22 Nisan 2007 Pazar

Arama-kurtarma-(Eyvah kayboldum!)

>Kaybolma olaylarinin en sik goruldugu donem kis mevsimi. Ister dagda ister kentin icindeki buyuk bir parkta, boyle bir durumla karsilasildiginda ne yapmak gerektigini bilmek hayati onem tasiyor.

Kimse Andrew Wilson'u bir daha canli gormeyi ummuyordu. O, Subat 1995'te, Iskocya Daglari'nda kayak yaparken grubundan ayrilmis ve ansizin bastiran firtinaya yakalanmisti. Haber bultenlerinde arama faaliyetlerinin surdugu anons ediliyordu. Wilson'in kaybolusunun ustunden tam uc dondurucu gece gecmisti. Umitler kirilmaya baslasa da, arama kurtarma ekiplerinin amansiz calismalari devam ediyordu...


Fransiz Alpleri'nin yikici sogugunda donanimli kurtarma ekibi bir hayat kurtariyor.

Ekip helikopteri, tespit edilen bolgedeki son ucusunu yapmaya hazirlanirken, murettebatin gozune ansizin bir kararti carpti. Bu Wilson'di, yorgunluk, su kaybi ve soguktan bitkin dusmus bedeniyle, bata cika karda ilerlemeye calisiyordu. Dagda hayatta kalmanin birinci kuralini, "kayboldugun yerde dur" ilkesini ihlal etmisti. 20 yillik dagcilik deneyimi ona, ne zaman kurallara uymasi, ne zaman hice saymasi gerektigi konusunda cok sey ogretmisti. Arama kurtarma ekibinin lideri, mutlu haberi verirken "O, nereye dogru gittigini biliyordu" demisti. "Yola dogru ilerliyordu..."

Wilson'i yola yonelten, tum kayakcilarin bildigi basit bir kurali uygulamasiydi. Cunku, arama ve kurtarma ekipleri calismaya ilk once yol uzerinde basliyor. Ekipler, kayip kisinin son bulundugu ya da goruldugu yeri temel alarak, ne kadar uzaga gidebilecegini hesapliyorlar. Nehir ya da yollari sinir kabul ederek, aranacak alani daraltiyorlar.


Kurtarma calismalari sirasinda, ekibin bilgisi cok onemli.


Wilson hayatini, cok uzun zamandir kullanilan arama tekniklerine borclu ve bunlarin cogu "sagduyu"ya dayaniyor. Cagimizda, geleneksel bilgilerden yola cikarak bilimsel tekniklerin gelistirilmesine ugrasiliyor. Bu konudaki ilk adim II. Dunya Savasi sirasinda, denizaltilarin yerlerini saptamak amaciyla atildi. Ortaya cikan kurallar o kadar basariliydi ki, savastan uzun yillar sonra da kullanilmaya devam etti. Bu arastirmalar sirasindaki kilit nokta, hedefin hareketiyle arama arasindaki iliskiydi.

Arama kurtarma teknikleri uzerine onemli arastirmala imza atmis, Southampton Universitesi profesorlerinden Lyn Thomas, bu iliskiyi soyle acikliyor: "Hedef, arayana gore daha yavas hareket ediyorsa, zaman, rotadan daha onemli hale geliyor."

II. Dunya Savasi'nida arama, denizaltinin konumuyla ilgili bilgi yoksa, hedef bolge uzerinde birbirine paralel, ileri-geri hareketlerle gerceklestiriliyordu. Denizaltinin yeri belliyse, bu noktadan disa dogru genisleyen kareler ciziliyordu. Alan-zaman etkinligi boyle saglaniyordu. Bu iki arama teknigi gunumuzde de kullaniliyor ve NATO yontemlerinin cekirdegini sekillendiriyor. Ancak, bilim adamlari belirgin durumlarda "sagduyu"dan daha etkin sonuc verecek arama tekniklerini gelistirmeye ugrasiyorlar. Ornegin, hareket eden bir cismin, sabit hedefe oranla daha zor bulunacagi acik.

Matematikciler, nerede oldugu tahmin edilen bir kisinin, bu olasi yerlerin sadece yuzde 50'lik bolumunde aranarak bulunabildigini; hareketli hedeflerde ise, yuzde 83'luk bir alanin taranmasi gerektigini ortaya koydular.

Hareket den cisimlerde kurtarma olasiligini artirmak icin calismalar surse de, uzmanlar NATO'nun standart tarama ve "genisleyen kare" yonteminin sabit hedeflerde basariya ulastigini belirtiyorlar. Ancak kaybolan kisi kendindeyse ve zekiyse, hareket ederek kurtarma ekibinin isini kolaylastirabiliyor.

Lyn Thomas ve ekibi, bilgisayar ortamindaki canlandirmalar sirasinda, helikopterle kayip kisi arama yontemlerinde daha etkin bir baska yol kesfettiler. "Daralan Kareyle Arama Tarama" adini verdikleri bu teknik, NATO'nun "genisleyen kare" yontemini bas asagi ceviriyor. Helikopter, arama yerinin dis cevresini baslangic olarak seciyor ve helezonlar cizerek ic noktaya variyor.


Her ulkede her turlu yardimlasma icin arama kurtarma ekipleri bulunuyor.

Arama kurtarma calismalarinda kullanilan bilimsel yontemler hayati onem tasiyan durumlarin yani sira gunluk olaylarda da ise yarayabilir. Iki kisinin kaybolan birini aradigini varsayalim, ornegin Belgrat Ormani'nda cocuklarini kaybeden anne ve babayi. Ikisinin de birbirlerinden ayrilip farkli alanlarda arama yapmalari, akla gelen ilk yontem. Ancak, belirli bir yontem izlemeden yapilan arama sonrasi, anne cocugu bulsa bile, babayi bulmak icin baska bir arama islemi daha gerekebilir. Ve aile tum gunu birbirini aramakla gecirebilir.

Thomas ve ekibinin uzerinde calistigi baska bir teknik daha var. Bu yontemin ozu, "arama ne kadar uzun surerse, basari sansi o kadar artar" ilkesine dayaniyor. Thomas'in yontemine gore, ebeveynlerin, 15 dakikalik arama sonrasinda baslangic noktasina geri donmeleri gerekiyor. Ilk girisimde basari saglanamazsa, bu sure 12 dakikaya iniyor. Aramanin suresi, her yeni girisimde azaltilarak tekrarlaniyor ve yer-zaman iliskisinde en yuksek verim aliniyor.

kaynak-focus

0 yorum: