25 Nisan 2007 Çarşamba

Amazon Ormanlarinda Sigirlar Boguruyor (12.06.20006)

>

Amazon Ormanlarinda Sigirlar Boguruyor


Boguren sigirlar ve steril soya tarlalari Amazon yagmur ormanlarinin yerini oylesine korkunc bir hizla aliyor ki, egilimin boyle surmesi durumunda, ormanlarin 2050 yilina gelmeden tumden yok olacagi belirtiliyor.



Kerestesi icin kesilen agaclar hesaba katilmadiginda bile, orman kiyiminin bolgenin ekolojik yapisini tumden degistirebilecegine dikkat cekiliyor. Minas Gerais Federal Universitesi’nden Britaldo Silveira Soares-Filho ve A.B.D’li uzmanlardan olusan bir ekip, sekiz farkli gelisim senaryosuna gore, Amazon’un yuzyilin ortalarinda nasil bir gorunume burunecegine isik tutan bir bilgisayar ornegi olusturdular.

Bolgede yer alan ormanlik alanin %40’inin yok olmasi, mevcut oranlara uygun olarak, 32 milyar tonluk bir karbon salinimina yol aciyor. Bu oran gunumuzde tum dunyada dort yilda uretilen karbon miktarina esit.

Dunya uzerindeki yagmur ormanlarinin yaridan cogu Amazon bolgesinde yer aliyor. Bu ormanlarin bir bolumunun yok olmasi bile, aralarinda 35 primatin da oldugu, yuzlerce memeli turunun gelecegi icin ciddi bir tehlike olusturuyor. Dahasi, yagmur ureten ormanlarin yok olmasi bolgede yagislar acisindan da buyuk bir risk olusturuyor.

Ormanlardaki yitimin koruma yasalarinin daha ciddi bir bicimde yasama gecirilmesiyle en az yari yariya azaltilabilecegi, buna bagli olarak da, atmosfere karisan karbon oraninin Kyoto protokoluyla ongorulen duzeye indirilebilecegi belirtiliyor. Uzmanlar varlikli ulkelerin buna destek vermeleri gerektigine inaniyorlar.

Havadaki Azot Dioksit Sanilandan Daha Tehlikeli Cikti (12.06.2006)

>

Havadaki Azot Dioksit Sanilandan Daha Tehlikeli cikti


Yunanli bilim adamlarinin son bir arastirmasina gore bir metrekupluk havada bulunan on mikrogramlik azot dioksit (NO2), olum riskini %0,3 oraninda yukseltmekte. Atina Universitesi’nden Evangelia Samoli yonetiminde calisan ekip, uc yili askin bir sure (toplam nufusu 60 milyonu bulan) 30 Avrupa ulkesindeki hava kalitesini ve olum oranlarini arastirmis.



Azot dioksit ozellikle dizelle calisan makine ve motorlardan aciga cikiyor. Arastirmacilar "European Respiratory Journal" dergisinde yayimlanan yazilarinda, Avrupa’daki hava kirliligiyle ilgili en buyuk veri bankasindan yararlandiklarini soyluyorlar.

Arastirma cercevesinde Avrupa’nin 34 kentinden, Turkiye ve Israil’den alinan olum oranini, hastanelerde yatan kisilerin sayisi, hava kirliligi olcumleriyle karsilastirilmis. Ortalama azot dioksit orani kentten kente yaklasik olarak bir metrekupte yaklasik olarak 50 ila 150 mikrogram arasinda degisiyordu.

Yunanli bilim adamlarinin karsilastirmasi, her gun olculen NO2 oranina gore olum oraninin degistigini gostermekte. Havadaki yuksek NO2 oraninin kalp/dolasim sistemi uzerindeki etkileri genelde kisa vadede ani kalp olumlerine neden olurken, NO2’ye bagli olarak gelisen solunum yollari hastaliklari uzun vadede olume yol acmakta diye acikliyor arastirmacilar.

Yunanli bilim adamlari ayrica havadaki azot dioksit oraninin kuzeybati ve gune Avrupa’da dogu Avrupa’ya gore daha yuksek oldugunu bulmuslar. Bu durumun dogu Avrupa trafiginde daha az otomobilin bulunmasiyla ilgili oldugunu soyleyen arastirmacilar, havadaki azot dioksitin ancak trafige (dizelle calisan) daha az otomobilin cikmasiyla azalacagina inaniyorlar.

Dunyanin Manyetik Alanindaki Zayiflama Hesaplandi (12.06.2006)

>

Dunyanin Manyetik Alanindaki Zayiflama Hesaplandi


Gecmisteki gemi gunluklerinin yardimiyla, manyetik alanda son bes yuz yil icinde meydana gelen zayiflama hesaplandi. Dunyanin manyetik alani yaklasik olarak 150 yildan bu yana onemli olcude zayiflamakta. Oysa bu tarihten onceki yuzyillardaki zayiflama daha sabit diyor Leeds Universitesi’nden David Gubbins. Halihazirdaki zayiflama yuzyilda %5 olarak hesaplanmis ve bu fenomen henuz yeni.



Ancak bu zayiflama ayni hizda devam edecek olursa, dunyanin manyetik alani bir ila iki bin yil sonra en azindan gecici bir sure icin yok olacak. Pusula Cin’de iki bin yildir bilinmesine ragmen, bilim adamlari dunyanin manyetik alanini 1837’ten beri kesin bir bicimde olcebiliyorlar.

Alman fizikci ve matematikci Carl F.Gauss o tarihlerde bir manyetometre ile ilk kez dunyayi gunes ruzgarlarinin yuklu parcaciklarindan koruyan manyetik kuvveti olcmustu. Dunyanin manyetik alani dunyanin dis cekirdegindeki sivi demirin etkisiyle olusmakta.

Yine olusabilir

Hareket, dunyanin devrinden etkilendigi icin de bilim adamlari jeodinamodan soz ederler. Dunyanin icindeki demir akimlarindaki degisimler, dunyamizin gecmisinde asagi yukari 250.000 yilda bir manyetik alanda kutup degisimine neden olmustu.

Manyetik alanin kisa bir sure icin yok oldugu bu tur bir kutup degisiminin yine olusabilecegini, bilim adamlari 19.yy’da manyetik alanin onemli olcude zayiflamis olmasina dayanarak tahmin ediyorlar. Ancak son arastirmadan anlasildigi uzere bu gelisme henuz o tarihlerde baslamisti. Elde edilen verilere gore 1590 ve 1840 arasindaki tarihlerdeki zayiflama cok daha dusuktu.

Manyetik alandaki zayiflama 1840’tan sonra hizlanmis. Bununla birlikte halihazirdaki zayiflamanin gercektende kutup degisimine neden olup olmayacagi kesin olarak bilinmemekte.

Kuzey Kutbu’nun Sicak Gecmisi

>Kuzey Kutbu’nda arastirmalar duzenleyen bilim adamlari, bolgenin gizemli gecmisine dair onemli veriler elde ettiler.

Zorlu doga kosullari nedeniyle arastirmalarin zorlukla yapildigi bolge, basariyla sonuclanan yeni arastirmalara gore tropik bir gecmise sahip. Verilere gore 55 milyon yil once Kuzey Kutbu’ndaki sicaklik degerleri ilik bir yaz gunune denk geliyor.

Bilim adamlari bir bolgenin gecmisine dair ipuclari elde etmek icin oncelikle yerin dibindeki kalintilari inceler. Kuzey Kutbu’nun gecmisi hakkinda elde yok denecek kadar az veri bulunmasinin nedeni ise bolgenin zorlu doga kosullarina sahip olmasi. Fakat son zamanlarda arastirmacilar guclu araclarla bolgede genis bir alani kapsayacak sekilde okyanusun dibinden onemli kalintilar cikarmayi basardilar.

Arctic Coring Expedition (ACEX) isimli bir proje dahilinde arastirmacilar tarafindan elde edilen ve incelenen bu fosil ve mineraller, bilim adamlarina gore, bolgede 55 milyon yil once ortalama yaz sicakliginin 24 santigrat derece oldugunu gosteriyor. Bu donemde, su yuzeyinde buzullarin bulunmadigi da ekleniyor. Bu deger, o donem icin daha once tahmin edilen mevsim modellerinin sundugu verilerden 10 derece daha fazla.

Bilim adamlari bu sicaklik artisini jeolojik hareketlenmelerden ziyade, kuresel boyutta ani atmosferik degisimlere bagliyor. Yurutulen tahminlere gore yer kabugundan fiskiran metan ve benzeri gazlarin atmosferde sera etkisi yarattigi uzerinden duruluyor.

Mumyanin Gizemi

>Peru'da ortaya cikarilan 1600 yillik dovmeli mumya, Moche halkinin savasci kralicesi olabilir mi?


Mocheler olulerini mumyalamiyordu. Cesetlerin cogu dogal etkenlerle curuyor; geriye, yok olan yasamlarin kaniti olarak yalnizca kemikler kaliyordu. Ancak az sayidaki ornekte, doga ve ritueller bir araya geldi ve olunun bir mumya gibi bozulmadan kalmasini sagladi. Gectigimiz yil kalintilari Peru’nun kuzey kiyisinda, El Brujo (Buyucu) adi verilen toren alaninda ortaya cikarilan dovmeli kadinin kaderi de buydu. Inkalardan bin yil once hukum surmus olan halki, gunumuzde kaliteli canak comlekleri ve ustalik urunu madeni esyalariyla bilinen gelismis bir kultur yaratmisti...

Yakin bir donemde yapilan otopsi, dovmeli kadinin en az bir dogum yaptigini ve yirmili yaslarinin sonlarina dogru yasamini yitirdigini ortaya koydu; ancak olum nedenine dair bir bulguya rastlanmadi. Zamansiz olumu, onu ebedi uykusuna, kanli kurban etme rituellerine sahne olan bir tapinagin tepesinde, taci ve takilarini kusanmis bir halde yatiran halkini sok etmis olmali. Vucudu, zincifreyle -kanin yasam gucuyle iliskilendirilen kirmizi bir mineral– sivandi, pamuklu bezlerle sarildi ve kerpicten kalin katmanlara gomuldu. Ardindan, Mochelerin cole yayilan topraklarindaki kuru iklim bedenini kuruttu.

Benzer durumda bir baska Moche kadina daha rastlanmadi. Arkeolog R�gulo Franco, "On arastirmamiza dayanarak, bir hukumdar oldugunu dusunuyoruz" diyor. Eger oyleyse bu veri , bugune dek hukumdarlarinin erkek olduguna inanilan Mocheler konusunda bir devrim yaratabilir.

Bunlari Biliyor muydunuz?

Dovmeli mumya, yani basinda bulunan kurban edilmis kadin iskeletinin boynundaki ip uzerinde yapilan test sonucunda, yaklasik IS 450'ye tarihleniyor. Mezarin bulundugu teras bicimli mozoleyi paylasan diger uc mezardan sadece birinde bir kurbani var; onun boynundaki ip uzerinde yapilan radyokarbon tarihleme testine gore ise mezar yaklasik olarak IS 250-350'ye tarihleniyor. Bu durumda diger uc mezardan en az biri, dovmeli mumyaninkinden daha eski olmali. Terastaki geri kalan iki mezar, radyokarbon tarihleme yontemiyle testten gecirilmeye elverisli herhangi bir malzeme barindirmadiklari icin, ne zaman kazildiklari bilinmiyor.

Tropik Genisleme Dunya'yi Collestirir Mi?

>Bilim insanlari, sicakligin ekvatordan kutuplara dogru genisledigini, bu surecin yeryuzundeki tropik kusagi genisleterek gelecek onyillarda collesmeye yol acacagini ongoruyor.


Son 25 yilda tropik bolgenin 2 derece kutuplara dogru buyudugunu dusunuluyor. Bu, yeryuzunde tropik bolgenin 200 kilometre genisledigi anlamina geliyor.


Arastirmayi yuruten University of Washington profesoru John Wallace, kuresel ruzgar yapisinin bu yuzyilda kutuplara dogru 2-3 derece daha kaymasinin Sahra gibi col iklimini birkac yuz kilometre kuzeye cikaracagini ve bunun Avrupa’da collemeye neden olacagini belirtiyor. Arastirmayi yapan bilim insanlari, 1975-2000 arasi atmosferdeki oksijen molekullerinin saldigi mikrodalga radyasyonundan isi analizler yaptI.

Arastirmada atmosferin troposfer tabakasinin her iki yarimkurede 30’uncu enlem civarinin son 25 yilda yaklasik 1.5 Fahrenheit isindigi ortaya cikti. Troposfer, yaryuzunden 12 km yukseklige kadar ve hava olaylarinin bircogunun gerceklestigi alan. Atmosferdeki isinma, troposferin genislemesi ve kutuplara dogru buyumesine yol aciyor.

TROPIK ALANLAR 200 KM GENISLEDI

Dunya’da 23.5 derece enlemdeki Oglak ve Yengec donenceleri arasinda kalan alan teorik olarak tropik bolge sayiliyor. Tropik bolgelere daha cok Gunes isini dusuyor, daha zengin bir bitki ortusu ve hayvan cesitliligine sahip oluyor. [b]Arastirma son 25 yilda tropik bolgenin 2 derece kutuplara dogru buyudugunu savunuyor.[/B] Bu surec, yeryuzunde tropik bolgenin 200 kilometre genisledigi anlamina geliyor.

AKDENIZ DE ETKILENECEK

Iklimbilimciler tropik bolgenin genislemesini insanlarin yasadigi enlemlerde collesmeye neden olabilecegini ve bunun da kuresel bir cevre sorunu olduguna dikkat cekiyor. Arastirmacilar, tropik genislemenin ayrica ABD’nin guneyi ve Akdeniz Havzasi’nda subtropikal etkiyi artirarak kurakligi tetikleyecegini tahmin ediyor.

Bilim insanlari tropik genislemenin dogal kosullardan mi yoksa kuresel isinmadan mi kaynaklandigini tam olarak aciklayamiyor. Ozon tabakasinda biriken kirletici gazlarin isiyi saklamis olabilecegi belirtiliyor. Arastirma Science dergisinde yayimlandi.

TROPIK ORMANLAR TEHLIKEDE

Ote yandan, Uluslararasi Tropikal Ormanlar Orgutu ’nun yayimladigi rapor, her yil yaklasik 14 milyon hektar tropikal ormanin kayboldugu savunuyor. Orgut baskani Manoel Sobral Filho, tropikal ormanlarin yarisinin 50 yilda kaybolma tehlikesi yasadigini ifade etti. Filho, orman alanlarinin yakilmasinin, biyolojik cesitlilik icin tehlike olusturdugunu ayrica atmosfere yayilan karbondioksit gazinin %20’sinin de ormanlarin yakilmasi sonucunda olustugunu soyledi.

Raporda, orman kaybinin ozellikle Endonezya, Fildisi Sahili, Liberya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Filipinler ve Nijerya’da endise verici oldugu uyarisinda bulunuyor.

Piramitlerin "Bekcisi" Sfenks Kac Yasinda?

>Misir’da, Giza’daki uc buyuk piramidin biraz dogusunda, bilinmez bir zamandan beri bu vadiyi bekleyen, gozlerini doguya dikmis yari insan, yari aslan bir heykel var: Sfenks. Ejiptologlar, Khafre piramidini Vadi Tapinagi’na baglayan yolun bitiminde yer alan bu gizemli ve "dilsiz" yapinin, I.O 2500 dolaylarinda firavun Khafre tarafindan yaptirildigini dusunuyorlar. Oysa ne Giza’daki herhangi bir anitta bunu destekler bir ifade var, ne de Misir’in herhangi bir yerinde. Sfenks’in yapildigi tarih, Ejiptologlar ne derse desin, bilinmiyor.


1991 yilinda Amerikali arastirmaci John Anthony West ve jeolog Dr Robert Schoch, bu gorkemli anit uzerinde bir dizi arastirma yaptilar. Vardiklari sonuclar, oldukca sasirticiydi: Heykelin uzerindeki asinma izleri, arkeologlarin inandigi gibi ruzgar ve kumdan degil, uzun ve etkili yagmurlardan ileri geliyordu ve dupeduz "su asinmasi"ydilar! Misir’in bu bolgesi, bundan 5000 yil once de coldu ve yagmur dusmuyordu. Soz konusu asinmayi yaratacak duzeyde bir yagmurun en son dustugu donem ise, en az I.O 5000 yilina, hatta cok daha eskilere dayaniyordu, belki I.O 7000’e. West ve Schoch, ayrica ekiplerinde sismik olcumler yapan cihazlarla calisan uzmanlara da sahiptiler. Bu ekip, daha sasirtici bir bulguya da ulasti: Araclar, Sfenks’in pencelerinin yaklasik 8-9 metre altinda buyuk bir "oda"nin ve ona acilan dehlizlerin varoldugunu gosteriyordu! Misirli yetkililer, basta Eski Eserler Mufettisi Dr.Zahi Hawass, bu bulgulara erisildigi gunlerde West ve ekibinin iznini iptal ettiler ve Sfenks uzerinde arastirma yapilmasini yasakladilar. Ama haber basina coktan ulasmis, West ve Schoch da elde ettikleri bulgulari ayni anda filme aldiklarindan, NBC’de yayimlanan bir belgeselle ortaligi iyice karistirmislardi.

Butun bunlara "Orion Gizemi"nin yazari Robert Bauval ile "Tanrilarin Parmak Izleri"nin yazari Graham Hancock’un astronomi temelli bir tezleri de tuz biber ekti: Sfenks, tam doguya bakiyordu, yani ekinoks (23 mart ya da 21 eylul) anindaki gun dogumu noktasina. Misirlilarin yildiz kulturlerinde, gunes dogmak uzereyken, ufuk henuz tam aydinlanmamisken son olarak gorulen yildiz ya da takimyildizin ayri bir onemi vardir. Bu durumdaki yildiza "heliak yukseliste" denir ve Misir’in hem takvimini hem de dinini etkileyen carpici bir olgudur. Sozgelimi, Misir kulturunde Tanrica Isis’i simgeleyen Sirius yildizi, yaz gundonumunde (21 haziran) safak oncesi gorunmeye baslar ve bu tarih ayni zamanda Nil’in yillik tasma donemlerinin de baslangicidir. Bu nedenle Misirlilar, yaz gundonumunu "yilbasi" kabul ederlerdi. Bu yaklasim, ejiptologlarca Sfenks’in yapilmis oldugu tarih olarak varsayilan I.O 2500’de, ilkbahar ekinoksunda "heliak yukselise" baslayan takimyildizin incelenmesini ilginc hale getiriyor. Bauval ve Hancock, bilgisayar simulasyonuyla o tarihte Boga takimyildizinin yukseliste oldugunu gorduler. Oysa Misirlilar sekil ve simgelere cok onem verirlerdi ve yaptiklari anitlarda buna cok dikkat ederlerdi. Yani, bu durumda Sfenks’in aslan degil de boga biciminde yapilmis olmasi gerekmez miydi? Iki arastirmaci, bu kez ilkbahar ekinoksunda aslan burcunun heliak yukselise gectigi tarihi arastirdilar ve karsilarina "Orion Gizemi"ndeki o garip yil cikti yine: I.O 10.500!


Butun bulgular, her ne kadar ejiptologlar ve ortodoks akademisyenler bunlari dikkate almak istemeseler de, ayni "baslangic tarihi"ne yonlendiriyor bizi. Misir uygarliginin I.O 3100 yilinda basladigi yolundaki yaygin gorus dikkate alindiginda, eski Misirlilarin bir "sifre" gibi bize biraktiklari "anit bilmecesi" acaba bilinenden en az 7000 yil daha eskiye dayanan bir yitik uygarligin izleri mi?

Piramitlerin "Bekcisi" Sfenks Kac Yasinda?

>Misir’da, Giza’daki uc buyuk piramidin biraz dogusunda, bilinmez bir zamandan beri bu vadiyi bekleyen, gozlerini doguya dikmis yari insan, yari aslan bir heykel var: Sfenks. Ejiptologlar, Khafre piramidini Vadi Tapinagi’na baglayan yolun bitiminde yer alan bu gizemli ve "dilsiz" yapinin, I.O 2500 dolaylarinda firavun Khafre tarafindan yaptirildigini dusunuyorlar. Oysa ne Giza’daki herhangi bir anitta bunu destekler bir ifade var, ne de Misir’in herhangi bir yerinde. Sfenks’in yapildigi tarih, Ejiptologlar ne derse desin, bilinmiyor.


1991 yilinda Amerikali arastirmaci John Anthony West ve jeolog Dr Robert Schoch, bu gorkemli anit uzerinde bir dizi arastirma yaptilar. Vardiklari sonuclar, oldukca sasirticiydi: Heykelin uzerindeki asinma izleri, arkeologlarin inandigi gibi ruzgar ve kumdan degil, uzun ve etkili yagmurlardan ileri geliyordu ve dupeduz "su asinmasi"ydilar! Misir’in bu bolgesi, bundan 5000 yil once de coldu ve yagmur dusmuyordu. Soz konusu asinmayi yaratacak duzeyde bir yagmurun en son dustugu donem ise, en az I.O 5000 yilina, hatta cok daha eskilere dayaniyordu, belki I.O 7000’e. West ve Schoch, ayrica ekiplerinde sismik olcumler yapan cihazlarla calisan uzmanlara da sahiptiler. Bu ekip, daha sasirtici bir bulguya da ulasti: Araclar, Sfenks’in pencelerinin yaklasik 8-9 metre altinda buyuk bir "oda"nin ve ona acilan dehlizlerin varoldugunu gosteriyordu! Misirli yetkililer, basta Eski Eserler Mufettisi Dr.Zahi Hawass, bu bulgulara erisildigi gunlerde West ve ekibinin iznini iptal ettiler ve Sfenks uzerinde arastirma yapilmasini yasakladilar. Ama haber basina coktan ulasmis, West ve Schoch da elde ettikleri bulgulari ayni anda filme aldiklarindan, NBC’de yayimlanan bir belgeselle ortaligi iyice karistirmislardi.

Butun bunlara "Orion Gizemi"nin yazari Robert Bauval ile "Tanrilarin Parmak Izleri"nin yazari Graham Hancock’un astronomi temelli bir tezleri de tuz biber ekti: Sfenks, tam doguya bakiyordu, yani ekinoks (23 mart ya da 21 eylul) anindaki gun dogumu noktasina. Misirlilarin yildiz kulturlerinde, gunes dogmak uzereyken, ufuk henuz tam aydinlanmamisken son olarak gorulen yildiz ya da takimyildizin ayri bir onemi vardir. Bu durumdaki yildiza "heliak yukseliste" denir ve Misir’in hem takvimini hem de dinini etkileyen carpici bir olgudur. Sozgelimi, Misir kulturunde Tanrica Isis’i simgeleyen Sirius yildizi, yaz gundonumunde (21 haziran) safak oncesi gorunmeye baslar ve bu tarih ayni zamanda Nil’in yillik tasma donemlerinin de baslangicidir. Bu nedenle Misirlilar, yaz gundonumunu "yilbasi" kabul ederlerdi. Bu yaklasim, ejiptologlarca Sfenks’in yapilmis oldugu tarih olarak varsayilan I.O 2500’de, ilkbahar ekinoksunda "heliak yukselise" baslayan takimyildizin incelenmesini ilginc hale getiriyor. Bauval ve Hancock, bilgisayar simulasyonuyla o tarihte Boga takimyildizinin yukseliste oldugunu gorduler. Oysa Misirlilar sekil ve simgelere cok onem verirlerdi ve yaptiklari anitlarda buna cok dikkat ederlerdi. Yani, bu durumda Sfenks’in aslan degil de boga biciminde yapilmis olmasi gerekmez miydi? Iki arastirmaci, bu kez ilkbahar ekinoksunda aslan burcunun heliak yukselise gectigi tarihi arastirdilar ve karsilarina "Orion Gizemi"ndeki o garip yil cikti yine: I.O 10.500!


Butun bulgular, her ne kadar ejiptologlar ve ortodoks akademisyenler bunlari dikkate almak istemeseler de, ayni "baslangic tarihi"ne yonlendiriyor bizi. Misir uygarliginin I.O 3100 yilinda basladigi yolundaki yaygin gorus dikkate alindiginda, eski Misirlilarin bir "sifre" gibi bize biraktiklari "anit bilmecesi" acaba bilinenden en az 7000 yil daha eskiye dayanan bir yitik uygarligin izleri mi?

Piramitlerin "Bekcisi" Sfenks Kac Yasinda?

>Misir’da, Giza’daki uc buyuk piramidin biraz dogusunda, bilinmez bir zamandan beri bu vadiyi bekleyen, gozlerini doguya dikmis yari insan, yari aslan bir heykel var: Sfenks. Ejiptologlar, Khafre piramidini Vadi Tapinagi’na baglayan yolun bitiminde yer alan bu gizemli ve "dilsiz" yapinin, I.O 2500 dolaylarinda firavun Khafre tarafindan yaptirildigini dusunuyorlar. Oysa ne Giza’daki herhangi bir anitta bunu destekler bir ifade var, ne de Misir’in herhangi bir yerinde. Sfenks’in yapildigi tarih, Ejiptologlar ne derse desin, bilinmiyor.


1991 yilinda Amerikali arastirmaci John Anthony West ve jeolog Dr Robert Schoch, bu gorkemli anit uzerinde bir dizi arastirma yaptilar. Vardiklari sonuclar, oldukca sasirticiydi: Heykelin uzerindeki asinma izleri, arkeologlarin inandigi gibi ruzgar ve kumdan degil, uzun ve etkili yagmurlardan ileri geliyordu ve dupeduz "su asinmasi"ydilar! Misir’in bu bolgesi, bundan 5000 yil once de coldu ve yagmur dusmuyordu. Soz konusu asinmayi yaratacak duzeyde bir yagmurun en son dustugu donem ise, en az I.O 5000 yilina, hatta cok daha eskilere dayaniyordu, belki I.O 7000’e. West ve Schoch, ayrica ekiplerinde sismik olcumler yapan cihazlarla calisan uzmanlara da sahiptiler. Bu ekip, daha sasirtici bir bulguya da ulasti: Araclar, Sfenks’in pencelerinin yaklasik 8-9 metre altinda buyuk bir "oda"nin ve ona acilan dehlizlerin varoldugunu gosteriyordu! Misirli yetkililer, basta Eski Eserler Mufettisi Dr.Zahi Hawass, bu bulgulara erisildigi gunlerde West ve ekibinin iznini iptal ettiler ve Sfenks uzerinde arastirma yapilmasini yasakladilar. Ama haber basina coktan ulasmis, West ve Schoch da elde ettikleri bulgulari ayni anda filme aldiklarindan, NBC’de yayimlanan bir belgeselle ortaligi iyice karistirmislardi.

Butun bunlara "Orion Gizemi"nin yazari Robert Bauval ile "Tanrilarin Parmak Izleri"nin yazari Graham Hancock’un astronomi temelli bir tezleri de tuz biber ekti: Sfenks, tam doguya bakiyordu, yani ekinoks (23 mart ya da 21 eylul) anindaki gun dogumu noktasina. Misirlilarin yildiz kulturlerinde, gunes dogmak uzereyken, ufuk henuz tam aydinlanmamisken son olarak gorulen yildiz ya da takimyildizin ayri bir onemi vardir. Bu durumdaki yildiza "heliak yukseliste" denir ve Misir’in hem takvimini hem de dinini etkileyen carpici bir olgudur. Sozgelimi, Misir kulturunde Tanrica Isis’i simgeleyen Sirius yildizi, yaz gundonumunde (21 haziran) safak oncesi gorunmeye baslar ve bu tarih ayni zamanda Nil’in yillik tasma donemlerinin de baslangicidir. Bu nedenle Misirlilar, yaz gundonumunu "yilbasi" kabul ederlerdi. Bu yaklasim, ejiptologlarca Sfenks’in yapilmis oldugu tarih olarak varsayilan I.O 2500’de, ilkbahar ekinoksunda "heliak yukselise" baslayan takimyildizin incelenmesini ilginc hale getiriyor. Bauval ve Hancock, bilgisayar simulasyonuyla o tarihte Boga takimyildizinin yukseliste oldugunu gorduler. Oysa Misirlilar sekil ve simgelere cok onem verirlerdi ve yaptiklari anitlarda buna cok dikkat ederlerdi. Yani, bu durumda Sfenks’in aslan degil de boga biciminde yapilmis olmasi gerekmez miydi? Iki arastirmaci, bu kez ilkbahar ekinoksunda aslan burcunun heliak yukselise gectigi tarihi arastirdilar ve karsilarina "Orion Gizemi"ndeki o garip yil cikti yine: I.O 10.500!


Butun bulgular, her ne kadar ejiptologlar ve ortodoks akademisyenler bunlari dikkate almak istemeseler de, ayni "baslangic tarihi"ne yonlendiriyor bizi. Misir uygarliginin I.O 3100 yilinda basladigi yolundaki yaygin gorus dikkate alindiginda, eski Misirlilarin bir "sifre" gibi bize biraktiklari "anit bilmecesi" acaba bilinenden en az 7000 yil daha eskiye dayanan bir yitik uygarligin izleri mi?

Dunya Cevre Gunu'nde Col Uyarisi

>Birlesmis Milletler Cevre Programi`nin (UNEP) Collerin Kuresel Gorunumu ismiyle hazirladigi rapor Dunya Cevre Gunu dolayisiyla hazirlandi. Raporda yeryuzunun yaklasik 33.7 milyon kilometrekaresinin bugun col sayildigi ve 500 milyon kisinin yasadigi bolgelerdeki ozel bitki ile hayvan turlerinin yok olma tehlikesiyle karsi karsiya oldugu belirtiliyor.

Kuresel Isinmanin Otesinde

UNEP`ten Andrew Warren, iklim degisiklikleri, yeralti sularinin asiri tuketimi, tuz oraninin artmasi ve faunanin yok olmasiyla collerin de daha once gorulmemis olcude tehdit altina girdigine dikkati cekiyor.
Rapora gore, collerde ortalama sicaklik 1976-2000 yillari arasinda 0.5-2 santigrat derece artti. Ayni zaman diliminde diger bolgelerdeki sicaklik artisi ise 0.5 dereceydi. Bu gidisle coller 2100`e kadar 5-7 derece daha isinacak.

Daha Da Kuruyabilir...

Gozlemlenen 12 col bolgesinin neredeyse tamami gelecekte daha kuru yerler haline gelecek. Guney Amerika`da su tutarak col alanlari koruyan buzullarin erimesi ise daha buyuk bir problem.
Nehir yataklarinin kurumasi, uygun sekilde yapilmayan sulama faaliyetleri ve nufus artisi, su sikintisini daha da artiracak. Yol insaatlari, kirlilik, turizm ve avcilik da faunayi tehdit ediyor.

Tum Dunyaya Elektrik

Oysa coller ruzgar ve gunes enerjisi uretimi amaciyla da kullanilabilir. Uzmanlar, Sahra Colu`ne kurulacak 800 kilometrekarerlik bir gunes panelinden, dunyanin ihtiyaci olan tum elektrik enerjisinin saglanabilecegini belirtiyor.

Ayrica collerde yetisen bazi ozel bitkilerden ilac uretiminde yararlanilabiliyor, ancak bu gibi ayrintilara yeterince onem verilmiyor.

50 Yil Sonra Yok Olabilir

Degisen dunyanin baskisina maruz kalan coller, aslinda biyolojik, kulturel ve ekonomik bakimdan yasayan bolgeler. Ozellikle ABD ve Arabistan Yarimadasi`nda her yil daha fazla insan collerde yasamayi tercih ediyor.

Collere yapilan sehirler ve su kaynaklarinin getirilmesi bu ozel alanlarin kalbine bicak gibi saplaniyor. Collerdeki daglik bolgelerin vahsi sakinleri ve ekosistemleri de acil onlem alinmazsa 50 yil icinde yok olacak.

Everest’in boyu kisaliyor

>Dunyanin en yuksek dagi Everest’in boyu buzlarin erimesi nedeniyle kisaliyor. Cinli bilim adamlari Mart ayinda dagin yuksekligini yeniden olcecek. Kuresel isinma nedeniyle dunyanin en yuksek daginin zirvesindeki buzullarin erimeye basladigi ve bunun da dagin kisalmasina yol actigi belirtiliyor. Cinli bilim adamlari, Everest’in bir metreden fazla kisaldigi yonundeki tahminleri sinamak uzere Mart ayinda dagin yuksekligini yeniden olcmeye baslayacaklar.

BUZLAR ERIYINCE BOYU KISALDI
Yapilan bir arastirma, Everest Dagi’nin kuresel isinma nedeniyle 1.3 metre kisaldigini ortaya koymustu. Cin ve Nepal sinirindaki dagin yuksekligi, uzun suredir tartisma konusuydu. Everest Dagi, ilk olarak 1954 yilinda Hintli bir arastirmaci tarafindan optik bir yer olcumu aleti olan teodolitle olculmus ve dagin yuksekligi 8,848 metre olarak hesaplanmisti. Ancak 1999 yilinda ABD’li bilim adamlari, Everest Dagi’ni uydu uzerinden kuresel konumlandirma yapan cihazlarla yeniden olculmustu. Bilim adamlari, olcumleri sonucunda zirvenin iki metre daha yuksek oldugu sonucuna varmislardi.

YENIDEN OLCULECEK
Ancak simdi, kuresel isinma nedeniyle dunyanin en yuksek daginin zirvesindeki buzullarin erimeye basladigi ve bunun da dagin kisalmasina yol actigi belirtiliyor. Cinli bilim adamlari, Everest’in bir metreden fazla kisaldigi yonundeki tahminleri sinamak uzere Mart ayinda dagin yuksekligini yeniden olcmeye baslayacaklar.

HER YIL YAKLASIK BIR CM YUKSELIYOR
Dunyadaki tektonik tabakalarin hareketleri Himalayalari yukariya dogru iterek, Everest Dagi’nin her yil yaklasik bir santimetre yukselmesine yol aciyor. En son National Geographic atlasi dunyanin en buyuk daginin boyunun 2 metre uzadigini aciklamisti.

Turkiye Iklimi

>Hava durumu ne bekledigimiz; iklim ise ne elde ettigimizdir. Hava durumu kisa bir zaman periyodundaki atmosfer kosullaridir. Ornegin bugunun havasi ya da bu haftanin havasindan soz ederiz. Iklim, uzun bir zaman periyodu icinde her gun gerceklesen hava olaylarinin toplamini ve ortalamasini temsil eder.

Akdeniz'de yasayanlar beyaz bir kis ozlemi duyarken; Dogu Anadolu'da yasayanlar ise daha az karli ve ilik bir kis hayal edebilirler. Mart ayinda Antalya'ya veya Palandoken'e seyahat ederken valizimizi neden farkli hazirlariz? Bu ornekler bize iklim bilgisini hayatimizda nasil kullandigimizi gosterir. Ilave olarak;

- Evlerimiz yasadigimiz yerin iklimine uygun olarak dizayn edilirler.
- Ciftciler ilkbaharin son donlarindan sonbaharin ilk donlarina kadar buyume sezonu uzunluguna gore plan yaparlar.
- Sirketler isi gereksinimlerini kisin isinmak icin ve yazin sogutmak icin ne beklediklerine gore ayarlarlar.

Iklimbilimci iklimin etkisini aciklamaya ve kesfetmeye calisir. Toplum da bu sekilde kendi aktivitelerini planlayabilir, binalarini ve ic mekanlarini dizayn edebilir ve karsit kosullarin etkilerine hazirlikli bekler. Her ne kadar iklim hava durumu degilse de; sicaklik, yagis, ruzgar, gunes radyasyonu gibi ayni terimler ile tanimlanmaktadir.

Iklim genellikle iklimbilimcilerin geleneksel olarak 30 yillik ortalamalar olarak yorumladigi "normaller" ile tanimlanir. Degiskenlik kavramini anlamadikca normal kavrami da kendi icinde yanlis anlasilabilir. Ornegin bircok kisi Antakya ili icin yazlari sicak ve gunesli havanin normal oldugunu dusunurken tarih ve klimatoloji bize bunun tum hikaye olmadigini soyluyor. Antakya' da yazlari sicak ve gunesli hava sik gorulmesine ragmen Agustos 1941' de, Haziran 1945'te, ve Mayis 2001'de, seller zararlara sebep olmustur.



Klimatoloji, iklimi meydana getiren meteorolojik parametrelerin analizini yapar. Farkli iklimlerin olusum nedenlerini ve iklimde meydana gelen degisimleri inceleler. Cunku iklim gidanin varligi, su kalitesi ve kantitesi, barinma ve yasama ortami acisindan hayati onem tasiyan dogal bir kaynaktir.

Iklim ayni zamanda ekstrem hava olaylari ile kendini gosteren potansiyel bir tehlikedir. Iklim bilgisi bu olaylarin etkisini azaltmak icin de gereklidir. "Eger bugunun iklim durumunu bilirsek ve bunun yakin gecmisle olan farkini ortaya koyabilirsek, gelecek icin planlar yapmaya baslayabiliriz."(G.O.P.Obasi). Gercekten de bu konuda son yillarda ortaya cikan beceriler sosyo-ekonomik aktivitelerin planlanip duzenlenmesine yardimci olmaktadir.

Turkiye'yi Etkileyen Hava Kutleleri

Eski yillarda iklimin sadece bulunulan yerde oldugu sanilirdi. 1900 lu yillarda yapilan calismalarda bunun boyle olmadigi hava kutleleri diye bir sey oldugu ve iklimi etkiledigi anlasildi. Hava kutlesi, buyuk uniform yuzey uzerinde bu yuzeyle denge durumuna erisinceye kadar kalarak ve yatay dogrultuda ozellikle sicaklik ve nem bakimindan homojen olan buyuk hava parcalaridir. Kapladigi alan 10 milyon km�, derinligi 2-3 km olabilir.


Turkiye soguk aylarda polar, sicak aylarda ise tropikal hava kutlelerinin etkisi altindadir:

1- Sibirya uzerinden gelen cP hava kutlesi karasal karakterli soguk ve kurudur. Kis aylarinda sis ve ayaza neden olur, bazen Karadeniz'i gecerken nem kazanarak orografik yagislar yapabilir.

2- Atlas Okyanusundan gelen mP hava kutlesi ise Avrupa ulkeleri ve Balkanlari gecerek Ukemizi etkiler. Yerde belirgin olmayan A.B. Sistemleri ile gelmedikleri icin kararsizlik yagislari yapar. Yagis olarak Karadeniz sahilinde yagmur ic kesimlerde kar birakabilir. Akdeniz Uzerinden geldiginde ise daha fazla etkili olur ve her turlu yagisi birakir.

3- mT hava kutlesi sicak ve nemli karakterli oldugu icin bati bolgelerimizde oldukca fazla yagis birakir.

4- cT hava kutlesi ise K. Afrika uzerinden gelir karasal sicak ve kurudur. Kuzey sistemlerle karsilasirsa Akdeniz cephesini olusturup yagis birakabilir. Diger taraftan Akdeniz'den gecerken yeterli olcude nem kazandigi takdirde yine yagis yapmasi soz konusudur. Zaman zaman gordugumuz camur yagislari da bu hava kutlesinin ulkemizi etkilemesinin bir sonucudur.

Turkiye Iklimi

Turkiye'nin uc tarafinin denizlerle cevrili olmasi, daglarin uzanisi ve yeryuzu sekillerinin cesitlilik gostermesi, farkli ozellikte iklim tiplerinin dogmasina yol acmistir. Yurdumuzun kiyi bolgelerinde denizlerin etkisiyle daha iliman iklim ozellikleri gorulur. Kuzey Anadolu Daglari ile Toros Siradaglari, deniz etkilerinin ic kesimlere girmesini engeller. Bu yuzden yurdumuzun ic kesimlerinde karasal iklim ozellikleri gorulur.



Akdeniz Iklimi: Akdeniz ve Ege denizi kiyilarinda oldukca etkili olan bu iklim tipi, Marmara denizi cevresine kadar sokulmustur. Kiyidan yaklasik 800m yukseklige kadar bu iklimin ozellikleri gorulur. Daha icerilere gidildikce etkisi azalir. Bu iklim tipinde, yazlar sicak ve kurak, kislar ilik ve yagislidir. Yillik yagis miktari, bazi yerlerde 1000 mm'nin ustunde iken cogu yerde daha azdir. Bu iklim tipinde don olaylarina ve daglarin yuksek kesimleri haric kar yagisina cok az rastlanir.

Karadeniz Iklimi: Yurdumuzun kuzey kiyilarinda, daglarin denize bakan yamaclarinda gorulen bir iklim tipidir. Bu iklimde yaz sicakligi, Akdeniz Ikliminde oldugu kadar etkili degildir. Kis mevsimi, guney kiyilarimiza gore serin gecer. Ara sira don olur, sis gorulur ve kar yagar. Karadeniz ikliminin en onemli ozelligi, yagislarin her mevsimde gorulmesidir. Karadeniz uzerinden gelen nemli hava, Kuzey Anadolu Daglarinin denize bakan yamaclarinda yukselerek yogunlasir ve kiyilarda yaz mevsiminde de yagis birakir. Yurdumuzun en cok yagis alan bolgesi Karadeniz'dir. Rize ve cevresinde yillik yagis miktari 2200 mm'yi bulur.

Karasal Iklim: Yurdumuzun denizlerden uzak, yeryuzu sekillerinin meydana getirdigi engellerden dolayi deniz etkisinden yeterince yararlanamayan kesimlerinde karasal iklim gorulur. Ic Anadolu, Dogu ve Guneydogu Anadolu bolgeleri ile Trakya'nin ic kesimleri karasal iklimin etkisi altindadir. Buralarda mevsimlik ve gunluk sicaklik farklari buyuk, yagislar genel olarak azdir. Kislar uzun, soguk ve karli, yazlar kisa fakat sicaktir. En siddetli karasal iklim D. Anadolu'da gorulur. Yuksekliginden dolayi yagislar Ic Anadolu ve G.Dogu Anadolu'ya gore daha coktur. Ic Anadolu'da en yagisli mevsim ilkbahar, G.D.Anadolu'da ise kistir. Ic Anadolu en az yagisi alir. G.D. Anadolu biraz daha fazla yagis almasina ragmen sicaklik ve buharlasmanin fazla olmasi nedeniyle kuraklik tehdidi altindadir.

Sicaklik Analizi

Isi cisimlerde molekullerin hareketiyle ilgili bir ic enerjidir. Sicaklik ise isinin disariya karsi yaptigi etkinin bir gostergesidir.Yeryuzunun tek enerji kaynagi gunestir. Gunesten gelen kisa dalga radyasyonla once yeryuzu isinir daha sonra yansimayla atmosfer isinmaktadir. Bununla birlikte atmosfer sicakligi karisik bircok olayin sonucudur. Cesitli nedenlerden dolayi yeryuzu farkli isinmaktadir. Bu farkli isinma atmosferde de sicaklik farkliliklari meydana getirerek hava hareketlerine neden olmakta ve cesitli meteorolojik olaylari tetiklemektedir.


Aylik sicaklik dagilimina baktigimizda Azorun kuzeye dogru genislemesiyle ve ayni zamanda yorungeye bagli olarak yaz aylarinda sicakliklar artip, yagislar azalmaktadir.


Turkiye'nin uzun yillik sicaklik profiline baktigimizda 13�C etrafindaki salinimlari ve bazi yillarin normalinden sicak, bazi yillarin ise soguk oldugunu goruyoruz.


Aylik sicakliklarin alansal dagilimina baktigimizda en dusuk ortalamalarin Ardahan, Kars Erzurum Hakkari, Uludag, Cerkes, ve Kangal da 4-8�C, Orta Anadolu'da 8-12�C, Marmara, Karadeniz ve Akdeniz'in kuzeyinde 12-16�C Akdeniz ve Ege kiyilarinda ise 16-20�C oldugunu gormekteyiz.

Yagis:

Atmosferdeki yogunlasma sonucu meydana gelen su damlaciklari baslangicta birkac mikronla 100 mikron capindadir. Bunlarin bir arada toplanmasindan bulutlar meydana gelir. Fakat her buluttan yagis dusmemektedir. Yagisin dusebilmesi icin damlaciklarin birlesip 0.5 mm capina ulasmasi gerekir. Yagisin meydana gelmesinde esas rolu oynayan yogunlasma isleminde havanin sogumasi onemli bir etkendir. Bu yuzden yagis tiplerini soguma sekillerine gore incelemek mumkundur.

a) Konvektif yagislar: Yerdeki sicak hava kutlesinin konvektif yukselmesiyle meydana gelen genellikle saganak seklindeki yagislardir.

b) Orografik Yagislar: Hava kutlelerinin bir engebeye carparak yukselmesi ve soguyarak yogunlasmasi sonucu meydana gelen yagislardir.

c) Cephesel Yagislar: Hava kutleleri arasindaki cephelere bagli meydana gelen yagislardir. Yeryuzundeki yagislarin buyuk kismi bu sekildedir.


Mevsimlik yagislarin alansal dagilimina baktigimizda Akdeniz Bolgesinin yagislarinin cogunu Kis aylarinda aldigini goruyoruz. Akdeniz'de bu yagisi birakan sistemler daglarin etkisiyle ic bolgelerde daha az yagis birakmaktadir.

Karadeniz Bolgesinin ise her mevsim yagisli oldugunu gormekteyiz.Yaz aylarinda ise kuzey bolgelerimiz daha fazla yagis almaktadir. M.Polar hava kutleleri Karadeniz uzerinde nem kazanip Rize ve Hopa cevresinde yukselise gecerek orografik yagislar birakir. Bu donemde guney bolgelerimizde yagislarin oldukca azaldigini soyleyebiliriz. Kuzeyli ve guneyli akimlarda ic bolgeler az yagis alir. Ic bolgeler ancak batili akimlarda yagis alir.

Turkiye yagis acisindan cok cesitlilik gostermektedir. Genelde sahil kesimlerimiz 1000 mm nin uzerinde yagis alirken Rize 2300; Orta Anadolu ise sadece 300 mm civarinda yagis almaktadir. Bu da sicakligin ve buharlasmanin arttigi yaz aylarinda kurakliga sebep olmaktadir.



Yillik yagis zaman serisi grafigi de bize yagistaki salinimlari gostermektedir. Turkiye yillik ortalama yagisi 630 kg. civarindadir. Bu grafikten 72-73, 89-90, 99-2000 yillarinda normalin altinda yagislar alarak kuraklik yasadigimizi gormekteyiz.

Siddetli Yagislar:

Bir yagisin siddetli sayilabilmesi icin;
formulune gore bulunan degere esit veya yuksek olmasi gerekir. Turkiye'de Standart zamanlarda bugune kadar gerceklesen maksimum yagislar incelendiginde kisa surelerde en siddetli yagislarin Hopa'da , saatlik ve gunluk yagislarda ise Antalya ve Marmaris'te oldugunu gormekteyiz.


Siddetli yagislar sonucu olusan seller yuzey akisina gecen yagisin tahliye edilememesi, alt yapinin yeterli olmamasi sonucu ortaya cikan afetlerdir. Ayrica agaclarin mehfez ve kopruleri tikamasi sonucu su tahliye olamamakta ve yerlesim alanlarini su basmaktadir.

Nispi Nem:

Nispi nem mevcut basinc ve sicaklikta, havadaki su buhari miktarinin, ayni basinc ve sicakliktaki havanin alabilecegi maksimum su buhari miktarina oranina denir ve % olarak ifade edilir. Diger bir deyisle nispi nem havanin doyma acigini gosterir. Nispi nem mutlak nem miktarini vermez..


Guney Dogu Anadolu'da Nispi nem %40-%50, Karadeniz Bolgesinde ise %70-%80 civarindadir.

Buharlasma:

Kis aylarinda donma nedeniyle buharlasma havuzlari servisten kaldirilmaktadir. Turkiye'nin Nisan-Kasim uzun yillik buharlasma miktarlarinin alansal dagilimi, G.D.Anadolu'da buharlasmanin fazla oldugunu gostermektedir. Nispi nem ile buharlasma arasinda ters bir oranti vardir.

Bulut Kapaliligi:


Turkiye'de Bulut kapaliligi kuzeyde fazla guneyde azdir. Dogu Karadeniz'de kapaliligin yuksek olmasi ile yagislar arasinda dogru bir oranti vardir.

Ruzgar:

Havanin butun gazlar gibi genlesme ve akma kabiliyeti vardir. Yatay yonde yer degistiren bir hava kutlesinin hareketine ruzgar denir. Yeryuzu cesitli nedenlerle farkli isinir. Boylece isinan hava kutlesi genleserek yukselir. Komsu bolgedeki soguk hava bu bolgeye dogru akmaya baslar. Ve ruzgar meydana gelir.Ruzgarin hangi yonden, ne kadar sureyle ve ne kadar siklikla estiginin bilinmesi gerekir.


Alansal dagilimda en fazla ortalama hizin Canakkale ‘dedir. Bozkurt, Gelibolu, Ankara, Kirsehir, Iskenderun'da 38m/sec lik maksimum hizlara rastlanmistir. Bu hiz saatte 136 km' ye karsilik gelmektedir.

Ruzgar bilgileri ruzgar enerjisi calismalarinda cok gereklidir. Ruzgar santrallerinin kurulabilmesi icin gerekli ruzgarli alanlarin tespit edilmesi cok onemlidir. Cografi faktorler ruzgarin hizini onemli olcude etkilemektedir. Bu konuda ozel arastirmalara gerek vardir.

Iklim Siniflandirmalari:

Iklim siniflandirmalari cok cesitlidir ve bilim adamlari arasinda bu konuda cok farklilik vardir. Bu durum cesitli arastirmacilarin gorusleri arasindaki ayriliklari ortaya koydugu gibi her alanda kusursuz sonuc vermis bir formulun bulunamamis olmasi seklinde de yorumlanabilir. Formullerin bir kismi cok basit, bir kismi ise oldukca karmasiktir.Fakat en uzun formul en dogru sonucu verecek seklinde de yorumlanamaz. Arastirmacilarin iklim analizinde dikkate aldigi kriterler farklidir. Bunlardan bazilari:
yagis - sicaklik orani
yagis – buharlasma orani
yagis rejimi
bitki ortusu


Bu farklilik su bilancosunun giderini hesaplamadaki farkliliklardan kaynaklanmaktadir. Formullerin cogunda gelir kisminda yani payda daima yagis vardir. Giderler ise paydaya yazilir ve bir indis degeri elde edilir. Fakat giderler cok koldan oldugu icin tam kaybi hesaplamak neredeyse imkansizdir.

Iklim siniflandirmalarinda, hesaplamalarda kullanilan meteorolojik parametrelerin uzun yillara ait ortalamalar olmasi gerekir. Cunku bu iklimin tarifi geregidir.


Aydeniz metoduna gore uzun yillik verilerle yapilan siniflandirmada Nigde, Karaman, Sanliurfa ve Igdir'in cok kurak, Karadeniz kiyilarinin ise nemli oldugunu gormekteyiz.

Ekstrem Hava Olaylari:

Iklimin bir yerde meydana gelen meteorolojik olaylarin toplamidir. Klimatolojik ekstremler de iklimin tarifi icindedir.




Bu hadiselerin yillik toplamlarina baktigimizda 1960 li, 1980 li ve 2000 li yillarda ekstrem olay sayilarinin fazla oldugunu goruluyor.

Antalya M.S. 68'de Tsunami Gormus

>Nefes kesici guzellikte batik kentleriyle unlu Kekova Koyu ve civari tarihi belgelere gore M.S. 68'de tsunami felaketi yasamis. Tarihi belgeler onceki gun deprem ve tsunami korkusu yasayan Kas ilcesi ve civarinda, gecmiste gercekten de tsunami yasandigini ortaya koydu. Bu belgelere gore Kas ile Kumluca arasinda kalan bolge, M.S 68 yilinda tsunami sulari altinda kaldi.


Akdeniz Universitesi Fen Edebiyat Fakultesi Eski Cag Dilleri ve Kulturleri Bolum Baskani Prof. Dr. Sencer Sahin, onceki gun saat 00.36'da 5.5 buyuklugunde bir depremin meydana geldigi Antalya'nin Kas ilcesi ve cevresinde, yuzyillarca once buyuk bir tsunami felaketinin yasadigini soyledi. 'Misir'dan yukselen denizin Anadolu'yu vurmasi, camur deryalari ve susuzluk' donemin yazitlarinda yer aliyor.


Likya kentlerini etkiledi

M.S. 68 yilinda yasanan tsunaminin Likya kentlerini etkiledigini anlatan Sahin, "Tarihi kaynaklarda, Misir'dan yukselen denizin, Myra, Simena, Patara gibi bircok antik kenti sular altinda biraktigi bilgisine yer veriliyor" dedi. Kas cevresinde denizaltinda antik kent kalintilari bulunduguna dikkat ceken Prof. Dr. Sahin, yazitlarda, bolgedeki su kanallarinin zarar gormesi sonucu yoredeki insanlarin yaklasik dort ay susuz kaldiklari seklinde bilgilerin bulundugunu ifade etti.

Dinsiz Neron yuzunden!


Prof. Dr. Sahin ayrica, yasanan dogal felaketlerin, islenen gunahlarin bir sonucu oldugu yonunde bugun de yaygin olan inanisin kokenlerinin antik caga kadar dayandigini belirtti. Marmara depreminin ardindan da benzer tartismalarin yasandigini hatirlatan Sahin, su bilgileri verdi:


"3. yuzyilda Roma tarihini yazan Iznikli Cassius Dio, bolgede yasanan bu felaketin, o donemde 'Zalim' diye nitelendirilen Roma Imparatoru Neron'dan kaynaklandigini savunmustu. Cassius Dio'nun kitaplarinda, 'Eger Neron bu kadar zulum isleyip, bu kadar gunaha girmeseydi bu felaket olmazdi. Arnavutluk'ta kan govdeyi gotururken, Misir'dan kalkan deniz, Likya'nin sahillerini harap ederken, Neron, olaylar uzerine sakalar yapiyordu' seklinde ifadelere yer veriliyor.

Cassius Dio

M.O. 6. yuzyilda yasamis kadin k�hin Sibylle de Myra'nin bir felaketle yikilacagini soyluyor. Bu kehanetler daha sonra Hiristiyan papazlar tarafindan yeniden yorumlanmis. Onlar da 'Dinsiz Neron boyle gunahlar isledigi, Apollon Tapinagi'nda yasananlara Tanri kizdigi icin Myra'yi tepetaklak etti ve camur altinda birakti. Patara'nin cevresi kara bir suyla yok oldu' diyorlar. Halbuki o donemde Apollon Tapinagi, Hiristiyanlara gore coktanrici sayilan paganlarin merkeziydi."

Sibylle

Doga, Canlilari Yuzmeye Zorluyor

>

Doga, Canlilari Yuzmeye Zorluyor


Ucmayi, yurumeyi, surunmeyi biliyorlar, ama yine de doga onlari yuzmeye zorluyor! Evrimin garip bir cilvesi olarak bir dizi kus, surungen ya da maymun, biraz tereddutle olsa da, eger mesele yiyecek bulmaksa ve ekmegini tastan cikarmak zorunda kaliyorsa, suya atlamaktan cekinmiyor. Size Cam ’interesse’den ilginc yuzmeler...



Iguana, yiyecek icin buzlu okyanusta

Yemegini denizden temin eden tek surungen turu olan Galapagos iguanasi, yosunlara ulasabilmek icin 12 metre daliyor. Yaklasik bir saat suren bu banyo sirasinda erkek iguanalarin vucudu 10 derece soguyabiliyor. Oysa disiler ve genc iguanalar bu kadar isi kaybina dayanamazlar! Bu dayaniklilik ozelliginden yoksun olan disiler ve yavrular bu nedenle de kayalarin etrafindaki yosunlarla yetinmek zorundalar. Bu yosunlari bulamadiklarinda iguana nufusu azaliyor. Sag kalanlarin boylari yuzde 20’ye varan bir kuculme karsi karsiya kalabiliyor.

Hoazin ancak yuvasindan dustugunde yuzuyor!

Gezegenin en evcimen kusu olan Guyan hoazini (opisthocomus hoazin) agactaki yuvasindan hic cikmaz. Gevis getiren tek kus cinsi olan Guyana hoazini agirliginin dortte birine esit bir sindirim sistemi iceriyor. Sonuc olarak hoazin cok az kasa sahip, hantal ve ucmaya uygun degil. Bu kuslarin her bir kanadinin bileginde buyume sirasinda iki yirtici tirnak uzuyor. Bu tirnaklarla suyun birkac metre uzerinde kurulu olan yuvalarina daldan dala tirmanarak ulasiyorlar. Tabii zaman zaman dusebiliyorlar da! Bu gibi durumlarda tekrar tirnaklariyla kendilerini yukariya cekip yuvalarina dogru yola koyuluyorlar.

Beyaz ayi avini buzulun altinda ariyor

Kahverengi ayilarin kuzeni olan Kutup ayisi 300 bin yil once Alaska civarini mesken tuttu. O zamandan beri de bu ortama alisti. Yuvarlak hatli on penceleriyle kilometrelerce yuzebilen Kutup ayisinin arka penceleri ise dumen islevini ustleniyor. Bu ayi suyun altinda iki dakika nefessiz kalabiliyorsa da fok baligi avlamakta son derece beceriksiz. Bu nedenle fokun su yuzeyine cikip nefes almasini beklemek icin buzulun uzerinde pusuya yatmak zorunda.

Asya filinin hortumu tuba gibi

Uzmanlara gore, kalin derili bu memelinin hortumu yakin zamandaki bir evrim urunu degil. 30 milyon yil once yasamis olan filin suda yuzen atasinda kuskusuz bu hortum suyun altinda nefes almasina yariyordu. Simdi de Asya fili sudayken kisa boynu nedeniyle nefes almak icin agzini suyun disina cikaramadigindan hortumu sayesinde soluklaniyor.



Dalgic kusu denizalti gibi

Bu kus 40 metre derinlige dalabiliyor. Sorguclu dalgic kusu su depolarini bosaltan denizaltilar gibi tuylerindeki hava miktarini azaltabiliyor ya da cogaltabiliyor. Kucuk kafasi ve ince boynu ilk basta kolaylikla basini daldirmasini sagliyor. Vucudunun cok arkasinda yer alan penceleri perdeli ve ayri parmaklara sahip, bu da onu diger yuzucu kuslardan ayiriyor. Cenevre golunde bu ozel fotografi ceken Nicolas Van Ingen 2005 yilinda Montier-en-Der uluslararasi hayvan ve doga fotograflari festivali juri odulunu kazandi.

Makak maymunu nefesini tutarak yengeci yakaliyor



Asya’nin tropikal ormanlarinin derinliklerinde 500 bin yil once dogmus olan yengec makagi bir maymun icin dusunulemeyecek bir ozellik edinerek denize uyum gosterdi. Bu maymun Endonezya, Filipinler ya da Malezya adalarinda yasiyor. Cok iyi yuzen bu makak denizin derinliklerine dalip nefesini tutarak yengec avliyor. Avladigi yengecleri yemeden once de tatli suya batirip kumunu temizliyor.

Yilan kuyrugunu kurek gibi kullaniyor

Deniz yilanlari 18 milyon yil once ortaya ciktilar. Karasal turlerden evrim gecirdiler. Yanal duz kuyruklarini kurek gibi kullanip ileriye dogru hamle yapiyorlar. Cok uzamis olan akcigerleri genis capli hava rezervlerine sahip. Bu surungenler karada yer degistiremiyorlar. Mercanlari dolasan zeytin yesili rengindeki bu deniz yilani dunyanin en zehirli yilanlarindan biri. Ancak karadaki kuzenleri olan kobralarin tersine saldirgan sayilmaz.

Kuzey Kutbu’nun Sicak Gecmisi

>

Kuzey Kutbu’nun Sicak Gecmisi


Kuzey Kutbu’nda arastirmalar duzenleyen bilim adamlari, bolgenin gizemli gecmisine dair onemli veriler elde ettiler. Zorlu doga kosullari nedeniyle arastirmalarin zorlukla yapildigi bolge, basariyla sonuclanan yeni arastirmalara gore tropik bir gecmise sahip. Verilere gore 55 milyon yil once Kuzey Kutbu’ndaki sicaklik degerleri ilik bir yaz gunune denk geliyor.



Bilim adamlari bir bolgenin gecmisine dair ipuclari elde etmek icin oncelikle yerin dibindeki kalintilari inceler. Kuzey Kutbu’nun gecmisi hakkinda elde yok denecek kadar az veri bulunmasinin nedeni ise bolgenin zorlu doga kosullarina sahip olmasi. Fakat son zamanlarda arastirmacilar guclu araclarla bolgede genis bir alani kapsayacak sekilde okyanusun dibinden onemli kalintilar cikarmayi basardilar.




Arctic Coring Expedition (ACEX) isimli bir proje dahilinde arastirmacilar tarafindan elde edilen ve incelenen bu fosil ve mineraller, bilim adamlarina gore, bolgede 55 milyon yil once ortalama yaz sicakliginin 24 santigrat derece oldugunu gosteriyor. Bu donemde, su yuzeyinde buzullarin bulunmadigi da ekleniyor. Bu deger, o donem icin daha once tahmin edilen mevsim modellerinin sundugu verilerden 10 derece daha fazla.



Bilim adamlari bu sicaklik artisini jeolojik hareketlenmelerden ziyade, kuresel boyutta ani atmosferik degisimlere bagliyor. Yurutulen tahminlere gore yer kabugundan fiskiran metan ve benzeri gazlarin atmosferde sera etkisi yarattigi uzerinden duruluyor.

Kuzey Kutbu Tropikmis

>
Yeryuzunde 55 milyon yil once dogal yollardan meydana gelen ani kuresel isinma sonucunda, Kuzey Kutbu’nda 23 derece sicaklikta yari-tropik bir iklim hakimdi. Bilim insanlarinin sasirtici bir diger iddiasi da, 55 milyon yil once palmiye agaclariyla dolu tropik bir cennet olsa da Kuzey Kutbu’nda muhtemelen insan kafasi buyuklugunde sivrisineklerin kol gezmis oldugu. Uzmanlar, dunyanin milyonlarca yil once, ‘dogal kuresel isinma’ sureci yasadigini, ancak 55 milyon yil oncesinde, sera etkisini hizlandiran ani bir karbondioksit yukselmesinin meydana geldigini belirtti.Arastirmayi yuruten uzmanlardan Rhode Island Universitesi profesoru Kathryn Moran, “Kutbun tropik iklim yasamis olmasi, Dunya’nin karbondioksidin en yuksek noktaya cikmasina karsi gelistirdigi bir reaksiyon olarak tanimlanabilir” diyor. Utrecht Universitesi’nden Henk Brinkhuis ise, “55 milyon yil once meydana gelenlerin, karbondioksidin bugunku seviyesinin 4 katina cikmasi halinde olabileceklerin bir simulasyonudur” diye konustu. Arastirmaya katilan bir diger bilim insani Yale Universitesi jeologu Mark Pagani, olaganustu doga kosullarinda insan kafasi buyuklugunde sineklerin ortaya ciktigini belirtiyor. Pagani, kutbu isitan ancak kuresel isinmanin, dogal yollarla meydana gelmis olmasinin bugunku kuresel isinmanin insan eliyle gerceklesmedigini savunanlara bir koz vermeyecegini vurgulayarak, “Zira iklimin her sekilde isindigi bir gezegende insanoglunu 55 milyon yil onceki gibi bir gelecek bekliyor” dedi. Soz kosunu termal degisimin nedeni henuz kesin olarak bilinmiyor olsa da, kita buyuklugundeki bir alanda agaclarin aniden yanmasi veya cok sayida volkan patlamasinin buna yol acmis olabilecegi belirtiliyor.

Cografyanin Bilinmeyenleri

>
*ABD’de Yellowstone’deki on bir gayzerden birine “eski sadik dost” denir. Cunku bu gayzer sasilacak bir duzenle, her altmis bes dakikada bir ve tam dort bucuk dakika sureyle, bir kaynar su ve buhar sutununu havaya fiskirtir. Her fiskirtmadan once davul gumburtusunu andiran boguk bir ugultu duyulur, sonra da kopuklu sular 50 metreye kadar fiskirir. Ayni parkta bulunan ve “dev” ismiyle anilan gayzerin fiskirma suresi ise bir saati asar. Ancak sulari 75 metreye kadar ulasan bu gayzer haftada bir kez fiskirir. Suyun icindeki minerallere bagli olarak zeminde olusan sari renkli cokelmis sari rengindeki kayaclardan dolayi “yellowstone” denilmektedir.

*Golf Stream akintisi, Meksika Korfezinden dogdugu icin Ingilizcede “korfez akintisi” anlamindaki bu isimle anilmistir. Genisligi 50 kilometreyi, derinligi 1000 metreyi bulan akintinin akis hizi saatte 4–5 kilometre civarindadir. Yaz kis hep sicak olan bu akinti Bati Avrupa kiyilarinin iliman bir iklime sahip olmasinda onemli bir etkiye sahiptir.

*ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Kaliforniya Colu “olum vadisi” olarak ta bilinir. Deniz seviyesinden 85 metre asagida bulunan bu mek�n ABD’nin kesfedilmesinden sonra altin arayicilarinin gozde mek�ni olmustur. “Altina hucum” devrinde altin bulmak icin yollara dusen maceracilarin cogu susuzluk, gunes carpmasi ve soguk nedeniyle olmustur. Bu nedenle bu bolgeye “olum vadisi” denilmistir.

*Dunyanin cekim kuvveti cisimleri kendine ceker. Bu nedenle uzaya gonderilen cisimlerin yercekiminin etkisinden kurtulmasi gerekir. Saatte 29.000 kilometre hizla giden bir roketten firlatilan bir uydu dunya cevresindeki yorungesine otururken, saatte 29.000 kilometreden daha dusuk hizla giden roket dunyanin cekim kuvvetten kurtulamaz ve dunyaya geri duser. Saatte 40.000 kilometre hizla giden bir roket ise dunyanin cekim kuvvetinden kurtuldugu icin uzaya gidebilir.

*Afrika kitasindaki volkanik Klimanjaro Dagi “isildayan dag” diye bilinir. Cunku genis ve issiz bir yaylanin ortasinda tek basina yukselir. Kalici kar ve buzla ortulu piril piril zirvesi kilometrelerce uzaktan secilir. Bu haliyle gozleri kamastirip, goreni buyulediginden bu dag yerli dilinde “isildayan dag” diye bilinir. Masai yerlileri ise bu dagi tanrinin evi ( ngai ngai ) olarak nitelendirir.

*ABD’nin gecmisini New York sehri kadar iyi simgeleyen baska bir sehir yoktur. New York 70 farkli ulustan olusur, dunyanin en buyuk zenci kentidir. Italya topraklari disinda kurulmus en buyuk Italya kentidir.1626 yilinda Hollandalilar tarafindan “Yeni Amsterdam” ismiyle kurulan kent daha sonra Ingiliz ve Italyanlarin eline gecmistir. Bu kentte yasayan Yahudi sayisi Israil devletindekine esittir.

*Izlandanin baskenti Reykjavik yerli dilinde “dumanli korfez” anlamina gelmektedir. Kentin cevresinde cok sayida gayzer bulundugundan yilin onemli kisminda kent dumanlar icerisindedir. Bu nedenle kente dumanli korfez anlamina gelen Reykjavik ismi verilmistir.

*Istanbul halici, bir boynuz gibi kivrildigi icin yabancilar tarafindan “altin boynuz” ( golden horn ) olarak ifade edilmektedir.

*Avrupa’nin kuzeyinden Asya’nin dogusuna kadar uzanan “tayga ormanlari” 8 milyon kilometrekarelik alani ile dunyanin en genis ormani olup, ekvatoral bolgenin yagmur ormanlarindan daha genis yer kaplar.

*Lut Golunde % 26’yi bulan tuzluluk nedeniyle insan hic kimildamadan ve de yuzmeden suyun ustunde durabilir.

*1020 yilinda Amerika’ya ulasan Vikingler, buradaki yerli halklarin kirmizi rengi cok sevdiklerini ve topraktan elde ettikleri boyalarla yuzlerini kirmiziya boyadiklarini gormuslerdi. Bu nedenle bu esmer derili insanlara “kizil adamlar”, “kizil derililer” ismini takmislardir.

*“Menderes” ismi Turkiye’nin Ege Bolgesindeki Buyuk Menderes Nehrinin cizdigi buklumlerden alinarak, cografya literaturune gecmistir.

*“Atlas” ismi dunyayi omuzlari ustunde tasidigi dusunulen mitolojik Yunan tanrisina binaen 1595’te Mercator’un yayinladigi dunya haritalari takimina verdigi isimdir.

*“Himalaya” ismi Sanskritcede “onun evi” ( him=onun, alaya=evi ) anlamina gelmektedir.

*“Nederland” Flamancada alcak ulke anlamina gelmektedir. Cunku Hollanda topraklarinin % 60’i denizin doldurulmasiyla kazanildigindan, ulkenin hicbir noktasinin yukseltisi 300 metreden fazla degildir. Hatta % 27’si deniz seviyesinin altindadir.

*Volkan ismi Italya’daki Sicilya Adasinin kuzeyinde yer alan Eloiata takimadalarinda bulunan “Vulcano” yanardagindan ( roma ates tanrisi Vulcanusa binaen ) gelmektedir.

*Havanin insan uzerine yaptigi itme kuvveti ( basinc ) hissedilemez, cunku insan vucudu da havayi ayni kuvvetle disari dogru itmektedir.

*Ham petrol aritma icin 400 �C’ye kadar isitilinca buhar haline donusur. Isitilan ham petrol buhar ayristirma kolonundan yukari dogru ciktikca sogur ve farkli sicakliklarda ayrisarak 340 �C’de mazot, 260 �C’de gazyagi, 180 �C’de benzin, 110 �C’de gaz elde edilir.

*Kalorifer petegi gibi isiticilarin pencerelerin altina konulmasinin nedeni, disaridan gelen soguk havayi isitmasidir.

*Dunyanin Gunesten aldigi enerji miktari, 100 milyonun uzerinde elektrik santralinin urettigi enerji miktarina esittir.

*Dogu Yarimkuredeki tropikal siklonlara “tayfun” denir. Cince taifung kelimesinden gelen bu sozcuk “buyuk ruzg�r” anlamina gelmektedir.

*“Everest Dagi” ismini, 1852’de ekibiyle buranin Dunyanin en yuksek dagi oldugunu kesfeden Ingiliz dagci Sir George Everest’ten almistir.

*Karayolu tasimaciliginda Turkiye 23.300 aracla birinci, Almanya 21.200 aracla ikinci, Ingiltere 12.400 aracla ucuncu, Fransa 10.900 aracla dorduncu sirayi alir.

*Irlanda iliman iklimin etkisinde oldugundan yil boyunca yagis alir. Bu nedenle surekli yesil cayirlarla kapli olup “zumrut ada” olarak nitelendirilir.

*Somurgecilik doneminde Portekiz’in baskenti Guney Amerika kitasindaki “Rio de Janerio”’idi.

*Dunya atmosferine bir gunde giren akanyildiz ( goktasi ) sayisi 75.000.000 civarindadir.

*Amazon Nehrinin ismi kadin savasci anlamindaki amazondan gelmektedir. 1541’de nehir boyunca yolculuk yapan Orellana adindaki bir Ispanyol gezgin, yolculugu boyunca pek cok kadin savasciyla carpistigindan nehre Yunan mitolojisinde kadin savasci anlamina gelen “Amazon” ismini vermistir.

*Orta Asya’daki Taklamakan Colunun ismi Cincede “giden gelmez” anlamindadir.

*ABD, Kanada sinirindaki Niagara Caglayani 29 Mart 1848’de buzlar Ontario irmaginin akisini engellediginden 30 saat sureyle akmamistir.

*Kanyon sozcugu Ispanyolca “boru” ya da “tup” anlamindaki cana sozcugunden gelir. Kanyon bir irmagin kayalari oyarak actigi derin, dik duvarli vadi anlamindadir. 1776’da Francisco Garces adli bir Ispanyol papaz kirmizi camurundan oturu bu nehre Ispanyolcada “kirmizi” anlamina gelen “Colorado” ismini vermistir. 1600 kilometre uzunlugundaki Colorado Kanyonuna “buyuk kanyon” ismi ise tek kollu cografyaci John Wesley Powell tarafindan konulmustur. Powell ve ekibi buyuk kanyonu 98 gunde asmis ve olumden zor kurtulmustur.

*“Karst” kelimesi, Hirvatistan’in kuzeybatisinda bulunan ve krs, kras=tas anlamina gelen yayladan alinmadir. Slavca bir kelime olup, bu tur arastirmalar once bu bolgede yapildigindan tum dunyada bu tur araziler icin “kars, karstik” sozcukleri kullanilmistir.

*Hortumlar o kadar gucludur ki kurbaga, balik ve kuslari yutup sonra bunlarin yagmur gibi dusmesine yol acabilir. 1978’de Ingiltere’de kaz, 1994 yilinda Avustralya’da olusan siddetli bir firtina sonucu yuzlerce tatli su baligi yagmistir.

*Cok yagis alan tropikal bolgelerde sel baskinlarindan korunmak icin evler yuksek direkler uzerine kurulur.

*Sahra colundeki “siroko” ruzg�ri buradaki kumlari kaldirarak uzak mesafelere tasinmasina neden olur. Bu durum uzak mesafelerde, ornegin Ingiltere ve Isvicre gibi ulkelerde kizil renkli kar ve yagmur yagislarina neden olmustur.

*Tropikler arasi disindaki bolgelerde yagislar genelde kar olarak baslar, alcaldikca isindigindan yagmura donusur.

*Kutuplarda yasayan hayvanlarin ( kutup ayisi, penguen, kutup tilkisi ) kalin ve yalitici yag ve tuy katmanlari sicagi iceride, dondurucu sogugu disarida tutmaya yarar. Bu nedenle dis ortama gore vucut sicakliklarinin degismemesi onlari asiri soguktan korur.

*Yeryuzundeki buzun % 99’u Antarktika Kitasi ve Gronland adasinda bulunur.

*909 m� /sn’lik yillik ortalama akimiyla Firat, Turkiye’nin en bol akimli nehri iken, Dicle 629 m� /sn’lik ortalama akimla ikinci siradadir.

*Cebelitarik adi; M.S 711’de bolgeden gecen Arap komutan Tarik Bin Ziyad’in ismine binaen yoredeki bir daga Cebel el Tarik “Tarik dagi” denilmistir. Bu isim sonralari Cebelitarik sekline donuserek ulkenin ismi haline gelmistir.

*Firat 127.000 km�’lik su toplama havzasiyla Turkiye’nin en genis havzali nehridir.

*Danimarka’nin baskenti “Kopenhag” sehrinin adi bu dilde tuccar limani anlamina gelen “kopenhavn” sozcugunden gelir.

*Faroe adalari; Danimarkacada “uzak adalar” anlamina gelmektedir.

*Ekvatoral bolgedeki “yagmur ormanlari” dunya yuzolcumunun % 10’nunu kaplamasina karsin, tum dunyadaki hayvan ve bitki turlerinin % 50-70’ini bunyesinde bulundurmaktadir.

*Trias devrinde Pangea adi verilen tek ve cok buyuk bir kita vardi. Kretase devrinde ise Pangea’nin bolunmesiyle yeni kitalar olusmustur.

*Kutup yasamina en iyi uyum saglayan hayvanlarin basinda Guney kutbunda yasayan imparator pengueni gelmektedir. Bu hayvanlar – 60 �C’de yumurtlamaktadir.

*Amerika’daki tornado ruzg�rlarinin hizi saatte 1000 kilometreyi bulmaktadir. ABD’de 1970 yilinda meydana gelen bir tornado 400.000 can almistir.

*Himalaya Daglarinin 4000 metre yuksekligindeki kesimlerinde sicaklik – 40 �C’ye kadar dustugunden sular 8 ay boyunca donar.

*Dunyanin en buyuk ekonomileri; ABD, Japonya, Almanya, Fransa, Ingiltere, Italya ve Kanada’dir.

*Norvec’in baskenti Stockholm cok sayida kanal ve kopruye sahip oldugu icin “kuzeyin Venedik’i” olarak nitelendirilir.

*“Ukrayna” Slavca sinir ulkesi anlamina gelmektedir.

*Arjantin’deki ucsuz bucaksiz otlaklarda ( pampalarda ) atlariyla suru cobanligi yapanlara “gaso”, Kuzey Amerika’da ayni sekilde suru cobanligi yapanlara ise “kovboy” denir.

*Kitalar mantodan hafif olduklari icin mantonun icine gomulmezler, aksine onun uzerinde bir gemi gibi yuzerler.

*5000 metre yukseklikte basinc azalmasi nedeniyle su 70 �C’de kaynar.

*Insanoglunun yerkabugunun iclerine dogru inebildigi en derin nokta 12.000 metredir. Rusya Federasyonundaki Kola Yarimadasinda jeolojik amacla yapilan kazilarda 12.000 metreye inilmistir. Gunde 11 metre yol alinabilen kazida 200 �C’lik sicakliga ulasilmistir.

*Mercanadalar, mercan denen cok kucuk deniz canlilarinin iskeletlerinin okyanus tabaninda ust ustte yigilmasiyla olusmustur. ( Maldiv Adalari )

*Galapagos Adalari ismini Ispanyolca kaplumbaga anlamina gelen “dev galapagos kaplumbagasindan” almistir.

*Hindu dininde Ganj Irmagi kutsal sayilir. Bu nedenle bu kutsal irmakta yikanilir.

*“Tsunami” Japoncada deprem dalgasi demektir. Bu dev dalgalarin hizi saatte 900 kilometreye ulasabilir. Derin denizde yuksekligi 1 metreden az olan bu dalgalar, karaya ulastiklarinda hizlari azalir, ancak yukseklikleri artarak 30–50 metreye kadar ulasabilir. Tsunamilerin % 90’i Buyuk Okyanusta ortaya cikar.

*Afrika’daki Victoria caglayanina Ingiliz k�sif David Livingstone kralice Victoria’nin adini vermistir. Bu caglayan sis tabakasi yaratarak buyuk bir gurultuyle asagiya dokuldugunden yerlilerce “gumburdeyen duman” diye bilinir.

*Bir yukseltinin dag olarak nitelendirilebilmesi icin cevresinden en az 600 metre yuksek olmasi gerekir.

*Dogal bitki ortusunun ciliz oldugu bolgelerde, nufusta seyrektir. Cunku bitki ortusunun ciliz oldugu yerlerde hayvan turleri de azalir ve insanlarin beslenmesi zorlasir.

*Asor adalari Atlas Okyanusunda yer alan volkanik ve daglik adalardir. Portekizliler 1432’de bu adalara ayak bastiklarinda yirtici kuslarin bollugundan dolayi Portekizcede akbaba anlamina gelen “acores” ismini vermislerdir.

*Eskimolar kendilerine inuit yani “insan” derler. En cetin cevre kosullarina uyum saglayan Eskimolar ren geyigi, ( tareninuit ) balina, ( nuuninuit ) fok baligi ve kutup ayisi avlayarak gecinirler. Igloo adi verilen buzdan evlerde yasayan ve azla yetinen bir halk olan Eskimolar ne yetkili makam tanirlar, ne de surekli bir yere yerlesirler. Kulturlerinde kar ve sogugun etkisi buyuktur.

*Italya sinirlari icinde yer alan 62 km�’lik San Marino, turizm ve posta pulu saticiligiyla gecinen kucuk bir ulkedir. San Marino’da caddelerde otomobil ve motorlu tasitla dolasmak yasaktir.

*Halley kuyruklu yildizini Ingiliz bilim adami Edmund Halley bulmustur.

*1976’da Richter olcegiyle Cin’in Hebei bolgesinde meydana gelen 7,7 buyuklugundeki deprem 800.000 insanin olumune neden olmustur.

*Irlanda’nin kuzeyinde 4000’i asan sogumus bazalt sutunundan olusan arazi devler kaldirimi olarak nitelendirilir. Yorede “zafer yolu”kalintisi olarak bilinen bu taslar aslinda yanardag lavlarinin paralel kenarli buyuk prizmalar seklinde hizla sogumasiyla olusmustur.

*Fransiz Rivierasi “Cote d’Azur’a” denizinin mavi sularindan dolayi “mavi kiyi” anlamina gelen bu isim verilmistir.

*ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Yosemite Parkta bulunan dev agaclara; uzun omurleri ve koca govdelerinden dolayi Kizilderili Cherokees kabilesinin buyuk sefi, dev yapili “See-Quayah’in” adina binaen “Sekoya” adi verilmistir.

*Richter olcegine gore 8,6 buyuklugunde ki bir deprem, 100 hidrojen bombasinin gucune esittir.

*Okaliptus agaclarinin boylari 150 metreyi asar. Bu agacin yassi yapraklari eksenleri kuzey-guney dogrultusunu aldigindan gunesin kavurucu sicagindan korunur. Bu nedenle bu agaclara Yunancada “koruyucu” anlamina gelen okaliptus adi verilmistir.

*Turkiye’deki en iyi cevizler; Bursa, Kastamonu, Bolu, Tokat, Izmit-Karamursel, Ankara-Kizilcahamam ve Yalova’da yetisir.

*Alaska’da 3 milyona yakin gol vardir ve tamamina yakini buzul asindirmasiyla olusmustur.

*Simdilerde bir Jeep markasi olan “Cherokee”ismi Kizilderililerden alinmistir. Amerika isgali sirasinda bir Kizilderili kabilesi olan “Cherokeeler” batiya gitmeyi reddeder ve Carolina’da bulunan Dumanli Daglara saklanir. Bu nedenle bir dag araci olan jeepe “cherokee” ismi verilir.

*Gokkusaginin sonu yoktur. Gokkusagi aslinda tam bir cember bicimindedir. Ancak insanlar sinirli bir uzakligi, yani ufka kadar olan uzakligi gorebildigi icin ancak bu cemberin sinirli bir bolumunu gorebilir.

*Tsunami karaya ulastiginda, genellikle ilk once korfezdeki butun sular bosalir.

*Komur petrol, dogal gaz gibi enerji kaynaklarina organik kokenli olmalari nedeniyle “ fosil yakit” denir.

*Avustralya’daki buyuk set kayaliklari ve cevresinde deniz yasami cok cesitlilik gosterir. Bu kayaliklarda 400 mercan, 215 kus ve 1500’den fazla balik cesidi yasar.

*Uc kucuk gemi ve cogu kurek mahk�mu olan bir avuc tayfa ile ciktigi uzun ve tehlikeli yolculuk sonrasi Antik Adalarina ulasan Kristof Kolomb, Hindistan’in bati kiyilarina ulastigini sanmis ve buraya uzun sure “Bati Hint Adalari” denilmistir. Floransali Amerigo Vespuci 1497’de yaptigi ilk yolculugunda buyuk bir kita bulmustur. Vespuci bu kitadan “yenidunya” ( Mundus Novus ) diye bahsetmistir. Alman cografyaci Martin Waldseemuller 1507 yilinda yaptigi atlasta, bu yeni kitaya Amerigo Vespucinin anisina “Amerika” adini vermistir.

*Kahve, dunya ticaretinde petrolden sonra ikinci sirayi alir.

*ABD’nin Florida eyaletinde bulunan 13.000 km�’lik Everglades batakligi milli park ilan edilmistir.

*Asya kitasi ismini Anadolu topraklarindan almistir. Eski caglarda Turkiye’nin Ege Bolgesi “Assuva” sonra “Asu” olarak taniniyordu. Gunesin dogdugu ulke anlamina gelen bu isim sonradan degiserek “Asya”ya donusmustur.

*Afrika’nin ozellikle ic kisimlari 20 yuzyila kadar yeterince taninmadigindan kitaya “karanlik kita” denilmistir.

*Dunya ekvatorda saniyede 467 metre hizla donerken, gunes cevresinde ise saniyede 30 kilometre hizla doner.

*Asya, 62.000 kilometre ile dunyanin en uzun kiyilara sahip kitasi iken, Kuzey Amerika kitasi 60.000 kilometre ile ikincidir.

*Sabun yapiminda zeytin, hurma, yer fistigi, aycicegi, soya yagi, pamuk cekirdegi ile sigir ve koyun ic yaglari kullanilir.

*Antarktika en soguk, en ruzg�rli ve yuksek kitadir. Bu kitada yaz devresi kabul edilen ocak ayinda ortalama sicaklik -30�C’dir. Bu kitada -89,2 �C ile dunyadaki en dusuk sicaklik olculmustur. Kita tamamen buzlarla kaplidir, buzullarin kalinligi yer yer 5 kilometreyi bulur. Dunyadaki buzun buyuk kismi, tatli su kaynaklarinin buyuk kismi bu kitadadir.

*Domatesin anavatani Guney Amerika olup, ismi Aztek yerlilerinin dilindeki “tomatl” sozcugunden gelir.

*Kanada’da yaygin olarak yetisen akca agactan seker elde edilir.

*Bir icecek olan “cola” ismi tropikal bolgelerde yetisen kola bitkisinden gelmektedir. Bu bitki kolali iceceklere tat vermek icin kullanilmistir.

*Rusya Federasyonundaki butun irmaklarin Baykal golunu doldurmasi icin bir yil akmasi gerekir. Dunya tatli su varliginin % 20’ye yakini buradadir.

*Yerlesilebilen kitalar icinde col olmayan tek kita Avrupa’dir.

*Cemre kor ates anlamindadir. Ilkbaharin gelmesiyle gunesin once topragi, sonra suyu, sonra havayi isittigi dusunulur.

*Kolombiya adini Kristof Kolomb’dan almistir.

*Dunyada en cok yetistirilen meyve elmadir.

*Mezopotamya ismi eski Yunancada “mesos = ara, orta” ve” potamos = nehir” sozcuklerinden turemis olup iki nehir arasi anlamindadir. Gunumuzde Firat ve Dicle nehirleri arasinda kalan verimli topraklara Mezopotamya denilmektedir.

*Dunyanin deniz seviyesinden en alcakta yer alan golu – 395 metre ile Lut Goludur.

*Maldivler Cumhuriyeti’nin en yuksek noktasinin denizden yuksekligi 2,4 metredir.

*Vatikan 1.000 kisi ile dunyanin en az nufuslu ulkesidir.

*Sili'de ki Atacama colune 100 yil boyunca hic yagmur yagmamistir.

*And Daglarindan dogup Brezilya' da denize ulasan Amazon Nehri agiz kesimindeki 150.000 m�/sn’ lik su miktari ile dunyanin en bol akimli nehridir.

*Dunyanin en buyuk adasi 2.186.000 km�’ lik yuzolcumu ile Gronland'dir.

*142.880 km�’ lik ekvatoral capi ile Jupiter en buyuk gezegendir.

*ABD-Kanada sinirinda yer alan Superior 82.098 km�’ lik yuzolcumuyle dunyanin en buyuk goludur.

*Dunyanin en buyuk kitasi 44.387.000 km�' lik yuzolcumu ile Asya’dir.

*Dunyanin en siddetli volkanik patlamasi, 27 Agustos 1883 tarihinde Endonezya’nin Krakatoa adasinda meydana gelmistir. En guclu hidrojen bombasi patlamasindan 26 kez daha guclu olan bu patlamada 38.380 kisi yasamini yitirmis, firlayan kayalar 55 kilometre yuksege cikmis, patlama sesi 5.000 kilometre uzaktan duyulmustur.

*Rusya Federasyonu 17.400.000 km�' lik yuzolcumu ile dunyanin en buyuk ulkesidir.

*Dunyanin en buyuk yarimadasi 3.250.000 km�’ lik yuzolcumu ile Arabistan’dir.

*Pasifik Okyanusundaki Mariana ( Challenger ) cukurunun derinligi 11.033 metredir. Yarim kiloluk bir demir top bu cukurun uzerinde suya birakildiginda dibe yaklasik 63 dakikada varabilir.

*Kazakistan’daki Baykal Golu 1.940 metre ile dunyanin en derin goludur.

*Dunyadaki en dusuk sicaklik, 21 Temmuz 1983 gunu Antarktika Vostok' da -89,2�C olarak olculmustur.

*33 milyonluk nufusu ile Japonya'nin baskenti Tokyo dunyanin en kalabalik nufuslu kentidir.

*Cin 1.234.000.000 ile dunyanin en kalabalik nufuslu ulkesidir.

*10.8 kilometrelik genisligiyle L�os’taki Khone dunyanin en genis caglayanidir.

*7.045.000 km�’ lik alani ve 15.000 kolu ile Amazon Dunyanin en genis havzali nehridir.

*Dunyanin en buyuk volkanik krateri 117 kilometrelik cevre uzunlugu ile Japonya' da ki Aso yanardagindadir.

*41� guney enleminde yer alan Yeni Zelanda'nin baskenti Wellington dunyada en guneyde yer alan baskenttir.

*Gunes cevresinde saatte 172.248 kilometrelik hizla donen Merkur en hizli gezegendir.

*64� kuzey enleminde yer alan Izlanda'nin baskenti Reyjkavik Dunyada en kuzeyde yer alan baskenttir.

*Rusya Federasyonun 73� kuzey enlemindeki Dikson limani dunyanin en kuzeydeki sehridir.

*3.000 km�’ lik Ekvatoral capi ile Pluton en kucuk gezegendir.

*Dunyanin en kucuk kitasi 7.686.000 km�' lik yuzolcumu ile Avustralya'dir.

*Vatikan 0,44 km�’ lik yuzolcumu ile dunyanin en kucuk ulkesidir.

*462�C’ lik yuzey isisi ile Venus en sicak gezegendir.

*—220 �C’ lik yuzey isisi ile Pluton en soguk gezegendir.

*Israil-Urdun arasinda yer alan Lut Golu dunyanin en tuzlu goludur.

*Rusya Federasyonu ile Japonya arasinda yer alanTatar Bogazi 800 kilometrelik uzunluguyla dunyanin en uzun bogazidir.

*ABD’nin Kentucky bolgesindeki Flint Mamoth magarasinin uzunlugu 345 kilometredir.

*Burundi’ de dogup Misir’ da Akdeniz’ e ulasan Nil 6.695 kilometre ile Dunyanin en uzun nehridir.

*Venus 41.360.000 kilometre ile dunyaya en yakin gezegendir.

*Bolivya’nin La Paz sehri 3.631 metre ile dunyanin en yuksekte yer alan baskentidir.

*979 metre ile Venezuella’daki Angel, Dunyanin en yuksek caglayanidir.

*Tibet-Nepal sinirinda ki Himalaya siradaglari uzerinde yer alan Everest Tepesi 8.848 metrelik zirvesiyle dunyanin en yuksek dagidir.

*1971 yilinda Japonya' nin Ishigaki adasi kiyilarinda olculen 85 metre yuksekligindeki deprem dalgasi dunyadaki en yuksek dalgadir.

*Dunyadaki en yuksek sicaklik 13 Eylul 1922' de Libya El Aziziye' de 58�C olarak olculmustur.

*Hindistan’ da Tibet sinirina yakin Basisi kenti 5.988 metrelik yukseltisiyle dunyanin en yuksekteki sehridir.

*Hindistan’da Himalaya Daglarinin eteklerinde yer alan Cerapunci yoresi 1860–1861 yillari arasindaki bir yillik surede 26.460 mm yagis almistir.

*4.360 saatlik yillik guneslenme suresi ile Dogu Sahra dunyanin en cok guneslenen yeridir.

*Havaideki Kauai Yoresi, yilda 350 gun boyunca dusen yagisla dunyanin en yagisli yeridir.

*Endonezya’nin Java adasindaki Bogor, 322 gunluk sure ile dunyanin en cok gok gurultusu olan yoresidir.

*Etiyopya’daki Dallal 34,4 �C’lik yillik sicaklik ortalamasi ile dunyanin en sicak yeridir.

*78� guney enlemi Antarktika’daki Polus Nedostupnosti – 57,8� C’ lik yillik sicaklik ortalamasi ile dunyanin en soguk yeridir.

*Lesotho' nun en alcak noktasi deniz seviyesinden 1.380 metre yuksekliktedir.

*And Daglarinin Peru - Bolivya sinirlari arasindaki bolgede 3.811 metrede bulunan Titikaka dunyanin en yuksekteki goludur.

*Kutup bolgelerindeki kar ve buzlar sahip olduklari beyaz ortu nedeniyle gunesten yeryuzune ulasan isinlarin % 90’nini geriye yansitarak, bu bolgelerde sicakliklarin dusuk olmasinda etkili olurlar.

*Deterjan kelimesi Latincede temizleme anlamindaki “detergere” den gelir.

*Deniz duzeyinden yaklasik 8 kilometre yuksekte olan Everest Daginin zirvesindeki hava basinci, deniz seviyesindekinin yaklasik % 30’ u kadardir.

*30 kilometre yukseltideki stratosfer katmaninda esen ruzg�rlarin hizi saatte 300 kilometreyi bulur.

*Atmosferin sicakligi 180 km yuksekte 395 �C’ye, 320 kilometre yukseklikte ise 700 �C’ye ulasir.

*Irmaklar her yil yaklasik 2 milyar madensel tuzu denizlere tasimaktadir.

*Guney Fransa’da “vent tu midi” denen sicak ve nemli ruzg�r bas agrilari, sara, astim nobetleri ve kucuk ateslenmelere neden olmaktadir.

*Luletasi, bosluklu ve hafif oldugundan, suda yuzer. Bu nedenle halk arasinda “denizkopugu” diye bilinir.

*Seluloz, bitkilerde hucre yapisinin cogunlugunu olusturan ve k�git yapimi, yapay yaprak uretimi ile bazi patlayici maddelerin uretiminde de kullanilan k�git hamurudur.

*Izlanda’da nufusun % 67’si evlerinde jeotermal enerji kullanmaktadir.

*Portland cimentosunun % 78’i kirectasi, % 20’si kil tasi, % 2’si ise diger katki maddelerinden olusur.

*Kristof Kolombun Amerika kitasinda karaya ilk ayak bastigi yer “Watling Adasi” dir.

*Norvec yillik enerji uretiminin %96’sini, Zaire %95’ini, Sri Lanka ( Seylan ) %90’nini, Brezilya %85’ini, Isvicre %75’ini, Kanada ise %65’ini hidroelektrikten saglamaktadir.

*Ortacagda Afrika kiyilarini dolasan Normonlarin gorduklerini soyledikleri “yabanil insanlar” aslinda goril maymunlaridir.

*Bartelmi Diaz ve ekibi 1847 yilinda ulastigi Guney Afrika’nin uc noktasina firtina ve dalgalar nedeniyle “Firtinalar Burnu anlamina gelen Cabo Tarmentoso ” adini vermistir. Ancak sonralari Portekiz krali buraya “Firtinalar Burnu” denilirse, buradan Hindistan’a ulasmaya calisacak kaptan ve tayfalarin korkacagini ileri surerek buranin ismini “Umit Burnu anlamindaki Cabo Bao Esperanco” olarak degistirmistir.Guney Afrika’nin Kap sehri de ismini buradan almistir.

*1497’de Hindistan’a ulasmak icin yola cikan Vasco do Gama Guney Afrikada yilbasi gunu onunden gectigi yere “dogum gunu” anlamina gelen “Natal” ismini vermistir.

*Dunyada milli park olarak ilan edilen ilk yer ABD’de 1872’de olusturulan “Yellowstone Milli Parkidir”.

*Hawaii Adalari, Meksika Korfezi, Karayipler Denizi Kiyilari, ( Kuba, Antil Adalari, Florida ) ile Avustralya kiyilari dunyada sorf sporunun en yogun yapildigi yerlerdir.

*Genelde yaz sicaklik ortalamasi 10�C’den dusuk olan bolgeler ile yillik yagis tutari 400 mm’den az olan bolgelerde agacin yetismesi cok zordur.

*L�teks, ( kaucuk ) ciklet, ( sitma agacindan ) recine, ( cam, koknar, ladin ) sakiz, tanen, ( dericilikte kullanilir ) mantar, cesitli yaglar ile ilac maddeleri ormanlardan elde edilen urunlerdir.

*Hindistan’a gitmek uzere yola cikan Magellan ve ekibi Guney Amerikanin firtinali guney ucunu, bugunku adiyla “Magellan Bogazinin” firtinali ve tehlikeli sularini astiktan sonra, oteki tarafta ki sakin okyanusu gorunce, buraya “sakin deniz” anlamina gelen “Pasifik Okyanusu” adini vermistir.

*Norvec’teki Narvik ve Bergen, Rusya Federasyonundaki Arhangelsk ve Vladivostok ile Ingiltere’deki Hull ve Grimsby liman sehirlerinin gelismesinde balikcilik onemli rol oynamistir.

*Bir ton seker elde etmek icin 40–50 ton, bir ton k�git uretebilmek icin 170 ton, bir ton celik elde etmek icin ( sogutma suyu olarak ) 300 bin ton, bir ton deriyi islemek icin 10 ton kullanma suyuna ihtiyac vardir.

*Dunyada sunger avciliginin en fazla oldugu bolgeler; Bahama Adalari, Florida Kiyilari, Avustralya’nin dogu kiyilari, Akdeniz de Sicilya, Korsika ve Sardunya adalari ile Ege adalari ve Bodrum kiyilaridir.

*Balinalarin kafa kemiklerinden cikarilan ispermecet yagi, kozmetik ve ilac endustrisinde ( guzel kokan banyo sabunlari, dudak rujlari, krem ve merhemler gibi ) kullanilir.

*Okaliptus agaclari cok su tukettigi icin, bataklik bolgeleri kurutmada bu agaclardan yararlanilir. Yapraklarindan ise “okaliptol” adli mikrop oldurucu ilac elde edilir.

*Patates, misir, domates ve tutun gibi tarim urunleri Kizilderililerin insanliga armaganidir.

*Kum colleri, dunya karalarinin % 14’unu kaplar.

*Eskimolar soguktan korunmak icin, vucutlarina hayvan yagi surer ve kalin kurkler giyerler.

*Ispanyadaki Costa Brava; Vahsi kiyi, Costa Dorado ise Altin kiyi anlamina gelmektedir.

*Mandalina, portakal ve limon kabuklarindan kolonya ve esans uretiminde yararlanilir.

*“Metre” yer boylaminin dortte birinin on milyonda biridir. XVI. Louis doneminde kararlastirilan bu yeni uzunluk birimini dogru tanimlayabilme isi bir hayli zahmetle yapilmistir. Cunku bunun icin boylamin bir kisminin olculmesi gerekmistir. Gokbilimci J.B.Delambreda ile P.Mechain ikilisi, biri Fransadan digeri Ispanyadan hareket ederek, birkac bin astronomik ve jeodezik gozlemde bulunmus ve 7 yilin sonunda bulusmuslardir. Boylece ornek metre “etalon” bulunmustur.

*Anadolu kelimesinin Yunanca “gunesin dogusu, dogu memleketi” anlamindaki Anatolos’dan geldigi sanilmaktadir.

*Civa sivi olarak bulunan tek metaldir.

*Dunyanin en buyuk teleskopu Kuzey Kafkasya’daki Zelenchkayada kurulmus olup 600 santimlik aynaya sahiptir.

*Genelde yillik yagis miktari 200 milimetreden az olan yerler col olarak nitelendirilir.

*Yenilebilir yaglarin onemli bir kismi; zeytin, aycicegi, soya, misir, yerfistigi, pamuk, kolza, hindistancevizi ve findiktan elde edilir.

*Kahve bitkisi, yillik ortalama sicakligin 21�C oldugu iliman iklimlerde yetistirilebilir ve en iyi urun deniz duzeyinden 600–2000 metre yukseklikteki ekim alanlarindan alinir.

*Tokyo ismi Japoncada “dogu baskenti” ( to=dogu, kyo=baskent ) anlamina gelmektedir.

*Buyuk Sahra Colu 8.600.000 km�’ lik yuzolcumuyle ABD kadar yer kaplar. Sahra sozcugu Arapcadaki “sahara” sozcugunden gelme olup col anlamindadir.

*Petrol kelimesi Latince “petra: kaya” ve “oleum: yag” sozcuklerinden turemistir.

*Cam yapiminda saf silisyum kumu kullanilir. Camda kullanilan demir ve bakir cama yesil renk verirken, bakir oksit ve kobalt mavi, selenyum ve bakir oksit ise kirmizi renk verir. Turkiye’de cam yapiminda kullanilan silisyum kumu Kapi dag Yarimadasi, Istanbul’un Karadeniz kiyilari, Yalova kiyilari ile Sinop Yarimadasindan saglanir.

*Amerikan bagimsizlik savasindan sonra, 1790’da yeni baskentin Potomac Irmagi kiyisinda kurulmasi benimsenmis ve yer secimi ABD’nin ilk baskani George Washington’a birakilmistir. Kentin kurulusunu denetleyen komisyon kente “Amerikan bagimsizlik savasinda oynadigi rolle ulkenin kurucusu olarak kabul edilen George Washington’un anisina” Washington ismini vermistir. Boylece 1800 yilinda federal yonetim Philadelphia’dan Washington’a tasinmistir. Cografi acidan kopuk ve uzak olusu nedeniyle onceleri “yaban kent” olarak anilan Washington 1812’den sonra Amerika halkinca baskent olarak benimsenmistir.

*Yeni Zelanda ve Avustralya dunyanin en buyuk yun ureticileri olup, dunyadaki toplam yun uretiminin % 40’ini karsilarlar.

*Litosferdeki litho sozcugu Yunancada “tas”, hidrosferdeki hidro sozcugu ise Yunancada “su” anlamina gelmektedir.

*Merinos koyunu dunyanin en kaliteli yunune sahip olup anavatani Ispanya’dir.

*Kongo Nehri ve kollarini kapsadigi icin Kongo ismi ile anilan ulkeye 1971 yilinda “irmak” anlamina gelen “nzadi” sozcugunden gelme “Zaire” ismi verilmistir.

*Atlas Okyanusundaki Kucuk Antil adalarina dogu-kuzeydogu yonunden bati-guneybati yonune dogru surekli esen alize ruzg�rlari nedeniyle “ruzg�r alti adalari” denir.

*Pasifik Okyanusunda bulunanYeni Gine’ye, 1945’te buraya ayak basan Ispanyol Inigo Ortiz de Retes, buradaki yerli halki Afrika zencilerine benzettiginden bu adaya Afrika kitasindaki Gine’ye binaen, “Yeni Gine” ismini vermistir.

*Dunya yuzeyinin %12’si buzullarla kaplidir.

*“Tayland” sozcugu Tayland dilinde ozgur insanlar ulkesi anlamina gelmektedir.

*Kristof Kolomb 1502 yilinda Amerika kitasina yaptigi son yolculugunda Honduras’a “deniz derinlikleri” anlamina gelen ismi vermistir.

*Elverisli jeopolitik konumu nedeniyle Simon Bolivar Panamayi “evrenin kalbi” olarak nitelemistir.

*Ustunde bulunan kar ve buz ortusunden dolayi, Antarktika “beyaz col” olarak bilinir.

*400 kilometrelik uzunlugu ile Antarktika’daki Lambert Buzulu dunyadaki en uzun buzuldur.

*Tasmanya ve Tasman Denizinin ismi yoreyi kesfeden Hollandali denizci “Abel Tasman”dan gelmektedir

*Kuzey kutup dairesi uzerinde kalan bolgeye “arktika” denir.

*Avustralya, Yeni Zelanda ve Pasifik Okyanusundaki cok sayida adadan olusan kitaya “Okyanusya” denir.

*Avrupalilarin Brezilya topraklari ile tanismasi tesadufen olmustur. Portekizli denizci Alvares Cabral, yelkenli gemileriyle Umit Burnunu dolasip Hindistan’a gitmeyi amaclarken ruzg�rsiz Gine Korfezine girmemek icin, gerektiginden fazla batiya acilinca, Brezilya kiyilarina ulasmistir. Portekiz hemen bu topraklar uzerinde hak iddia ederek buraya “Terra da Santa Cruz=kutsal hac topraklari” ismini vermistir. Brezilya ismi ise daha sonralari, bu bolgede cok rastlanan ve kirmizi boya yapiminda kullanilan “pau-brasil” agacindan dolayi verilmistir.

*Ispanyolcada ova-duzluk anlamina gelen “pampalar” Arjantinde 760.000 km�’lik bir alan kaplar ki bu Turkiye’nin yuzolcumune yakindir. Genis, serin, sulak ve agacsiz olan pampalar hayvancilik icin uygun ortam olustururlar.

*Aborjinlerin golgeli yer anlamina gelen uluru ismini verdikleri Ayers Kayasi Avustralya’nin simgelerinden biridir. 384 metrelik yuksekligi ve 3,6 kilometrelik uzunlugu ile dunyanin tek blok halindeki en buyuk kayasidir. Ayers Kayasi Aborjinlerce kutsal kabul edildiginden tirmanmak gunah sayilmaktadir.

*Venezuella adi Ispanyolca kucuk Venedik anlamina gelir. Petrol uretiminde calismak uzere aldigi yogun goc nedeniyle “gocmenler ulkesi” olarak bilinir.

*Surinam adini 14. yuzyila kadar bu topraklarda yasayan “surinenlerden” almistir. Hollanda 1667 yilinda somurgesi durumundaki New Amsterdam’i ( bugunku New York sehrini ) Ingiltere’ye vererek karsiliginda Surinam’i almistir.

*Anayurdu Amerikanin tropikal kesimleri olan kapok agacinin liflerinden; yatak, yorgan, uyku tulumu, yastik ve can simidi yapilir.

*1549 yilindan 1763 yilina kadar Brezilya’nin baskenti eski ismi Bahia olan Atlas Okyanusu kiyisindaki Salvador’du

*Macellan dunya cevresindeki turunda Amerika kitasinin guneyinden gecerek Hindistan’a varmaya calisirken gectikleri bogaza ates ulkesi anlamina gelen “tierra del fuego” ismini vermistir. Cunku bu soguk bolgenin insanlari bazen isinmak, bazen de baliklari cekmek icin kiyi boyunca ates yakiyordu.

*Kizil Erik M.S 985’te ( Kristof Kolomb’dan 500 yil once ) buzlarla kapli bir karanin en guney noktasina ulasmis ve buraya gocmenleri kolaylikla cekebilmek icin Norvec dilinde yesil anlamina gelen “Greenland” adini koymustur. Bu isim daha sonralari Gronland’a donusmustur.

*Palmiye yapraklarindaki liflerden sicim, kurutulmus yapraklarindan hasir yaygi, paravana yapilir. Yapraklarinin arasindaki kalin damardan sepet orulur. Tomurcuklari cok lezzetli sebze yerine gecer. Ozsuyundan palmiye sarabi, meyvesinden palmiye yagi, cekirdeginden ise sabun elde edilir.

*Dunyada en fazla kara komsusuna sahip ulkeler sunlardir; Cin ve Rusya Federasyonu 14, Brezilya 10, Kongo, Sudan ve Almanya 9, Turkiye, Avusturya, Fransa, Zambiya ve Tanzanya ise 8 ulke ile kara siniri komsusudur.

*Bolivya, ismini aslinda bir Ispanyol olan ve Ekvador, Bolivya, Kolombiya, Panama, Peru ve Venezuella gibi ulkelerin bagimsizlik savasinda onderlik yapan Venezuellali Simon Bolivar’dan almistir.

*Ekvator cizgisi; Ekvador, Kolombiya, Brezilya, Gabon, Kongo, Uganda, Kenya, Somali, Maldivler, Endonezya ve Kiribati gibi ulkelerin topraklarindan gecer.

*Baslangic meridyeni; Ingiltere, Fransa, Ispanya, Cezayir, Mali, Burkino Faso, Gana ve Togo gibi ulkelerin topraklarindan gecer.

*“Cezayir” Arapcada ada demektir. Ismini Akdeniz’deki kucuk bir adadan almistir

*Fas, Cezayir ve Tunus’a Afrika kitasinin batisinda yer almalari nedeniyle “magrip=gunbatisi” ulkeleri denir.

*Kosta Rica, Ispanyolcada “zengin kiyi” anlamina gelmektedir.

*Guatemala, Aztek dilinde “agaclar ulkesi” anlamina gelmektedir.

*Brezilyanin dogu kesimindeki kurak ic bolgelerde seyrek, bodur, kurakliga dayanikli ve dikenli yapilariyla belirginlesen fundaliklara sahip bitki ortusune “caatinga=beyaz ormanlar” adi verilir.

*Gittikce dusen bir atmosfer basinci, ruzg�r ve cogu kez de yagmur geldigine isarettir. Artis gosteren bir atmosfer basinci ise guzel bir havanin gelecegine isarettir.

*Dunyada ilk petrol kuyusu 1859’da ABD’nin Pensilviana eyaletindeki Titusville’de acilmistir. Bu kuyuda bir gunde 25 varil petrol ( 1 varil=185 litre ) elde ediliyordu.

*Gozluk cami; kum, bor trioksit, potas, demir ve soda, pencere cami; kum, soda, kirec, magnezyum oksit, aluminyum oksit, sise cami; kum, soda, kirec, aluminyum oksit, kristal cam; kum, kursun oksit ve sodadan yapilir.

*Amonyak, kok komuru, katran, ilaclar, boyalar, patlayici maddeler, parfumler, antiseptikler ve plastikler taskomurunden elde edilir.

*Kanguru isminin Avustralya’ya ilk ayak basan beyazlarin bu ziplayan hayvani gorduklerinde yerlilere; nedir bu hayvan? diye sormalari ve yerlilerin “kangaroo = ne dedigini anlamiyorum!” cevabini vermelerinden geldigi sanilmaktadir.

*Belcika ( Be ), Nederland = Hollanda ( Ne ), ve Luksemburg ( Luks ) gibi ulkelerin ucu “ Beneluks ulkeleri” olarak nitelendirilir.

*Los; Almanca “lose = gevsek” anlamindadir. Cok kucuk mil tanelerinden meydana gelen soluk, sari renkli toprak collerde ( 23� - 55� ) yaygin olarak gorulur.

*“Mangrov” tropikal kusakta, guclu gelgitlere acik koy, delta ve lagun gibi tatli ve tuzlu sularin birbirine karistigi batakliklarda gorulen sik ormanlara verilen isimdir.

*Fayansi ilk yapanlar Babillilerdir. Ortacagda Araplar fayans yapma teknigini Avrupa’ya tasimislardir. Ozellikle Italya’da buyuk ilgi goren fayans ozellikle 1400’lu yillarda en buyuk uretim merkezi olan “Faenza”nin adiyla anilir olmustur.

*Blue jeani 1873’te batiyi kesfe cikan Oscar Lewis Strauss bulmustur. Bu pantolonlar baslangicta cadir bezi diye bilinen mavi ketenden hazirlaniyordu. Jean sozcugu ( cin ) ilk kez 1967’de kullanilmistir ve bu isim Cenova’dan gelmektedir. Cunku bu pamuklu kumas Cenova’da dokunmaktaydi.

*Hashas ismi, Hasan Sabah’tan gelmektedir. Hashasin = hashascilar mezhebinin kurucusu olan Hasan Sabah hashas sakizi, afyonun insan iradesini nasil zayiflattigini gormus ve mezhebine girenlere hashas vererek cesitli cinayetler islettirmistir.

*Karabiberin en cok uretildigi yerler; Hindistan, Malezya ve Endonezya’dir.

*1847’de Ingiliz Mercer, pamuk ipligini bir sudkostik eriyiginin icine batirarak yeni bir iplik elde etti ve bu yeni iplige “ merserize” adini verdi.

*1822 yilinda Fransiz mineraloji uzmani Pierre Berthier, Provanca bolgesinin “ baux” kentinde bir maden bularak buna “boksit” adini vermistir. 1854’te Fransiz kimyaci Saint- Claire Devill bu madeni klorurle indirgeyerek asil aluminyumu elde etti.

*Pamuk bitkisinin gelisip urun vermesi icin 200 gun, misir bitkisinin gelisip urun vermesi icin ise 150 gun sicakligin O�C’nin uzerinde olmasi gerekir.

*Bir bolgede gunluk en yuksek sicakligin 30�C’nin uzerine ciktigi gun “tropik gun”, gunluk en yuksek sicakligin 25�C’nin uzerine ciktigi gun “yaz gunu”, gunluk en dusuk sicakligin 0�C’nin ustune hic cikmadigi gun ise “ kis” gunu olarak kabul edilir.

*Cernezyom, Rus dilinde cern = kara renkli, ezyom = toprak sozcuklerinden gelmedir.Uzun boylu cayir bitki ortusu altinda olusan koyu renkli toprak organik madde bakimindan oldukca zengindir.

*1998 yilina kadar Everest zirvesine cikmaya calisan 918 kisiden 146’si olmustur.

*Atmosfer sozcugu Yunanca “atmos = nefes, sphere = kure” kelimelerinden gelmektedir.

*Atmosferdeki havanin 1 cm�’lik yuzeye yaptigi basinc 760 mm.lik civa sutunun agirligina esit olup, 1033 gr.dir. Dolayisiyla tum atmosferin agirligi 5,1 trilyon kilogramdir.

*Gunesten yeryuzune gelen enerjinin;
% 25’i bulutlar ve atmosferce geriye yansitilir.
% 25’i dagilmaya ( difuzyona ) ugrar.
% 15’i atmosfer tarafindan emilir.
% 8’i yerden geriye yansitilir.
% 27’si ise yeryuzunu isitir.

*Her yil 1 milyar ton Afrika topragi Atlas Okyanusunu gecerek Amerika kitasina ulasir. Bu toz ve toprak Amerika’ya, Karayip’lere ve Amazon Havzasina, Bahama Adalarina zengin tortular tasir. Zengin mineral ve besin tasiyan bu topraklar; bunyesinde bocek, mikro organizmalar ve mantar barindirdigindan tarim topraklarinin verimli hale gelmesinde etkilidir.

*Macaristan’in baskenti Budapeste iki bolumden olusur. Tuna Nehrinin iki yakasinda kurulan Budapeste’nin ilk cekirdegi olan Buda ortacagda Tuna Nehrinin bati kiyisina kurulmustur. Bu kesimde tarihi eserler ve konutlar bulunur. Daha sonralari Tuna Nehrinin dogu kiyisina kurulan Peste ise ticari, kulturel ve idari merkez ozelligindedir.

*Mississipi, Kizilderili dilinde “buyuk su, sularin atasi anlamina” gelmektedir.

*Liberya ismi “ozgur olanlarin ulkesi” anlamina gelmektedir.

*Baskent Addis Ababa Etiyopya dilinde “yeni cicek” anlamina gelmektedir.

*Deniz seviyesinden 2500 metre yukseklikte kurulan Addis Ababa, Afrika kitasinin en yuksekte kurulan kentidir.

*Sudan’in ismi Arapcada “siyahlar ulkesi” anlamindaki bilad el-sudan’dan gelmektedir.

*Kenya’nin baskenti Nairobi ismini Masailerin Enkare Nairobi dedikleri bir su kaynagindan alir ve yerli dilinde “soguk su” anlamina gelir.

*Casablanca ismi Ispanyolcada “beyaz ev” anlamina gelmektedir.

*Botswana ismini ulkede kalabalik bir topluluk olan Botswana kabilesinden almistir.

*Kalahari colu “kum dunyasi” ya da “susuz ulke” olarak bilinir. Colde ot topluluklari ve agacliklar bulunur.

*Kuveyt arapcada “korunmus kent, kale” anlamina gelmektedir.

*Japonya yani “Nippon” Japonca dilinde, gunesin dogdugu ulke anlamina gelmektedir.

*Kosta Rika Ispanyolcada zengin kiyi anlamina gelmektedir.

*Madagaskar’da 150.000 hayvan ve bitki turu yalnizca bu ulkeye ait endemik turdur.

*Moldova’nin ismi Romanya’da bulunan Moldova irmagindan gelmektedir.

*Ispanyollar Venezuella’ya su ustundeki evlerden dolayi bu ulkeye “kucuk Venedik” anlamina gelen Venezuella ismini vermislerdir.

*Tuna Nehri Avusturya’nin baskenti viyana, Slovakya’nin baskenti Bratislava, Macaristan’in baskenti Budapeste ile Yugoslavya’nin baskenti Belgrad’dan gecer.

*Dunyanin en buyuk ticari gemi filosu Yunanistan’dadir.

*Dunyanin en zengin fosfat rezervleri Fas’ta bulunur.

*Haiti ismi yerli dilinde “dagda yasayanlar” anlamina gelmektedir.

*Isvicre denize kiyisi olmadigi halde, dunyada deniz ticaret filosu olan tek ulkedir.

*Haiti Cumhuriyeti 1804 yilinda bagimsizligini ilan eden ilk zenci devletidir.

*Birmanya, 1989 yilinda ismini Myanmar Cumhuriyeti olarak degistirmistir.

*Ukrayna, Bulgaristan, Almanya, Macaristan, Rusya Federasyonu, Ispanya, Ingiltere gibi ulkelerde dogal nufus artisi eksi degerlerle ifade edilmekte, yani bu ulkelerin nufuslari giderek azalmaktadir.

*Kuzey Amerika’da yer alan Superior Golu dunyanin en buyuk tatli su goludur.

*ABD’nin Detroit kenti dunya otomobil endustrisinin baskenti olarak kabul edilmektedir.

*Himalayalar uzerindeki Everest zirvesi Nepal dilinde “gokyuzunun tanrisi” ( sagarmatha ), Tibet dilinde ise “dunyanin ana tanricasi” ( comolungma ) anlamina gelmektedir.

*Ekvator’un baskenti Quito 0,4 �C ile dunyada yillik sicaklik farkinin en az oldugu yerdir.

*Finlandiyalilar kendi ulkelerine “ suomi” yani “Bin goller” ulkesi demektedir.

*Polonya ismi yerli dilinde “duzlukler ulkesi” anlamina gelmektedir.

*Ekvatoral iklim kusaginda yer alan Endonezya’da 2000 agac turu, ( 300 tur palmiye ) 40.000 bitki turu, 2000 kus turu, 1700 balik cesidi ve 500’den fazla memeli turune sahiptir.

*2200 metreyi bulan ortalama yukseltisi ile Antartika, dunyanin en yuksek kitasidir.

*Dunyada toplam 231 ulke bulunmaktadir. 58 ulke ile Afrika ulke sayisinin en fazla oldugu kita iken, 13 ulke ile Guney Amerika ulke sayisinin en az oldugu kitadir.

*Avrupa kitasindaki en yarimada Iskandinavya, en buyuk ada Buyuk Britanya en buyuk gol Ladoga, en uzun nehir ise Volga’dir.

*Asya kitasindaki en buyuk yarimada Arabistan, en buyuk ada Borneo ( Kalimantan ), en buyuk gol Hazar, en uzun nehir ise Hoang Ho’dur.

*Afrika kitasindaki en buyuk yarimada Somali, en buyuk ada Madagaskar, en buyuk gol Victoria, en uzun nehir ise Nil’dir.

*Kuzey Amerika’daki en buyuk yarimada Labrador, en buyuk ada Gronland, en buyuk gol Superior, en uzun nehir Mississippi’dir.

*Guney Amerika’daki en buyuk yarimada Guajiro, en buyuk ada Ates Topraklari, en buyuk gol Maracaibo, en uzun nehir ise Amazon’dur.