> ![]() Uzmanlar, kuresel isinma nedeniyle Afrika’da ekvator bolgesindeki karli zirvelerin 20 yil icinde eriyecegi uyarisi yapti. NEW YORK - Kongo ile Uganda sinirindaki Rvenzori Daglari, esi bulunmaz bir bitki ve hayvan hazinesine evsahipligi yapiyor. Bu daglar, dunyada kalan dort tropik buzullarindan biri. Ancak 20 yila kadar tum buzullar Nil Nehri’ne karisacak. Bilim ekibi ayrica 1960’lardan bu yana yukselen sicakliklara karsin buharlasmada bir degisiklik olmadigini gosterdi. ![]() Rvenzori Daglari'nin en yukseklerinden Stanley Tepesi; Afrika'nin sicagina inat yuzyillardir duran kar ortusu, kuresel isinma nedeniyle 20 yila kadar sonsuza dek yok olacak. Ingiltere’den University College London ve Uganda’dan Makerere University uzmanlarinin yaptigi arastirmaya gore, Afrika’da yuzyil once 6.5 kilometre kare olan buzul alandan kuresel isinma nedeniyle geriye sadece 1 kilometre kare kaldi. Buzullar, her yil 10 metre cekiliyor; bilim insanlari buzul bolgenin 1987-2003 arasinda yari yariya eridigini ortaya cikardi. ![]() Ernest Hemingway'in unlu oykulerine konu olan Kilimanjaro'nun karlari eriyecek. Bilim insanlari, Rvenzori tepelerindeki buzullarin 20 yil icinde eriyebilecegini tahmin ediyor. Arastirma ekibinin basi University College London profesoru Richard Taylor makalesinde soyle yaziyor, “Tropik buzullarin erimesi kuresel isinmanin yeryuzundeki etkileriyle ilgili bir mesaj veriyor, insanlik bunu gormeli. Kuresel isinmanin gercek olup olmadigi hakkinda bilim dunyasinda bir tartismadir gidiyor, iste yukselen sicakliklar Afrika’daki zirve buzullarini, unlu Kilimanjaro Tepesi dahil, eritiyor.” IRONIK AMA ACI, AFRIKA ISINMANIN ESAS KURBANI Sanayi alaninda cok gelismedigi icin kuresel isinma nedeni karbon diyoksit gazini en az salan kita olmasina karsin, kuresel isinmadan en cok Afrika etkilenecek. ![]() Buzullarin erimesi ayrica, buzularin kutsalligina dair inanislari olan bolgedeki yerlililerin inanclarini sarsacak. Daha da kotusu, yukselen sicakliklar sineklerin daha genis alanlara yayilmasina neden olacak, bu da bolgedeki sitma vakalarinin da artmasina yol acacak. Afrika toplumlari, 1970’lerden bu yana bir nebze kontrol altina alinan sitmanin yeniden kitlesel bir problem haline gelmesinden olumsuz etkilenecek. Kaynak: Geophysical Research Letters dergisi. |
24 Nisan 2007 Salı
Kilimanjaro Karlari Nil’e Karisacak
Mercan Kayaliklari da Bitti!
> |
Yeni Deprem Habercileri!
>Kiyi bolgelerdeki dogal klorofil pigmenti konsantrasyonlarinin depremlerden once artis gosterdigi tespit edildi. Klorofil artisi, gunes enerjisini fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye donusturen planktonlarin yesillenmesiyle ortaya cikiyor. ABD ve Hindistan'dan ekiplerin arastirmasinda, son donemde gerceklesen dort buyuk depremden once okyanus kiyilarinda meydana gelen hareketlilik uydu goruntuleriyle incelendi. |
Dongude Kaybolan Karbon
> |
Minik ’Vernanimalcula’ Canli Evrimin Tarihini Degistirdi
> Minik ’Vernanimalcula’ Canli Evrimin Tarihini Degistirdi Karmasik yapili hayvanlarla ilgili evrim surecinin erken Kambriyen donemde yasanan bir patlamayla birlikte basladigi sanilmaktaydi. Ne var ki, 2004 yilinda mikroskobik boyutlu Vernanimalcula’nin bulunmasi karmasik yapili hayvanlarin koklerinin Kambriyen doneminden de oncesine uzandigini ortaya koyuyor. Hayvanlarin evrimi, paleontoloji, yani eski canlilar bilimiyle ugrasan paleontologlarin ana arastirma konularindan biridir. Canlilarin evriminde onemli bir asama, iki yanli, bilateral, veya simetrik canli yapisinin ortaya cikisidir. Bu konuda ozellikle Cin’in bazi bolgeleri, paleontologlarin tam bir av sahasi gibidir.. Size simdi paleobiyolog (eski canlilar biyologu) David J. Bottjer’in Scientific American dergisinde yayimlanan simetrik canlilarin cok ilginc kesif oykusunun ozetini sunuyoruz... ![]() Aracin uzaklasarak gozden yitisini izledigimiz sirada, Cin Bilim Akademisi paleontoloji uzmanlarindan Jun-Yuan Chen, "O kamyonda bir ’bilaterian’ var," dedi. Chen’in yani sira, Guney Kaliforniya Universitesi’nden Stephen Q. Dornbos ve David J. Bottjer, 2002 yilindan beri Guizhou’da yeryuzunun en eski hayvanlarinin mikroskobik fosil orneklerini izini surmekteydiler. Bilateral simetri Daha kesin bir deyisle, bilaterian bir canli orneginin pesindeydiler. Bu ne demek? Bilateral simetri, yani bedenin tam ortasindan gecen bir duzlemin canliyi iki es yariya ayirdigi simetrik tur. Bu turun ortaya cikisi, yasamin gecmisinde can alici bir adim sayilir. Ilk cok hucreli hayvanlar bilateral simetriye sahip olmayan, olustuklari akintilardaki yiyecek parcaciklarini filtreden geciren sunger benzeri bakisimsiz (asimetrik) su canlilariydi. Oysa, cnidarian’lar biraz daha karmasik bir yapiya sahipti ve avlarini sokarak hareketsiz kilan ozel hucreleri vardi. Bilateral, yani cift yanli canlilar, kurtlardan insanlara tum canlilari icine alan bir tur. Ne zaman ortaya ciktilar? Bunlarin tumu de yasamlarinin belli bir asamasinda bedenlerinin sag ve sol yarilarinin bakisimli olmasinin yani sira, genelde agiz, bagirsak ve makattan olusan cok katmanli bedenleriyle dikkat cekiyor. Bu tur bakisimli canlilarin buyuk bir cogunlugu, Kambriyen Patlama adi verilen daha gec bir donemde ortaya cikmakla birlikte, birkac yil oncesine dek bunlarin yeryuzunde ilk kez 555 milyon yil kadar once boy gosterdikleri yonunde bir gorus egemendi. Elimizde daha erken donemlere ait fosillerin bulunmamasi bu "patlamayi" tetikleyen etmenlerin ne oldugu konusundaki goruslerin sinanmasini olanaksiz kildi. Gelgelelim, son bes alti yilda yapilan arastirmalar bu konuda uzun suredir yaygin olan gorusun degismesine ve karmasik yapidaki canlilarin Kambriyen patlamadan en az 50 milyon yil once ortaya ciktiklari yonunde bir kaniya yol acti. Molekuler saatler Molekuler cozumleme, ozellikle de molekuler saat adi verilen bir yontem ilk canlilarin ortaya cikisiyla ilgili yeni dusunce biciminin belkemigini olusturmaktadir. Saat fikri kimi evrimsel degisimlerin belli bir hizla meydana geldigi varsayimina dayanir. Soz gelimi, milyonlarca yillik bir sure icinde degisinimler sabit bir hizla genlerin DNA’siyla birlesirler. Oyle ki, canlilarin DNA’larindaki farkliliklar iki soyun ortak atalarindan ayrilip kendi yollarinda gittikleri ve kendilerine ozgu degisinimleri barindirdiklari tarihin olculmesinde bir "saat" islevi gorebilirler. Bellibasli hayvan gruplarinin ne zaman ortaya ciktiklarinin belirlenmesi amaciyla, Duke Universitesi’nden Gregory Wray ve arkadaslari omurgalilari esas alan bir molekuler saat hizindan yararlandilar. 1996 yilinda yayimlanan arastirma sonuclari bilaterian’larin kokleri 1,2 milyar yil kadar onceye uzanan cok daha ilkel hayvanlardan ayrilarak farkli bir tur olarak ortaya ciktiklari yonundeydi. Ortak ata Molekuler saat yonteminden yararlanan daha sonraki arastirmalar da belirgin bir farklilik gosteren bu bolunmeyle ilgili olarak bir milyar yil ile Kambriyen doneminden hemen oncesi arasinda degisen tarihler ortaya koydular. Sonuclar arasindaki bu tutarsizlik dogal olarak yontemin guvenirligi konusunda birtakim kuskulara yol acti. Dartmouth College’den Kevin Peterson ve arkadaslari tarafindan kisa bir sure once yapilan arastirmada da bu kaygilara dikkat cekildi. Peterson ve arkadaslari arastirmada omurgasizlardan turetilen ve omurgalilarin esas alindigi molekuler saatten daha yavas olan bir hizdan yararlandilar. Soz konusu arastirma bilaterian hayvanlarin son ortak atasinin cok daha yakin bir gecmise uzandigini, ancak bu tarihin yine de Kambriyen patlamanin oncesine, 573 ile 656 milyon yil kadar oncesine denk dustugunu gostermekteydi. Ne var ki, bu tarih bile kimi tartismalarin patlak vermesine neden oldu. Bilaterian’larin ne zaman ortaya ciktiklari konusunda kesin kanitlarin ancak gercek fosiller yoluyla elde edilebilecegi artik acikca bilinmekteydi. Bu gercegin isiginda tasilbilimciler kollari sivayip Kambriyen doneminden eskilere uzanan fosillerin izini surmeye basladilar. |
Minik Bir Fosilin Tarihteki Yeri
> Minik Bir Fosilin Tarihteki Yeri Karmasik yapili hayvanlarla ilgili evrim surecinin erken Kambriyen donemde yasanan bir patlamayla birlikte basladigi sanilmaktaydi. Ne var ki, 2004 yilinda mikroskobik boyutlu Vernanimalcula’nin bulunmasi karmasik yapili hayvanlarin koklerinin Kambriyen doneminden de oncesine uzandigini ortaya koyuyor. ![]() En onemli sorun Bu tur canlilarin bulunmasinda yasanan en onemli sorunlardan bir tanesi bunlarin minerallesip fosile donusebilen iskeletlerden yoksun olmalari. Oyle olunca da arastirmacilar, kayanin ve ona ozgu kimyasal sureclerin turune bagli olarak, kalintilarin en ince ayrintilarinin bile hic bozulmadan saklandigi ender cokeltilere bel baglamak zorunda kaliyorlar. Bu cokeltiler Almanca "ana damar" anlamina gelen lagerstatten adiyla biliniyor. Yumusak dokuyu koruyan bu tur ana damarlara cok ender rastlaniyor. Yeryuzunun farkli bolgelerine dagilmis olan bu tur birkac duzine ana damardan en cok bilineni Almanya’daki Solnhofen kirectasidir. En eski kus fosili oldugu sanilan 150 milyon yillik Archaeopteryx ornekleri burada bulunuyor. Ilk kanitlar Daha eski bir cokelti olan ve Stephen Jay Gould’un yazilariyla un kazanan Britanya’daki Burgess sisti Kambriyen doneme ait eski okyanuslarda yasayan yumusak bedenli bir yigin gizemli canli orneklerini barindiriyor. Burgess sistinden daha da eski bir ana damar da Cin’in Yunnan eyaletinde yer alan ve kisa bir sure once yine Kambriyen patlamasina ozgu ozellikler tasiyan yumusak bedenli cok sayida canli orneginin su yuzune cikartildigi Chengjiang bolgesi. Bunun disinda adini ilk ornegin bulundugu Ediacara Tepeleri’nden alan Ediacara ana damari da, Kambriyen oncesi donemden ilginc fosiller ve ilk bilaterian’larla ilgili kanitlar barindiriyor. 1998’de paleobiyoloji uzmanlarindan olusan iki farkli grup bir baska Kambriyen oncesi ana damar olan Guney Cin’in Guizhou bolgesinde yumusakcalardan olusan olaganustu ornekler ortaya cikardi. Bu orneklerin bulundugu tortularin buyuk bir bolumu fosillerdeki yumusak dokularin yerini alan kalsiyum fosfat (apatit) mineralinden olusuyor. En son arastirmalar bu kayaliklarin Ediacara direy-biteyinden cok daha eski olduklarini, buyuk bir olasilikla 500-600 milyon yil oncesine uzandiklarini ortaya koyuyor. Bu da barindirdiklari mikrofosillerin Kambriyen donemden 40-55 milyon yil once yasadiklari anlamina geliyor. Cin’e yolculuk Hayvanlarin kokenleriyle ilgilenen arastirmacilar Doushantuo Olusumu’nun bilaterian yasaminin ilk evrelerine isik tutabilecegini kavramakta hic gecikmediler. Boylece, 1999 yilinin guzunde Eric Davidson onderligindeki bir grup arastirmaci mikrofosilleri incelemek uzere biraraya geldiler. Arastirmacilar arasinda Doushantuo’daki yumurta ve embriyonlar konusunda ilk kez bilgi veren Chen ve Chia-Wei Li de vardi. Ilk incelemeler siyah renkteki oldukca ince tortu katmaninin mikrofosiller acisindan en zengin kaynak oldugunu ortaya koydu. Bolgedeki baska arastirmacilar kayayi asitle cozerek fosfatlasmis minik fosilleri ortaya cikarmislardi. Ne var ki, asitle cozme yontemi hedeflenen siyah kayada ise yaramadi. Bu yuzden arastirmacilar farkli bir yontem uygulamak zorunda kaldilar. Siyah kayadan buyuk yiginlar toplayip bunlari Chen’in Nanjing Yerbilim ve Tasilbilim Enstitusu’ndeki laboratuvarina goturduler. Laboratuvarda ornekler binlerce parcaya bolundu. Bu parcalar yari saydam denilebilecek incelikteydiler ve cam saydamlarin uzerine yerlestirildiklerinde mikroskopla incelenebiliyorlardi. Aranan bulunuyor Bu binlerce saydamin incelenmesi yillar aldi ve sonucta bir yigin yumurtayla embriyon ortaya cikti. Elde edilen bulgular daha once bildirilen minik eriskin sungerlerle cnidarian’larin varligini kanitlamis oldu. Gelgelelim, arastirmacilarin gercek hedefi bilaterianlardi. 2003 yazinda tum dikkatler karmasik morfolojik nitelikleriyle ozellikle kafa karistiran bir mikrofosil turune odaklandi. 10,000 ornek icinde bu turun topu topu 10 ornegi bulunabildi. Aylarca suren incelemeler sonunda, 2004’un baslarinda bu minik organizmanin bir bilaterianin temel ozelliklerini tasidigi sonucuna varildi. Aranan bulunmustu! Minik pinar hayvani Eni 100 ile 200 mikron arasinda degisen bu mikroskobik fosiller olaganustu karmasik bir yapiya sahipti ve icinde uc ana doku katmani (ic deri, orta deri ve dis deri) ile agiz, bagirsak, makat ve cifte beden oyuklari barindirmaktaydi. Oval biciminde, minik bir sekerlemeyi andiran bu yaratik bir olasilikla deniz dibini tarayarak beslenmekteydi. Oval bedeninin bir ucundaki agiz mikroplari tipki bir elektrikli supurge gibi emmekteydi. Agzin her iki yanindaki cukurlar muhtemelen duyu organlariydi. Bulunan bu yaratiga "minik pinar hayvani" anlamina gelen Vernanimalcula adi verildi. Bu adla gezegenimizin buzullarla kapli oldugu doneme bir gonderme yapilmaktaydi. Bu canlilari barindiran kayalar son buzul cagini simgeleyen kayalarin az ustundeydi. Minik bir pinarin kaliti Vernanimalcula’da gorulen turdeki dirimsel karmasiklik bu minik canlinin yasadigi 580-600 milyon yillik dunyamizdan cok daha onceki bir evrim donemine isaret ediyor. Cunku, onun boylesine bakisimli ve karmasik bir yapiya bir anda kavusmus olmasi dusunulemez. Bu yuzden onun atalariyla ilgili daha ayrintili ipuclarinin elde edilmesi icin daha eski ana damarlarin bulunmasi gerekiyor. Bu turun soyundan gelenlerin ne oldugunun kavranmasi icin arastirmacilarin zaman surecinde yol almalari da gerekiyor. Vernanimalcula ile 40-55 milyon yil sonraki Kambriyen patlamasinin canlilari arasindaki boslukla ilgili bilgiler oncelikle Ediacara doneminin direy ve biteyini iceren ana damarlarla ilgili arastirmalardan geliyor. Queen’s Universitesi’nden Guy Narbonne ve arkadaslari tarafindan elde edilen yeni bulgular bu canlilarin 575 milyon yil once yasadiklarini dogruluyor. Ne var ki, yalnizca 555 milyon yillik ya da daha eski orneklerde bilaterian ozelliklere sahip olan fosillere tanik olunmaktaydi. Minik Vernanimalcula’nin tersine, Ediacara bilaterianlari makroskobik canlilardi. Yumusakcalarin atasi Kimberella gibi, yaklasik 10 santimlik bu yumusak bedenli deniz canlilari gunumuzde istiridye, salyangoz ve murekkepbaliginin da aralarinda oldugu yumusakcalarin atasi olabilir. Mikroskobik bilaterianlarin daha iri Ediacara canlilariyla birlikte yasayip yasamadiklarinin anlasilmasi icin o doneme ait bir fosil yataginin bulunmasi gerekiyor. Vernanimalcula’nin atalari ve torunlariyla ilgili olarak henuz kesin bir bilgiye sahip olmasak da, bu minik fosiller evrim surecinde atilan onemli bir adimi gozler onune seriyor. Bunlar bilaterianlarin iri bedenlerden once karmasik yapida bedenler olusturma yetenegine sahip olduklarini ortaya koyuyor. Bilim insanlari simdilerde bu canlilarin bedenlerinin neden sonradan buyudugunu arastiriyorlar. Bu konuda en olasi aciklama deniz suyundaki erimis oksijen miktarindaki belirgin artis olabilir. Solunumda oksijen artisi buyumeyle ilgili kisitlamalari ortadan kaldiriyor. Vernanimalcula tasilbilimcileri dogal olarak yumusak bedenli hayvan fosilleri aramaya itiyor. Bu konuda ogrenilmesi gereken daha bir yigin sey olmakla birlikte, simdiye dek yapilan incelemeler en azindan karmasik yapidaki canlilarin cok daha uzun bir gecmise dayandiklarini ve Kambriyen doneminin bir patlamadan cok hayvan yasaminin yeserdigi bir donem oldugunu ortaya koyuyor. |
Jeolojik Zamanlar
>Jeolojik Zamanlar Dunyanin yaratilisindan bu yana gecen zaman. Bu konu ve dunyanin yasi insanlarin en cok ilgi duydugu konulardan birisi olmustur. Eski muneccimler, yani o zamanin astronomlari dunyanin yasi icin gezegenlerin sayisi kadar bin sene ve sadece yedi gezegen bilindigi icin toplam 7000 sene demislerdir. Tarihlerin cogunda yazili bulunan ve bazi din kitaplarina da gecmis olan yedi bin sene, buradan gelmektedir. Bazilari burc sayisinca bin sene, yani 12.000 sene, bazilari da meridyen sayisinca bin sene, yani 360.000 sene demislerdir. Endulus alimlerinden Ebu Abdullah Kurtubi’nin Tezkire’sinden Abdulvehhab-i Sarani’nin hulasa ettigi Muhtasar isimli kitapta ise, 360.000 x 360.000 = 129.600.000.000 sene oldugu yazilidir. Bunlarin hepsi zandan oteye gitmemektedir. Idris aleyhisselamin; “Bizler peygamber oldugumuz halde, dunyanin yasini bilemedik.” buyurdugu nakledilir. |
Fare Beynine Insan Hucresi
>Fare ceninlerinin beynine siringa edilen insan kok hucreleri, normal sekilde calisan beyin hucreleri olarak gelisti. Beyinlerine 100 bin insan cenini kok hucresi yerlestirilen 14 gunluk fare ceninleri, beyinlerinde binde bir oraninda insan hucresiyle dunyaya geldi. Bu insan noronlarinin, nakil isleminden 18 ay sonra da normal elektriksel faaliyete sahip oldugu belirlendi. Calisma, parkinson gibi beyin hastaliklarinin tedavisi icin onemli bir adim olarak kabul ediliyor. Farelerin genetik haritasi insanla yuzde 97.5 oraninda benziyor. |
Aptal Kusun Iskeleti Tamam
>Madagaskar`in dogusundaki Mauritus Adasi`nda bir seker kamisi plantasyonunda bulduklari kemikleri birlestiren bilim adamlari, dodo kusunun tam bir iskeletini olusturduklarini mujdeledi. Boylece 17. yuzyilda yok olan dodonun iskeleti sir olmaktan cikti. Britanya`nin Oxford kentinde muzede tutulan ici doldurulmus son dodo, 1755`te cikan yanginda tahrip olmus, geriye sadece birkac kemik ve cizimler kalmisti. Dodolar, 1500`de insansiz Mauritus Adasi`na ayak basan Portekizli ve Hollandali denizcilerce `kesfedildi`. Cok iri olduklari icin ucamayan ve adada dogal dusmanlari olmadigi icin insanlardan da korkmayan bu kuslar o kadar kolay avlaniyorlardi ki, onlara Portekizce `aptal` anlamina gelen `dodo` adi verildi. Etinin berbat olmasi bile dodolarin insanla karsilasmasindan 163 yil sonra tarihe karismasini onleyemedi. |
ABD’de Sera Gazi Salimi Artti
>ABD’de atmosferde sera etkisine yol acan gazlarin salimi gecen yil yuzde 2 oraninda artti. ABD Enerji Bakanligi’ndan yapilan aciklamaya gore, atmosfere salinan ve sera etkisine yol acan karbondioksit, metan ve nitro-oksit gazlarinin toplami 2003’te 6.98 milyon ton iken 2004’te 7.12 milyon ton oldu. 1990 yilina gore yuzde 16 artis gosteren sera etkisine yol acan gaz salimi, yillik yuzde 1.1 artti. ABD’de araclarin egzozlarindan ve elektrik santralleri ile diger sanayi kuruluslarinin dogalgaz ve komur yakmasiyla bacalarindan cikan karbondioksit gazi, sera etkisine yol acan gazlarin yuzde 80’ini (5.87milyon ton) olusturuyor. Amerikan Enerji Bakanligi, buna karsin, atmosferin isinmasina yol acan sera gazi saliminin yuzde 2 artmasinin, 2004’te ekonominin yuzde 4.2 buyumesinden cok dusuk oldugunu bildirdi. Amerikan Enerji Bakanligi’nin bu konudaki istatistikleri, Montreal’da onceki hafta yapilan ve ABD ile Cin’in, 2012’de suresi dolacak Kyoto sozlesmesinden sonra gaz salimina zorlayici kisitlamalargetirilmesi yonunde muzakerelere katilmayi reddetmesinin ardindan yayinlamasi dikkat cekici bulundu. |
Kutup Ayilari Icin Tehlike Canlari
>Bilim adamlari yaptiklari bir aciklamada, kuresel isinmanin kutup ayilarinin yasam savasi uzerinde dogrudan bir tehdit olusturdugunu belirterek uyarida bulundu. Birlesmis Milletler’e gore ise ortalama kuresel sicaklik degerleri artarak Kuzey Kutbu buzullarini eritiyor ve kutup ayilarinin dogal yasam alanlarini daraltiyor. Kuresel isinmadan en cok etkilenen hayvanlar Kuzey Kutbu’nda bulunuyor ve uzmanlara gore bu hayvanlar arasinda durumdan en cok etkilenen tur ise kutup ayilari. Uzmanlar bunun en buyuk nedeni olarak, kutup ayilarinin hayatta kalmalarini saglayan avlanma ve ureme sureclerinin tumunu gerceklestirebilmeleri icin buzlara ihtiyac duymalarini gosteriyor. Cevreci gruplar ise, tekrar ureme icin gerekli minimum agirliga sahip disi kutup ayilarinin sayisinin gunden gune arttigina dikkat cekiyor. Kyoto Protokolu’ndeki tutumu yuzunden elestirilen ABD ise uc cevreci grup tarafindan dava edilmekle yuz yuze bulunuyor. Cevreci gruplarin iddiasina gore, kuresel isinmada en buyuk paya sahip ulke olarak gorulen ABD, kutup ayilarinin olasi yok olmasinda onemli bir faktor teskil ediyor. ABD aleyhinde dava acan cevreci gruplar Center for Biological Diversity, Natural Resources Defense Council (NRDC) ve Greenpeace’den olusuyor. Cesitli arastirmalar, Kuzey Kutbu’ndaki buzullarin hizla eridigini ve sera gazlarinin saliminin 100 yil icerisinde kontrol altina alinamamasi durumunda Kuzey Kutbu’nu buzsuz yaz mevsimlerinin bekledigini gosteriyor. |
Mamut'larin Olum Nedeni
> |
Okyanuslarin En Derin Bolgelerinde
>Denizlerin derinliklerinde cok az arastirilan gizli dunyalar var. |
Amazon’dan Bir ‘Belcika’ Yok Oldu
>Amazon ormanlarinda agac tahribi son 10 yilin rekor duzeyine ulasti. Belcika’nin yuzolcumu kadar dogal orman yok edildi. |
Pasifik Hizla Asit Denizine Donusuyor
>Bilim insanlari, yapilan olcumlerde son 15 yillik sure zarfinda Pasifik Okyanusu’nun kuresel isinmaya bagli olarak normalin ustunde asitlendigini tespit etti. |
Topraga Rengini Karbon Veriyor
>Uzaydan bakildiginda Dunya mavi gozukuyor. Ancak yeryuzunden topragin gercek rengi kahverengi. Bilim insanlari topragin rengini nasil kazandigini arastirdi. |
Otucu Kus Grameri
> |
CO2 Emisyonu %15 Artti
> |
Kuresel Isinma Akdeniz’e Sel Getirecek
>Kuresel isinmanin Avrupa’daki etkilerini arastiran bilim insanlari, Kuzey Avrupa’nin karlar altinda kalacagini, Akdeniz Havzasi’nin ise sel baskinlarina maruz kalacagini ongoruyor. Kuresel isinmanin bu yuzyilin sonlarinda yaratacagi iklim degisikliklerini arastiran uzmanlar, yagmur rejimi, sicakliklar ve diger iklim faktorleriyle bir modelleme olusturuldu. Akdeniz Havzasi’nda yaz aylarinda genel bir kuraklik yasanacak, ancak yaz aylarinda zamansiz yagmurlar cogalacak. Avrupa’nin kuzeyinde ise kar yagisi artacak, sicakliklar bugune gore dusus gosterecek. Kuzey Amerika’nin dogu kiyilari da benzer sekilde soguyacak, kar yagisi siklasacak. Arastirmanin tam metni Geophysical Research Letters dergisinde yayimlandi. |
Kuresel Isinma Akdeniz’e Sel Getirecek
>Kuresel isinmanin Avrupa’daki etkilerini arastiran bilim insanlari, Kuzey Avrupa’nin karlar altinda kalacagini, Akdeniz Havzasi’nin ise sel baskinlarina maruz kalacagini ongoruyor. Kuresel isinmanin bu yuzyilin sonlarinda yaratacagi iklim degisikliklerini arastiran uzmanlar, yagmur rejimi, sicakliklar ve diger iklim faktorleriyle bir modelleme olusturuldu. Akdeniz Havzasi’nda yaz aylarinda genel bir kuraklik yasanacak, ancak yaz aylarinda zamansiz yagmurlar cogalacak. Avrupa’nin kuzeyinde ise kar yagisi artacak, sicakliklar bugune gore dusus gosterecek. Kuzey Amerika’nin dogu kiyilari da benzer sekilde soguyacak, kar yagisi siklasacak. Arastirmanin tam metni Geophysical Research Letters dergisinde yayimlandi. |
Katrina'dan Daha Beteri Gelecek
>New Orleans ve daha yuzlerce sahil bolgesi, kuresel isinma sonucu yukselen sularin altinda kalacak. Iste size iklim konusunda dunyanin son hali! ABD’nin uc eyaletinde bu hafta icinde buyuk zarara, mal ve can kaybina yol acan, kentleri sular altinda birakan Katrina kasirgasi, dunyanin gelecegi ile ilgili soru isaretlerini ve insanin doga karsisindaki caresizligini yeniden gundeme getirdi. Louisiana, Mississippi ve Alabama eyaletlerini saatte 233 kilometre hizla vuran kasirga, dogrudan kuresel isinmayla iliski kurulmasa bile, kuresel isinma yuzunden dunyayi bekleyen cevre terorunun bir sembolu olarak goruluyor. Isin ilginci, kasirganin tahribatinin yasandigi New Orleans kenti ve civari, kuresel isinmanin dramatik sonuclarindan biri olan buzullarin erimesi ile gelecekte ilk sular altinda kalacak yerlesim yerleri. Yani bu bolge hem kasirgalarin hem de kuresel isinmanin hedefleri arasinda. Dunya kasirganin sonuclariyla ugrasirken, New Scientist bilim dergisi de son sayisinda kapaga ‘Dunya buzullarina ne oluyor?’ sorusunu tasidi. Evet belki buzullar insanin yasam alanlarinin uzaginda, ancak hizla erimelerinin yol acacagi felaketler inanilmaz derecede buyuk. |
Yaris Atlarinda Anahtar Ortalama Olmak
>Bilim atlari arastiriyor. Efsanevi Ingiliz yaris ati Eclipse uzerine calisan bilim adamlari, yaris atlarinin ortaya cikisinin sirrini cozdu. 18`inci yuzyil yaris ati Eclipse, doneminde efsane olarak nitelendiriliyordu ve yuzde 80 safkandi. Ama modern yaris atlarinin babasi olarak gorulen Eclipse`in bacaklari tam olarak ortalama bir atin bacaklariydi. Bu tespitin sahibi, Eclipse`in bacaklarindan birini yeniden insa ederek onu neyin birinci yaptigini arastiran Ingiltere`deki Kraliyet Veternier Okulu (RVC) arastirmacilari. Eclipse`in vucut sekli ve hareketleri, ona en iyi kosuyu saglayacak sekilde normal seviyede. RVC`den Dr. Alan Wilson, "bir yaris atinin ortalama olmasi iyidir" diyor: "Eclipse`in kemikleri, tam da bir yaris atinin olmasi gerektigi gibi." Tutulmayla geldi Eclipse, tam Ay tutulmasinin oldugu 1764 yilinda dogdu. Damizlik olarak emekliye ayirilmadan once ustuste 18 yaris kazandi. Genc yasta emekli oldu cunku kimse atini Eclipse`in karsisina cikarmak istemiyordu. Modern yaris atlarinin babasi sayilan Eclipse oldukten sonra uzerinde arastirmalar yapilmasi icin cesedi tesrih edildi ve iskeleti uzunca bir sure Newmarket`taki Ulusal Yaris Atlari Muzesi`nde sergilendi. Modern atlarla karsilastirma Dr. Wilson ve ogrencisi Renate Weller da Eclipse`in sirrini cozebilmek icin iskeletini kullandi. Eldeki resimleri de kullanan ikili, atin bacaklarindan birini yeniden yaratti ve gunumuz yaris atlariyla karsilastirdi. Daha sonra iskeletini analiz ederek atin hareketlerini modelleyebilecekleri bir bilgisayar programi gelistirdiler. Ve bacak morfolojisine ve sekline baktiklarinda Eclipse`in mukemmel bir sekilde ortalama oldugu sonucuna vardilar. Katkili yemler ise yaramiyor Arastirma sonunda elde edilen farkli bir bulgu ise tum vitaminli ve katkili besleme yontemlerine ragmen aradan gecen yuzlerce yilda sampiyon yaris atlarinin recetesinin degismedigiydi. Dr. Wilson, insanlarin yaris atlarinin goruntusu konusunda insanlarin algilayislarinin yillarla nasil degistiginin gorulmesi icin bir iskeletin bilgi deposu olarak kullanilmasinin buyuleyici oldugunu soyluyor. "Eski donemde yapilan atlarin resimlerine bakarsaniz gunumuz yaris atlarina benzemediklerini gorursunuz. Fakat burada degisen sey atlar degil bizim onlara bakis acimiz." Dr. Wilson`a gore eski resimler dogru bir degerlendirme olmayabilir, cunku genellikle at sahipleri etkilemek icin yapiliyorlardi ve atlar abartiliyordu. Ciger ve ruh gerekiyor Peki kemik yapisi ortalamaysa Eclipse`i bir sampiyon yapan sey neydi? Buyuk kalbi ve guclu cigerleri olabilir. Dr. Wilson, sampiyon atlarin ortak ozelligi olan `ruh` ve `kazanma istegi`ni de unutmamak gerektigini soyluyor. Daha ileri cevaplar, Eclipse`in DNA calismalari tamamlandiktan sonra ortaya cikabilir. Bilim adamlari ileride, genetik recetelerine bakabilmek icin hayvanlarin kemik, tirnak ve dislerinden DNA ornekleri alabilir. Ama at yarisi fanatikleri, o gun gelinceye kadar atlarin tartiya cikarilip agirliklarinin olculdugu eski yontemlere guvenebilirler. Arastirmanin ortaya cikardigi ilginc bir sonuc ise bazi bahiscilerin bir ata sadece bakarak sampiyon olup olamayacagini anlayabilmelerinin gercek oldugu. |
Ucak Degil Dinozor
>Bilim adamlari, ucan dinozorlarin sanildigindan 2 kat daha buyuk oldugunu ortaya cikardi. Ingiltere'nin Portsmouth Universitesi bilim adamlari, Israil'deki kazilarda cikarilan kemik parcalari ve Meksika'da bulunan ayak izlerine gore, ucan dinozorlarin sanildigindan 2 kat buyuk oldugunu acikladilar. Kanat acikliklari 20 metre Uzmanlar, bir ucan dinozor turu olan 'Pterosaur'larin kanat acikliklarinin yaklasik 20 metre oldugunu, ele gecirilen doku orneklerinin de bu canlilarin oldukca gelismis bir yapida oldugunu ispatladigini kaydettiler. |
Hidroelektrik Enerji
>Hidroelektrik santrallarin (HES) (su kuvveti tesislerin) urettigi elektrik enerjisi. Esas prensip, suyun potansiyel enerjisini once mekanik, sonra elektrik enerjisine cevirmektir. Tabi� veya sun'� olarak mevcut belli bir seviyedeki su, daha dusuk seviyedeki turbinlere iletilir. Turbin carklarina buyuk bir hizla carpan su, turbin milini dondurur ve dolayisiyla jeneratoru calistirir. |
Yer Teleskoplarinin 40 Yili Kaldi Nedeni...
>Bilim insanlari yer teleskoplarinin hava kirliliginden dolayi 40 yil sonra yeryuzunden gozlem yapamaz duruma gelecegini ongoruyor. |
Bitkilerle Ilgili Ilginc Bilgiler
>Kaliforniya cam agaci olarakta bilinen dev sekoya (Sequoia gigantea) agaci oldukca hizli buyumektedir. "General Sherman" adi verilen en iri sekoya agaci yaklasik 84 metre uzunlugunda, 32 metre capindadir. Bu dev agaclarin yaklasik omurleri 1000 ile 3000 yil arasinda degismektedir. Sert ve nemli topraklarda, tam olarak gunesi goren tarafta yetisirler. Fakat bu dev agacin cicek acabilmesi 175-200 yili bulabilmektedir. Dunyada olgunlasmasini bu kadar uzun surede tamamlayan baska bir bitki yoktur. |
Kutup Ayilari ve Su Aygirlari Tehlikede
>Dunyayi Koruma Birligi, kutup ayilari ile su aygirlarini, nesli yok olma riski tasiyan hayvanlar listesine dahil etti. Dunyayi Koruma Birligi (The World Conservation Union - IUCN), 16 binden fazla hayvan ve bitki turunun yok olma riski tasidigi listeye, iklim degisikligi, yasadisi avlanma ve diger tehditler sonucunda kutup ayilari ve su aygirlarini da dahil etti. Dunyayi Koruma Birligi`nin, nesli tukenmekte olan 530 turu daha dahil ettigi Kirmizi Liste`de yer alan ve yok olma riski tasiyan canlilarin buyuk kismi Brezilya, Cin, Avustralya ve Meksika`da bulunuyor. Birligin uyeleri arasinda 81 hukumetin yanisira, 850`den fazla bagimsiz cevre orgutu ve 10 bin kadar bilim adami bulunuyor. Yemek bulamiyorlar Giderek zayiflayan hatta bogulmaya baslayan kutup ayilari, iklim degisikligi ve kuresel isinmanin cevre uzerindeki olumsuz etkilerine sadece kucuk bir ornek. Kutup ayilarinin ana beslenme kaynagi foklar. Foklari koklayarak bulan ve sessizce avina yaklasip su altindan cikmasini bekleyen kutup ayilari, kirilan buz parcalari yuzunden artik bu ana beslenme kaynagina guclukle ulasiyor. Ayilar, yemek umidiyle kirilan bir buz kutlesine ulasabilmek icin bazen 100 kilometre yuzmek zorunda kaliyor. Bu kadar uzun mesafeyi yuzmekte zorlandiklari icin de bogularak oluyorlar. Uzmanlar, kuresel isinmanin dogal hayat uzerinde buna benzer pek cok soruna yol actigini belirterek, nesli tukenmek uzere olan hayvanlara dikkat cekiyor. |
Kuresel Isinmanin Son Kurbanlari
>Hollandali bilim adamlarinin yaptigi arastirma, kuresel isinma nedeniyle bazi gocmen kuslarin neslinin tehdit altinda oldugunu ortaya koydu. 1987-2003 yillari arasinda kara sinekkapan kuslarinin (Ficedula hypoleuca) gocunu izleyen bilim adamlari, kuresel isinma nedeniyle bu kuslarin ana besini olan tirtillarin normalde bolca bulundugu donemin uzadigini, ancak kuslarin ureme doneminin buna ayak uyduramadigini saptadi. Besin bulamiyorlar Bilim adamlari, bu nedenle yavru kuslarin hayatlarini surdurebilecek duzeyde besin bulamadiklari sonucuna ulasti. Nature (Doga) dergisinde yarin yayimlanacak arastirmanin basyazari Hollanda`daki Cevrebilim Enstitusu`nden Christian Both, kisi Afrika`nin Sahara Alti bolgesinde geciren kara sinekkapan kuslarinin yuzde 90`inin "en uygun beslenme doneminde" goc ettiklerini, tirtillarin en yuksek oranda bulundugu yilin baska bir doneminde bu kuslarin sadece yuzde 10`unun bolgede oldugunu soyledi. Gocmen kuslar tehlikede Kara sinekkapan kuslarinin yumurtlama donemlerini neden degistiremediklerini ve neden degisiklige uyum saglayamadiklarini anlamaya calisan bilim adamlari, kis aylarinin ilik gecmesine ragmen kuslarin yilin hep ayni doneminde goc ettikleri sonucuna vardi. Bilim adamlari simdi, cok sayida gocmen kusun ayni sorunlarla karsilasabileceginden endise ediyor. |
Ozon Tabakasindan Iyi Haberler Var
>Arastirmacilar, kimyasallarin kullaniminin azalmasina bagli olarak, dunyanin koruyucu ozon tabakasindaki incelmenin duzelme isaretleri sergiledigini, ancak 1980 oncesi duzeyine ulasmasinin olanakli olmadigini kaydetti. Colorado Universitesi’nden Betsy Weatherhead, yaptigi aciklamada, sogutma gerecleri ve spreylerde kullanilmak uzere uretilen kloroflorokarbonlarin (CFC) neden oldugu ozon tabakasindaki incelmede duzelme isaretleri goruldugunu belirterek, atmosferdeki klor duzeyininazalmasina ozon tabakasinin yanit verdigine iliskin guvenlerinin olustugunu kaydetti. Weatherhead, bu iyilesmede Montreal Protokolu’nunetkisi olduguna inandiklarini da belirtti. Ozon tabakasinin incelmesine neden olan kimyasallarin yasaklandigiMontreal Protokolu (1987) bugune kadar 180 ulke tarafindan onaylandi. Gunesin ultraviyole isinlarinin zararli etkilerinin cogunu tutan ozon tabakasindaki incelme, insanlarda deri kanseri riskini artiriyor,bagisiklik sistemine zarar veriyor ve gorme sorunlarina yol aciyor. Nature dergisinde de yayinlanan ozon tabakasina iliskin son bulgularin, uydulardan, yer istasyonlarindan ve 14 model calismadan cikan bilgilerden elde edildigi kaydedildi. |
Pleistosen Parki’nin Ilk Sakinleri Koruma Altinda
> Pleistosen Parki’nin Ilk Sakinleri Koruma Altinda Bilim adamlari Sibirya’da soylari tehdit altinda bulunan hayvanlara ev sahipligi yapacak bir Pleistosen Parki icin haril haril calisiyorlar. Amac buz devrine ozgu bir ekosistem yaratmak. Simdilik 50 hektarlik bir alanda en buyuk ve en agir geyik turunden birkac ornek ve yabani Yakutya atlari kosusturuyor. ![]() Milyonlarca bizon bir zamanlar Fransa’dan, Bering bogazi uzerinden Kanada’ya ve Buz Denizi’nden Kuzey Cin’e kadar yayilmisti. Dunya tarihinin birbiriyle iliskili en buyuk ekosistemi yuz bin yillar boyu dunyaya hakimdi. Fakat son buz devrinin sonlarinda sistem coktu, hayvan ve bitki dunyasi onemli bir degisim gecirdi. Asagi yukari iki milyon yil once baslayan Pleistosen, yani buz devri, bundan 10.000 yil kadar once sona erdi. Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa’nin buyuk bir kismi kalin buz tabakasiyla ortuluydu, muazzam buzullar guneye dogru kayarken, ayni zamanda kurak ve tozlu bir step, kalin bir serit halinde Guney Avrupa’dan, o zamanlar henuz varolmayan Bering bogazi uzerinden Amerika kitasina kadar uzaniyordu. Genis bir alana yayilmis olan otlaklar bizon, mamut, tuylu gergedan ve benzer hayvanlarin besin kaynagini olusturuyordu. Magara aslani ve kurt ise bu otcul hayvanlari avlayarak yasiyordu. Nemli iklime gecis Bilim adamlari kisa bir sure oncesine kadar, buz devrinden sonra nemli bir iklime gecildigini, ana bitki ortusu olarak da tundralarin gelismesiyle kurak savanlar ve bunlarla birlikte otcullarla beslenen hayvanlarin soyu tukenmisti. Buz devri hayvanlarinin yok olusuyla ilgili tez boyleydi, ancak yeni arastirmalar farkli bir tablo ciziyor. Buz Denizi’ndeki Wrangler adasinda bundan 3000 yil oncesine kadar mamutlar yasiyordu. Ve Misk okuzu, Yakutya atlari ve bizonlar gunumuze kadar sinirli bolgelerde yasamlarini surdurmuslerdi. O halde buyuk surulerin yok olusu yeni iklim kosullarina baglanamazdi. Holosen doneminin baslangicinda hayvanlarin huzuru kacti, cunku kisa bir sure sonra degerli bir besin kaynaginin varligini kesfeden cok becerikli bir avci girmisti yasam alanlarina: Insan! Insan yok ediyor Bu buyuk hayvanlarin yok olusundan insanin sorumlu oldugunu tahmin eden ilk bilim adamlarindan biri, Amerikali paleoekolog Paul Martin idi. Martin "Twilight of the Mammuts" adli kitabinda, son 50.000 yil icinde soylari tukenen hayvanlardan insanlarin sorumlu oldugunu one suruyor. Insanoglu Sibirya’yi kesfettigi zaman iklim de degisime ugramisti. Bircok bolgede daha sicak ve nemli bir iklim hukum surmeye baslamis, cayirliklar azalip, bos kalan alanlarda caliliklar ve likenler yayilinca once mamutlar, tuylu gergedanlar ve mandalar, daha sonralari ise atlar, Yak ve Misk okuzleri, aslanlar ve testere disli kaplanlar tukenmisti. Buz devrinin mega faunasindan gunumuze geriye sadece Kuzeydogu Sibirya’nin batakliklasan veya calilikli bolgelerinde Rengeyigi ve cok iri boynuzlu bir geyik turu (Alces alces) kalmisti. ![]() Martin’in bu hizli yok olustan yola cikarak formule ettigi "Blitzkrieg" hipotezini kabul etmeyenler de var destekleyenler de. Blitzkrieg hipotezi Bu hipotezi kanitlamak isteyen Rus Bilimler Akademisi muduru Sergej Zimow, simdi Sibirya’nin kalbi sayilan Yakutya’da buz devrine ozgu ekosistemi yaratarak bir Pleistosen Parki kurmak icin kollari sivadi. Bugun artik Saha Cumhuriyeti olan bolgede mega faunanin son temsilcileri, soylari tukenen akrabalarinin yasam alanlarinin iklim degisimi tarafindan calinmadigini gosterecekler. Peki ama gercekten var olan iklim degisiminde neler olmustu ? Zimow, Holosen donemindeki erimenin hayvan soylarinin tukenmesindeki rolunu kabul etmiyor. Eger bu tez dogru olsaydi, mamutlar Holosen doneminin baslangicindan 7000 yil sonra bile okyanustaki Wrangell adasinda yasayamazdi. Hatta kuzey Sibirya’daki mandalar, atlar ve Misk okuzleri de. Bu bolgede gunumuzde hukum suren iklim kosullari, Orta Avrupa’da buz devirlerinde hukum suren ve tum bu turleri barindiran iklim kosullarindan farkli degil. Oyleyse kuzeydeki hayvan cennetinin yok olusundan iklim sorumlu olamazdi. Zimow’un gorusune gore cokus asiri avlanma ve cayirliklarin canlanisi ise otcul hayvanlar sayesinde gerceklesmisti. Proje gerceklesiyor Yakutya’da da bugun hala Pleistosen doneminin iklim kosullari hukum suruyor ve bu iklim de Zimow’un simdiden Kolima bolgesinde islemeye baslayan projesi icin cok uygun. Kolima’nin ovalarinda 160 kilometrekarelik alanda Rengeyikleri, yabanilestirilmis atlar, Misk okuzleri, birkac kucuk hayvan, ayilar, kurtlar ve diger etciller dolasiyor. Bunlardan bircogu hala avlanmakta, sayilari ve bitki ortusu uzerindeki etkileri henuz yetersiz ama bu durum yavas yavas degisecek. Zimow yaz gelmeden 1600 hektarlik alaninin etrafini citlemis olacak. Boylece burada 300 ila 400 etcil ve otcul hayvan yasayabilecek. Zimow’un hedefi Kanada’da yasayan ve soylari tehdit altinda olan orman bizonlarini ithal etmek. Mamutlar nerede Pleistosen Parki en sonunda 75.000 hektarlik bir alana yayilacak. Gunun birinde yabani atlar donmus topraklarda (Permafrost) dort nala kostuklarinda, kurtlar, ayilar ve cakallar da tay ve geyik avlayabilecekler. Daha sonralari ise parkta soyu tukenmis olan magara aslaninin en yakin akrabasi olan Sibirya kaplanlarinin bile yasanmasi bekleniyor. Bu Pleistosen manzarasinda boylece geriye tek bir eksik kalacak: Gercek mamutlar. Ve bilim adamlari mamutlari yeniden yasatma konusunda o kadar umutsuz degiller aslinda. Genetik gunumuzde yasayan fillerin DNA malzemesinden, Pleistosen filleri yasatacak duruma gelince belki torunlarimiz Sibirya topraklarinda mamut denilen hayvanin nasil bir canli oldugunu yakindan gorebilme sansina kavusabilirler. |
Lav Akar Gider...
>Magma, ozellikle icerdigi silisyuma gore kategorize ediliyor. Yanardagin magmatik bolmelerinden birindeki basinc, magmatik kalinti (kul ve lavla gazin sekil degistirmesi) uretmezse, tehlikeli patlamalara yol acip cevreye lav sacilmasina neden olabilir. Magma, uzaklasilmasina izin vererek yavasca ilerler. |