. Ne var ki biyomimetik uzmanlari fotosentezin yapay olarak gerceklestirilmesinin tum dunyayi degistirecek bir olay olduguna inanmaktadirlar. ![]() Fotosentezin sadece bu ozelligi bile evrim teorisini savunanlara soz hakki tanimamaktadir. Prof. Dr. Ali Demirsoy'un su sozleri, evrimci bilim adamlarinin fotosentez karsisinda icine dustukleri acmazi cok iyi bir sekilde tarif eder: Fotosentez oldukca karmasik bir olaydir ve hucrenin icerisindeki organelde ortaya cikmasi olanaksiz gorulmektedir. Cunku tum kademelerin birden olusmasi olanaksiz, tek tek olusmasi da anlamsizdir.1 Bitkiler gunes isigini "kloroplast" adi verilen dogal solar hucrelerle yakalarlar. Biz de yapay solar hucrelerle (gunes panelleri) elde edilen enerjiyi alarak pillerde depolariz. Solar hucre (gunes paneli), isigi elektrik enerjisine cevirir. Hucrenin dusuk guclu ciktisi (low power output), cok sayida panel kullanilmasini gerektirir. Solar hucrelerin, insanlarin ihtiyac duydugu enerjiyi karsilayabilmeleri icin yapraklarda oldugu gibi sadece gunes isiklarina bakmalari yeterlidir. Kloroplastlarin yaptigi is tam olarak taklit edilebildiginde yuksek enerji sarfiyati yapan cihazlarin bile kucucuk gunes pilleri ile calistirilabilmesi mumkun olacaktir. Uzay mekikleri ve yapay uydular baska bir enerji kaynagina ihtiyac duymadan sadece gunes enerjisi ile ucabilecektir. Boylesine ustun ozelliklere sahip olan, bilim adamlarinin buyuk bir hayranlik duyduklari ve taklit etmeye calistiklari bitkiler de, yaratilan her canli gibi Allah'a boyun egmistir. |
(GUNCEL)Kuresel isinma insani da yok edebilir
> |
Arilar
>500 gram bal icin arilar, 3 milyon 750 bin defa cicege konup kalkiyor. Bir kg bal icin ise 40 bin tane ari, 6 milyon cicegi dolasiyor. Bal arilari bir petegi doldurabilmek icin 100 milyon cicegin nektarini emiyor ve 100.000 km kanat cirpiyor. |