27 Nisan 2007 Cuma

Yunus Balığındaki Tasarım

>Yunus Baligindaki Tasarim

Yunuslar ve balinalar diger tum memeliler gibi cigerleri ile solunum yaparlar. Bu, onlarin su icinde iken baliklar gibi nefes alip veremeyecekleri anlamina gelir. Bu nedenle nefes almak icin duzenli olarak su yuzeyine cikarlar. Baslarinin ustunde hava alip vermelerini saglayan bir delik bulunur. Burasi oyle tasarlanmistir ki hayvan suya daldiginda delik bir kapak tarafindan otomatik olarak ortulur ve iceri su kacmasi onlenir. Su yuzeyine cikildiginda ise, kapak yine otomatik olarak acilir.



Bogulmadan Uyumayi Saglayan Sistem

Yunuslar her nefes alislarinda cigerlerinin % 80- 90'ini havayla doldururlar. Oysa cogu insan icin bu oran ancak % 15'i bulur.Yunuslar icin nefes almak insanlarda veya diger kara memelilerinde oldugu gibi bir refleks degildir, iradeli bir harekettir.

Yani biz nasil yurumeye karar veriyorsak, yunuslar da nefes almaya karar verir. Bu, hayvanin suda uyurken bogularak olmemesi icin alinmis bir tedbirdir. Yunus uykusu sirasinda beyninin sag ve sol yarim kurelerini yaklasik on bes dakika arayla nobetlese kullanir. Bir yarim kure uyurken, diger yarim kure yuzeye cikarak hayvanin nefes almasini kontrol eder.

Yunuslarin agizlarindaki gagaya benzer cikinti ise sudaki hareketlerini kolaylastiran bir baska tasarimdir. Hayvan bu yapi sayesinde suyu daha iyi yarmakta ve daha az enerji harcayarak, daha hizli yuzebilmektedir. Modern gemilerin burunlarinda da yunus agzina benzer bir cikinti vardir. Bu hidrodinamik tasarim, gemilerin hizini da aynen yunuslarinki gibi artirmaktadir.



Yunuslarin Sosyal Yasami

Yunuslar cok buyuk gruplar halinde yasar. Guvenli bir koruma icin disiler ve yavrular boyle bir grubun ortasinda yer alir. Grubun hasta uyesi yalniz birakilmaz, olene kadar grubun icinde tutulur. Bu guclu dayanisma bagi, yeni bir yavru gruba katildigi ilk gunden itibaren baslar.

Yunus yavrulari once kuyruklari disari cikacak bicimde dogarlar. Bu sayede dogum tamamlanana kadar yavrunun havasizliktan olmesi onlenmis olur. En son yunusun basi dogum kanalindan cikar cikmaz, ilk nefesini almasi icin hizla su yuzeyine cikarilir. Genellikle, yardim amaciyla anne yunusa bir baska disi yunusda eslik eder.

Anne yunus dogumdan sonra hemen yavrusunu emzirir. Sut emmek icin dudagi olmayan yavru, annesinin karnindaki bir yariktan cikan iki sut kaynagindan beslenir. Bu bolgeye ufak agiz darbeleriyle dokundugunda sut fiskirir. Yavru her gun onlarca litre sut icer. Bu sutun % 50'si yagdan meydana gelir (ineklerde ise sutun sadece % 15'i yagdir). Bu yogun kivam sayesinde, yavrunun vucut isisini dengelemek icin ihtiyac duydugu yagli deri tabakasi hizla olusur. Hizli dalislar esnasinda diger disiler yavruyu asagi dogru iterek yardimci olurlar. Ayrica, yavruya avlanmayi ve sonarini kullanmayi da ogretirler. Bu yillarca suren bir egitim safhasidir. Bazilari yillarca sevdikleri bir aile uyesinin pesinden ayrilmazlar. 30 sene boyunca bu boyle devam edebilir.



Vurgun Yemeyi Onleyen Sistem

Yunuslar insanlarla kiyaslanamayacak kadar derin sulara dalabilirler. Bu konudaki rekor Balinagillerden amber baligina aittir. Amber baligi bir nefes alisla 3000 metre derine dalis yapabilir. Gerek yunuslar gerekse balinalar bu tip dalislara uygun bir tasarimda yaratilmislardir. Palet seklindeki kuyruklar suya dalmayi ve yuzeye cikmayi oldukca kolaylastirir.

Dalis icin yaratilmis bir baska tasarim da hayvanin cigerlerinde gizlidir: Hayvan derine daldikca uzerindeki suyun agirligi, yani basinci artar. Bu basinci dengelemek icin, cigerlerinin icindeki hava basincini da giderek artirir. Ancak bu hava basinci giderek cok yuksek derecelere cikar. Ayni basinc bir insan cigerine uygulansa, ciger yirtilip parcalanacaktir. Iste bu tehlikeye karsi yunusun vucudunda cok ozel bir koruma yaratilmistir: Yunuslarin akcigerlerindeki bronslar ve hava kesecikleri, basinca karsi son derece dayanikli kikirdak halkalarla korunmustur.

Yunuslarin vucutlarindaki bir diger yaratilis ornegi ise, vurgun tehlikesine karsi alinan tedbirdir. Dalgiclar su yuzeyine hizli cikislarda basinc farkindan kaynaklanan bu tehlikeyle karsilasirlar. Vurgunun nedeni, akcigerlere cekilmis olan havanin ani bir bicimde kana karisarak damarlarin icinde hava kabarciklari olusturmasidir. Bu baloncuklar kan dolasimindaki duzeni bozarak olum tehlikesi meydana getirir. Balinalar ve yunuslar ise bizler gibi akcigerleriyle solumalarina karsin boyle bir problemle asla karsilasmazlar. Bunun nedeni, derinlere dalarken insanlar gibi dolu cigerle degil, bos cigerle hareket etmeleridir. Cigerleri hava ile dolu olmadigi icin, bu havanin basinc degisikligi nedeniyle kana karismasi ve dolayisiyla "vurgun yeme" tehlikesi ile karsi karsiya kalmazlar.

Ama asil soru burada ortaya cikar: Eger cigerlerini hava ile doldurmuyorlarsa, oksijensiz kalip bogulmaktan nasil kurtulurlar?

Bu sorunun cevabi, bu canlilarin kaslarindaki yuksek orandaki "miyoglobin" proteinidir. Bu miyoglobin proteinleri, cok yuksek miktarda oksijen molekulunu kendi uzerlerine baglar ve muhafaza ederler. Yani canli icin gereken oksijen, cigerdeki havada degil, dogrudan kaslarin icinde saklanir. Yunuslar ve balinalar bu sayede uzun sure nefes almadan yuzer ve diledikleri kadar da derine dalabilirler. Insanlarda da miyoglobin proteini vardir, ama cok daha az oranda oldugu icin, ayni yuzme serbestligini saglamamaktadir. Yunus ve balinalara ozel olan bu biyokimyasal ayarlama, elbette bilincli bir tasarimin acik delilidir. Allah, her canli gibi deniz memelilerini de icinde bulunduklari sartlara en uygun vucut yapilariyla yaratmistir.

kaynak: hayvanlar alemi.***

0 yorum: